Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Budalalık mı diyeyim, cahillik mi, okuduğunu anlamamak yahut hiç okumadan fikir sahibi olmak mı... Ama ne yazık ki ülkemizde yaşayan ve buna hepimizden daha çok hakkı olduğuna inanan önemli sayıda insanın durumunu gösteren bir haber: Fransız aktör Gerard Depardieu, ülkesindeki bütün gayrımenkullerini satılığa çıkarmış, Fransa’yla bütün bağlarını koparmak istediğini belirtmiş.

Peki bundan bize ne? İsteyen istediği ülkede yaşar, istemediğiyle ilişkisini keser...

Hayır, öyle değil işte. ‘Bu ülkeden çekip gitmek istiyorum’ başlıklı haberin altında bir dolu Türk insanı ağzına geleni saydırmış. Kibar ve düzgün şekilde özetlemek söylemek gerekirse “Defol git, seni tutan mı var?” diyorlar...

Haberin Devamı

Küfürler havada uçuşuyor, ne Ermeni döllüğü kalıyor, ne vatan hainliği, ne son dönemde eteklerinin tutuşmuş olması. Artık Depardieu’yü kimlerden sanıyorlarsa...

Bir örnek vermek gerekirse; “Ülkemizin ekmeğini yiyen gavurlaşmış vatan hainleri gitmek istiyormuş defolun gidin de Türkiye toprakları sizden kurtulsun nankör Türkiye düşmanları.”

Anlamakta güçlük çekiyorsunuz, değil mi? Evet, Gerard Depardieu kim bilmiyorlar, hangi ülkeden gitmek istiyormuş, bakmıyorlar. Sadece onu babalarının evi olan topraklardan sinkafla kovuyorlar.

Normalde çok komik, 1 - 2 kişi olsa kahkahayla gülersin. Ama hem yüzlerceler, hem de bulunduğumuz noktada beğenmedikleri herkesi ülkeden kovmaya kalkışan birileri artık hiç komik değil.

Bir ülkeyi ‘seviyor’ olmaktan güç alıp cahilce, anlamadan dinlemeden, hiç muhatabı olmayan birine nefret kusmaktan ala vatan hainliği mi olur? Bu vatan bunu mu hak ediyor?

Bir müzisyenin duyguları

Evet, acı dolu günlerden geçiyoruz, sıkça yaptığımız gibi. Bunun sonucunda önce müzikten, sanattan vazgeçiyoruz. ‘Terörü lanetliyoruz’ tişörtleri giyip insanları evlendirebiliyoruz ekranda, bunda sorun yok. Ama bir konser gördük mü, çullanıyoruz; “Biraz duyarlı ol!” diye. ‘Kafası karışık kontrtenor’ Nuri Harun Ateş, yarın garajistanbul’da konser sezonunu açıyor. Sosyal medya hesabından bir metin yayınlamış, bir bölümünü paylaşmak istiyorum:

Haberin Devamı

“Böyle dönemlerde bazı kalabalıklar konserlerin ertelenmesini bir saygı olarak gerekli görüyor. Yani bize ‘Siz işinizi yapmayın, evinizde oturun. Yas böyle tutulur’ diyorlar. Ama sabah

olunca yine işlerine gidiyor; bankalarında, kafelerinde, şirketlerinde çalışmaya devam ediyorlar. Çünkü mecburlar, çünkü para kazanamazlarsa evlerinden atılırlar, benzin alamazlar, otobüse binemezler, su bile içemezler. İşte bu bizim için de geçerli. O iptal edilen konserler biz sektör çalışanlarına ödenemeyen kiralar, faturalar, kesilen elektrikler, çaresizlikten ne yapacağını bilememe durumu olarak geri dönüyor.

Bunları yazmak zorunda hissettim çünkü hâlâ ‘Konserler iptal edilsin, bu ne saygısızlık’ diye yazan insanlarımız var. Onları ‘yarın yasta oldukları için işe gitmemeye’ davet ediyorum. Bu durumda yaşayacakları, anlatmak istediklerimi anlamalarını sağlayacaktır.

Ben de çok üzgünüm, ben de çok korkuyorum, ben de barış için dua ediyorum ve bir şarkıcı olarak 12 Eylül Cumartesi gecesi aylardır hazırlandığım konserimi yapıp gelenlere bir nebze nefes aldırmaya, yaşadığımız bu acıyı paylaşarak azaltmaya çalışacağım. Çünkü benim bu hayattaki görevim bu. Nasıl ‘Artık devam edecek gücü bulamıyorum’ dediğimde hayran olduğum bir şarkıcının şarkısına tutunup ayağa kalktıysam, bunu başkalarını kaldırmak için kullanmaya devam edeceğim.”