Kanal D’nin yeni ‘romantik komedi’ dizisi ‘Koca Koca Yalanlar’ı sevdiğim oyuncular uğruna izlemeye oturdum. Senaryosunda Gül Abus Semerci imzası bulunan dizide, dost olarak görüşen iki çift, birer de bekar arkadaşları var. Ahmet (Hakan Yılmaz) ile Müjgan (Evrim Alasya) görece mutlu görünen bir karı koca... Üç çocukları var, Müjgan dünya iyi niyetlisi, saf bir kadın, kocasının gözünün içine bakıyor ve aradan geçen yıllara rağmen, aralarında muhabbet eksik görünmüyor. Ahmet de esasen makul ve sadık bir koca, en azından bizim onu tanıdığımız, onun da işi gereği gittiği mağazadaki tezgahtar Sude’yi gördüğü ana kadar...
İkinci çiftimiz Nilgün (Selen Uçer) ve Şahin’deyse, (Ferdi Sancar) işler uzun zamandır karışık ama kendisini kül yutmaz zanneden Nilgün durumdan bihaber. Emlakçılık yapan Şahin’in gözü ne uçanı ne kaçanı atlıyor, yalan konusundaysa, iyiden iyiye uzman olmuş. Ahmet’i de yavaş yavaş kendi saflarına çekiyor, beraber bir ‘şer ittifakı’ kurup, ha bire çuvallıyorlar. Kadınların üçüncü arkadaşı Canan (Pelin Öztekin) dizinin bekar ve kendi ayakları üzerinde duran kadını. Kocasını kaybetmiş, yalnız başına büyüttüğü bir kızı ve bir güzellik salonu var. Bekar ve tek dürüst erkek karakterimiz Osman’la (Rüzgar Aksoy) aralarında bir romans başlama ihtimali sezilmekte... Osman, evli erkek arkadaşlarının yalanını dolanını hiç hoş karşılamayan, dobra bir adam.
Müjgan’ın savaşı
Görüldüğü gibi bin yıllık klişelerle örülmüş bir konuyla karşı karşıyayız. İlk bölüm kendisini bir peri masalının kahramanı, kocasını da beyaz atlı kral zanneden Müjgan’ın duruma aymasıyla sona erdi. Ortada zaten ondan önce Ahmet’in kırdığı cevizleri öğrenen kadınların oluşturduğu bir dayanışma timi vardı, bundan sonra herhalde Ahmet’i karısından ayırıp nikah masasına oturtmaya azmetmiş Sude (Tuğçe Karabacak) ile Müjgan’ın savaşını izleyeceğiz ya da Müjgan bir süre daha rüyadan ayılmayı reddedecek.
Durumları ne derece özenilesi?
Asıl ilginç olan, altı üstü bir komedi dizisi için RTÜK’e yağan şikayetler ve onlardaki ‘ahlaksızlık’ vurgusu. Dizi aldatmayı ‘normalleştiriyormuş’, hatta ‘yüceltiyormuş, özendiriyormuş, sempatik gösteriyormuş’. Bunu söyleyebilmek için, önce bu sürekli ne yalan söylesem diye kıvranıp kendilerini türlü rezil durumlara sokan, yakalandıkça daha da dibe batan, kendisine inanmak için gözünün içine bakan kadını bin türlü numarayla kandıran adam türünü ‘sempatik’ bulmak gerekiyor. Ahmet ile Şahin’in neresi sempatik, düştükleri durumlar ne derece özenilesi Allah aşkına?
Hiç aile tanımıyoruz sanki...
Hayır, dizinin ne kadar ‘romantik’ ya da ‘komik’ olduğunu tartışmıyorum. Bence de koca avcısı bekar kadın prototipi korkunç ama neticede o da sempatik gösterilmeye çalışılmıyor. Bu da dediğim gibi, altı üstü bir komedi dizisi. Ortalık aşiret kavgalarından, mafya hesaplaşmalarından ve kadına şiddet sahnelerinden geçilmiyor, Türk aile yapısı bundan sarsılıyor, bir komedi dizisini izleyince kocalarınaldatası geliyor. Tuhaf. Hiç aile tanımıyoruz sanki...