Bir yandan yeni sesler keşfedip sunan, bir yandan da bu toprakların tarihini, kültürünü kazıyıp ortaya arşivlik albümler çıkaran Kalan Müzik, ‘Aleviler’e Kalan’ derlemesinin ikincisini de çıkardı. Zaten artık belli ki müzik piyasasının ayakta durması derlemelere ve saygı albümlerine bağlı. Ancak onları satın alıp arşivine koyuyor insanlar. Böylesi 1 - 2 disklik Alevi - Bektaşi deyişleri külliyatı da alınıp saklanmayacak gibi değil.
Ben gerçek bir telaşla o parçadan bu parçaya koşarak dinlemekteyim albümü iki gündür. İçinde 25 deyiş var, usta isimlerin yanı sıra yeni keşfediyor olmaktan mahçup olduğum genç müzisyenler var. Hangi birini sayayım? İlk CD Erkan Oğur’la İsmail Hakkı Demircioğlu’nun sesinden Yunus Emre’nin ‘Ömür Bahçesi’yle açılıyor. Aşık Daimi’nin insana inanç tazeleyen bir deyişi var; “Kainatın Aynasıyım / Madem ki ben bir insanım / Hakkın varlık deryasıyım / Madem ki ben bir insanım...”
Onu Erdal Erzincan’ın sesinden dinliyoruz. Düzenlemeleri ve bağlamasıyla da albümün her köşesinde izleri var Erzincan’ın.
Ahuzar en kıymetli keşiflerden
Şevval Sam Nesimi’nin ‘Gül Türküsü’nü söylüyor, Grup Yorum Kul Hüseyin’le Aşık Daimi’den ‘Ey Şahin Bakışlım’ı, Cengiz Özkan Niyazi Mısri’nin Lütfü Gültekin tarafından bestelenen ‘Çağırırım Dost’unu... Belçika’da yaşayan ozan Lütfü Gültekin, oğulları Emre ve Munzur’la birlikte Noksani’den bestelediği ‘Bu Sırr-ı Vahdetten’i okumuş ayrıca.
Ahuzar, behim için bu albümün en kıymetli keşiflerinden biri oldu. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı mezunlarından oluşan bir topluluk. ‘Yadigar’ diye bir albümleri varmış, solistleri Özge Öz Erdoğan uzun zamandır duyduğum en özel seslerden biri. Albümde Genc Abdal’dan Musa Eroğlu’nun bestelediği ‘Tahtacı Semahı’nı söylüyor.
Pir Sultan Abdal - Mehmet Ali Karababa imzalı ‘Hudey Hudey’i söyleyen Zeynep Baksi Karatağ da albümdeki ikinci önemli keşfim.
Öyle böyle bir ses değil, deyişi ise bağlamasız, üflemeli ağırlıklı, hayli farklı bir düzenlemeyle okuyor.
Kıvırcık Ali’yi de anıyor
Pir Sultan Abdal - Aşık Nesimi Çimen deyişi ‘Pazarlık mı Olur’u söyleyen Serdar Kemal de albümün ilk dinleyişte aklıma kazınan yorumcularından.
Zaten her bir deyişin sözüyle insan yeni bir tokat yemiş gibi oluyor,
“Pazarlık mı olur ulu divanda?” da en etkililerinden biri. Bir diğeri ise Tolga Sağ’ın söylediği ‘Gerekmez.’
“Biliriz mevlayı vicdanımızda / Allah aşikardır seyranımızda / Kuş dili okuruz irfanımızda / Arabi Farisi lisan gerekmez” dörtlüklerinden sadece biri. Tamamını dinlemenizi öneririm.
Yine pek sevdiğim deyişlerden Seyyid Nesimi’nin ‘Ben Melamet Hırkasını’yla Kıvırcık Ali’yi de anıyor albüm.
Fakat albüm kapağında ısrarla ‘Melanet Hırkası’ yazılmış.
Ne de güzeldir sözleri:
“Gah giderim meyheneye dem içerim yar için / Gah giderim medreseye ilm alırım hak için...”
Melamilikten gelen bir tasavvuf terimi olan ‘melamet’i ‘lanetlenecek büyük kötülük’ gibi anlamlar taşıyan ‘melanet’ şeklinde söylemek halk arasında yapılan bir hata da, keşke bu kadar özenli bir çalışmada olmasaymış.
Sonuçta çok kıymetli bir çalışma, elimizdeki. Engin bir alemin kapılarını aralayan, koca - koca kitapların anlatamayacağını iki satıra sığdıran deyişler, hepsi.
Canı gönülden ‘dinleyin’ diyorum.