Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İŞTİSAN (İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği) Twitter’dan bir açıklama yaptı hafta sonu. Açıkçası çok anlayamadım önce. “Bir takım yayın organlarında Şehir Tiyatrosu’nu ve sanatçıları hedef alan, akıl dışı, insanlıktan uzak, cinsel ayrımcılığa kadar varan ifadelerle yazılar yayınlanmaktadır” diyordu. İçine çekilmeye çalışıldıkları bu mesnetsiz tartışmaların içinde bulunmayacaklarını, ilkeli bir şekilde işlerini yapmaya devam edeceklerini söylüyorlardı neticede.
“Konu ne acaba?” diye biraz bakındım, çünkü belli ki yazıların sahibi ve yayın organı burdan arzu ettiği primi sağlayamasın diye gizli tutulmuş. Ama insanın aklına da durup durup sanat ortamının ortasına yersiz polemik düşürmeye meraklı tek bir yayın organı geliyor tabii.

Sahneleri ‘Gezi’ciler basmış
Orada kimi yazarlar var, tiyatrodan içeri adım attıkları görülmüyor. Sonra birden bir yerden vahiy mi geliyor ne oluyor, “Bu sahneler bu ahlak düşkünlerine mi teslim edilecek? Bu gidişe kimse dur demeyecek mi?” diye feryat ediyorlar. Ardından da artık bir sansür haberi mi, bir görev değişikliği mi, bir yönetmelik krizi mi, artık o sırada amaçlanan neyse o geliveriyor.
Misal o yazarlarından birinin şu anki derdi, İstanbul sahnelerindeki ‘Gezici’ işgali. Tiyatroya hakim olan ‘Devrimbaz’ bir zihniyet varmış, o gitgide daha cüretkar ve küstah oluyormuş. Kendisinden olmayana da nefes aldırmıyormuş.
Hani o yöneticiler aslında ‘bizden’miş? O yazarın ‘bizden’ bildikleri makam sahibi olunca omurgalarını yitiriyorlarmış, ‘kodamanların’ sınıfına geçiyorlarmış. Al sana sanat bahçesinde bir kuraklık, bir çölleşme hali...
Tam olarak “İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda ‘devrimci kodaman’lara, ‘homoseksüel’lere, ‘lezbiyen’lere ve her türlü ‘sol-sosyalist ideoloji’ye kucak açılmış, kollanmış, korunmuş ama ‘bizden’ denilen yöneticiler, yine ‘bizden’ olan sanatçılara kapılarını kapatmış”tır deniyor yazıda. Hiç gidip oyun görmesek inanacağız.

Oyunları tartışmaya sıra gelmiyor
Nasıl bir ayrımcı dil, nasıl mesnetsiz iddialar... Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu dahil, bir dolu isim de hedef gösteriliyor tabii. Yaptıkları işler kötü diye mi? Hayır, ‘bizden’ değil ‘onlardan’ oldukları için.
İŞTİSAN’a “Ciddiye almayın, olan biten ortada, bilen biliyor” diyebilmek isterdim. Ama “Gülelim geçelim” denilen iddialardan nerelere varılabiliyor bu ülkede...
Bitsin artık bu Şehir Tiyatrosu’nun, Devlet Tiyatrosu’nun çilesi... Böyle sanat mı yapılır? Biz ne zaman ‘bizden’, onlardan’ muhabbetini geçip ‘iyi oyun’, ‘kötü oyun’ tartışmasına gelebileceğiz?

Haberin Devamı

Deniz Türkali MarIanne FaIthfull oluyor

Haberin Devamı

Dot’un Kanyon’da açacağı mekanı ve orada başlayacak yeni oyun ‘Midwinter’ı beklerken, gelecek sezona dair heyecan verici bir haber aldım Deniz Türkali’den. Türkiye’de tiyatroya tek kişilik oyunlarla başlayan; zamanında müthiş ses getiren ‘İyi Bir Vatandaş Aranıyor’ (Ataol Behramoğlu), ‘Dallar Yeşil Olmalı’ (Vedat Türkali) gibi müthiş ses getiren oyunlar oynamış Deniz Türkali, yine bir tek kişilik oyunla Dot sahnesinde olacakmış gelecek yıl.
Ama asıl heyecan verici olan, oynayacağı kişi... Deniz Türkali, Marianne Faithfull olacakmış. Özlem - Murat Daltaban geçen yıl
Edinburgh’da ‘Janis Joplin’ oynayan bir kadın görmüşler, onlar bunu anlatırken de Deniz Türkali’nin aklına “Ben neden Marianne Faithfull olmuyorum?” sorusu gelmiş.
Tabii bunu duyar duymaz memleketin en anlı şanlı Faithfull’cusu Tuğrul Eryılmaz’ı sordum, onun haberi var mı diye... Tabii ki ilk onun haberi olmuş ve şu an oyun onun da verdiği fikirler doğrultusunda yazılmaktaymış. Kim tarafından? Bu da ikinci sürpriz; Kanat Atkaya tarafından.
Bir aksilik olmazsa gelecek sezon, bu müthiş efsanenin hayatını Deniz Türkali’den izleyeceğiz. 12 de şarkı dinleyeceğiz...