Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bizlerin heykelle imtihanı - ya da heykellerin bizimle tabii, bakış açısına göre değişir - hiç bitmeyecek mi acaba? Bir bakıyorsunuz gayet yaratıcı, özgün, sanatçısının izini taşıyan işler muhtelif sebeplerle beğenilmeyip kırılıyor, boyanıyor ve en iyi ihtimalle gözden ırak bir yere kaldırılıyor. Bir bakıyorsunuz, estetikle uzaktan yakından alakası olmayan devasa kütleler şehrin göbeğine dikiliyor.

Aşçılarıyla ünlü Mengen’e 15.5 metrelik aşçı heykeli dikilmiş mesela. Hani şu bazı restoran kapılarına sizi içeri buyur eden çirkin küçük adam maketleri koyuyorlar ya, tereddüt ediyorsunuz girmek mi uygun, girmemek mi diye... Hah, onun dev olanını düşünün, bir kaidenin üzerinden size baksın. “Dünyanın en büyük aşçı heykeli” olmasıyla övünülüyor. Dünyanın hangi ülkesinde akla gelir ki zaten aşçı heykeli boyutları kategorisinde yarışmak?

Haberin Devamı

Bizim ezelden beri geliyor ama.

DEVASA HEYKELDE BİRİNCİYİZ

http://spektakulersehirheykelleri.tumblr.com/ ülkemizin akla ziyan heykellerinin takipçisi. Ben de ondan faydalandım heykel envanterimiz için. Mesela eminim Alibeyköy’deki mısır koçanı da dünya yüzündeki en büyük mısır koçanı heykelidir. Ya da Bayrampaşa’daki dev enginarla baş edebilecek bir babayiğit var mıdır, bilemiyorum. Bursa’nın şeftalisinin rakibi belki Roald Dahl’ın ‘Dev Şeftali’si olabilirdi ama onu da yarım yapmayı tercih etmişler.

Ortasında çekirdeği görünen yarım şeftali, estetik bir görüntü mü ki heykelini dikiyoruz, belli değil.

Kimin aklına geliyor bu zerzevattan heykel yapmak onu da bilemiyorum ama çok sevdiğimiz kesin. Hatta bizim heykelden anladığımız biraz bu, yeme - içme üzerine kurulu bir sanat anlayışımız var. ‘Milliyet Sanat’ dergisinin bu ayki sayısında kapak konumuz ‘Tablolardaki Sofralar’. Görüldüğü gibi heykellerdekiler de aşağı kalmıyor.

Say say bitmiyor

Yine Beypazarı’nın orta yerine dört bir yandan görülebilecek bir havuç dikilmekte misal, Osmaniye’de ise daha da iri bir turp! Afyonkarahisar’da sucuk kangallarından bir enstalasyon düşünülmüş, Kastamonu’da altı baş sarmısak birleşip bir heykel olmuşlar. Karaağaç’ta, Yozgat’ta, Muğla Karabağlar’da kavun, Bolu’da mantar, Kayseri İncesu’da üzüm, say say bitmiyor.

Haberin Devamı

Derken devreye o sebze - meyveyi taşımak üzere yerden bitip göğe yükselen bir çift ya da duruma göre tek el giriyor. Göz önüne getirmesi zor biliyorum, fazla hayal gücünüzü zorlamayın, ellerinizin bilekten kesilip yere konduğunu düşünün, görüntü o.

O ellerde neler yok ki? Finike’de portakal var örneğin. Kocaman tabii, bir havuzun ortasına dikilmiş, etrafına sular çağıldamakta. Malatya? Bildiniz, yapraklı üç kayısı. Manisa’da ise koca bir üzüm salkımı. Bunların çoğu da renkli üstelik, üzüm hariç. Aynı el Giresun’da bir avuç fındık uzatıyor gökyüzüne. Gaziantep’te iki elle bir kabuklu fıstık taşınmakta. İnegöl köftesi çatala batırılıp göğe yükseltilirken, Erzurum’dan da elde tespih var.

Hay Allah, daha Ankara’nın misket oynayan kedileri, dinozorları, Van’ın göl canavarı, Karşıyaka’nın gelin - damat ördekleri, Amasya’nın selfie ‘çekinen’ şehzadesi, Gaziantep’in deve kervanı ve daha neler neler vardı.

Haberin Devamı

Heykel sevgisine akıl, mantık, sınır tanımıyoruz, ne diyeyim.