Kıbrıs’ta bir süredir bir sivil hareket başladı, bizde de büyük heyecanla takip ediliyor: Beleşe Deniz / Plajlar Halkındır direnişi. Neye direniyorlar? Plajlara ücret ödemeye. Yani aslında anayasa tarafında kendilerine tanınmış hakkı kullanmaya çalışıyorlar.
Ama tahmin edileceği gibi bu kolay olmuyor. Acapulco Plajı’na ilk serbest giriş denemeleri güvenlik görevlilerine tosluyor. Derhal sosyal medya sayfasından haberleşip örgütlenmeye başlıyorlar.
Anayasanın ilgili maddeleri konuyor sayfaya, zorlukla karşılaşıldığında aranacak polis telefonları da ekleniyor ve halk harekete katılmaya çağrılıyor. “Kıyıların 100 metrelik şeridi içinde sadece devlete ait, çok gerekli ve kamu yararına olan tesisler kurulabilir. Yurttaşların plajlara girmesi kimse tarafından engellenemez. Yurttaşlardan herhangi bir ad ve koşul altında ücret talep edilemez” maddeleri ışığında Beleşe Deniz hareketi büyüyor.
Farklı plajlarda devam ediyor
En son ellerinde şemsiyeleri, sandalyeleri, buzlukları, anayasa sayfaları ve kameralarıyla Acapulco sınırlarına dayanan halkın nasıl kibarca buyur edildiğini hep beraber izledik. Hareket farklı plajlarda devam etmekte ve dediğim gibi Türkiye’den de ilgiyle izlenmekte. Her bir zafer haberinin altında “Peki ya bizde durum ne?” diye soran Türk vatandaşlarının mesajları var. Zahmet edip haklarını öğrenmek değil, Kıbrıslı dostların pişirdiği armudun ağızlarına düşmesini istiyorlar özetle. Halbuki o hakkı savunmak da bir mesele ve nedense içimden bir ses, bizdeki güvenlikçilerin Acapulco’nunkiler kadar nazik olmayabileceğini söylüyor. Ama denemedikçe haklarımız gasp ediliyor.
Evet, hakkımız çünkü geçen gün “Yunan adaları ucuz, bizim sahiller pahalı” diye yazan köşe yazarlarına “Biz vergimizi veriyoruz, çalışanımızın sigortasını ödüyoruz. Gelir giderimizin kayıtlı olması için kredi kartı kullanıyoruz. Çünkü bizler vatanını seven, devletini düşünen insanlarız. Sakız Adası’nda tahta sandalyede oturup nereden geldiğini bilmediğin gıda maddelerini tüketmek tabii ki ucuz olacak. Çünkü Yunanlı, devletinden çalıyor. Vergi vermiyor.” şeklinde ateş püsküren sayın Çeşmeli işletmeci kızmazsa bizde de Kıyı Kanunu diye bir şey var aslında ve bu kanun, denizin 50 metrelik şeridinin halka ait olduğunu, buraya erişimin asla kesilemeyeceğini, halktan da orada denize girip güneşlendiği için para talep edilemeyeceğini söylüyor. Eğer eden olursa şikayet edip paranızı geri alabiliyorsunuz.
Tabii bu arada onların şezlongunu, şemsiyesini kullanmıyorsunuz, onlardan ücret talep ediliyor, bu normal. Tabii makul bir ücret. Şezlong yerine deniz kenarına loca ve taht kurup 1000 TL isteyen işletmecilere ne demeli, herhalde o da Çeşmeli beyefendinin sözünü ettiği aşırı vatan sevgisinin bir tezahürü.