Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Televizyon dizilerinin gündemi takip etme çabası sonucu bir haftadır ekranlardan kalpler fışkırıyor. Gerçek hayatta mecburcu 14 Şubat çiftlerine kurulan tuzaklara yakalanmasanız bile, televizyonda kaçamıyorsunuz. Üstelik dizi bu ya, sürpriz çıtası yükseldikçe yükseliyor. Hayır amaç ne? Bu vesileyle çiftler arasında kavga çıkarmak mı?

Yurdum kadını yıllar süren çabalarının ekmeğini yiyip nihayet 14 Şubat’larda baş başa bir yemek, bir oyuncak ayı, olmadı bir kırmızı gül koparmaya muvaffak oldu bir süredir. En “Ben sevmem bu günleri” diyen erkek arkadaşlar bile bir nebze uyum sağladılar bu kırmızı kalpli gidişe. Ama şimdi kadınlar o dizilerde görecekler elalemin erkeklerinin -ki gerçek hayatta neredeler bilen yok- aldığı hediyeleri, gizli kapaklı yaptığı organizasyonları, hadi yeniden
sorun yumağı.

Haberin Devamı

Bitmeyen planlar....

Bir de öyle bir dünya ki, kadınlarda bir “Yok canım ne 14 Şubat’ı?” hali, erkekler “Yoo, hayatımın en önemli günü bugün, en büyük sürprizi ben yapacağım” havasında. Misal, ‘Cesur ve Güzel’de Cesur, Sühan’ı binbir dalavereyle Sakıp Sabancı Müzesi’ne Feyhaman Duran sergisi vesilesiyle verilen özel bir davete çağırttırdı. Sühan bir de gitti ki ne görsün? Müze kendisi için kapatılmış, ortaya şamdanlı, şaraplı iki kişilik bir sofra kurulmuş, Cesur da iki dirhem bir çekirdek onu bekliyor, tabii ki hediyesiyle birlikte. Ve nedir o hediye? Tanıştıkları günden itibaren ayların ve de günlerin adlarını aralarındaki özel bir mevzuya gönderme yapacak şekilde değiştirerek bir takvim tasarlamış. Tarihi Sühan’dan Sonra (S.Ö.) yeniden yazmış yani. Bir erkeğe genç kızlara layık romantiklikte bir plan yaptıran Ece Yörenç’in kalemine sağlık.

Dönüyoruz ‘Poyraz Karayel’e, yine bütün erkekler sürpriz peşinde. Tabii ki en ‘cool’ duran ve olan bitenden haberi yokmuş numarası yapan Bahri Baba en ‘baba’ planı yapmış. Tam Despina, “Bize 14 Şubat falan yok belli ki” kabullenişi içinde yatağına çekilecekken kapı çalıyor, içeriye kemancılar giriyor.
O zaman dans! Ne diyoruz? “Aşıklar asla yaşlanmaz Despina.”

Haberin Devamı

Peki ya ‘Bodrum Masalı’? Yediden yetmişe dizinin bütün erkekleri günler önceden 14 Şubat diye kendini paralamaya başlamasın mı? Tabii ki Evren Ergüven ve titizlikle yetiştirdiği “özel günleri sevmeyen” oğlu Ateş hariç. Yetmiş lafın gelişi değil yalnız; mesela Haydar Efe, o güne özel pembe gömleğini almış, Üzüm’ü otele götürecek. Faryalı desen Yıldız’ın elini ilk kez tuttuğu sahildeki restoranda yer ayırtmış. Ama burada da birincilik, Su için o geceye özel taş ev kiralayıp içine yine mumlu mükellef sofra kurup bir de pikap getirip çalarak atmosfer yaratan Kelebek’in. Hayır, insanın izlerken Uzay olup, “Hepinizin hesabını ben ödüyorum, hadi artık kalkın gidin, daha fazla aşka tahammülüm yok” diyesi geliyor.