Behzat Ç. ve Bandista günü!
Dün sabah Behzat Ç., Bandista ve Cumartesi Anneleri Twitter’ın popüler konular listesinin başındaydı. Bir TV dizisinin aslında neler yapabileceğini görüyor musunuz?
Sezonu açtığından beri eski tadı kalmadığından yakınılan ‘Behzat Ç.’ tam onikiden vurdu bu hafta. 30 senedir gözaltına alınan oğlundan haber bekleyen, artık kemiklerine bile razı olan bir Kürt anasının sesini duyurdu. Hem de çok vurucu bir şekilde. Vicdanlı bir polis olduğunu duyup kalkıp Behzat’a gelmişti Düzgün Aydın adlı - ne yazık ki hâlâ ve hep - delikanlının annesi. Aradan 30 yıl geçmişse geçmiş, anne yüreğinde zaman aşımı olur mu... “Ya katilini bulun oğlumun, ya kemiklerini” diyordu tercüman aracılığıyla... “Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın.”
Malum, başkomiserimizin yumuşak karnı, ‘evlat acısı’. Bu çağrıya duyarsız kalması mümkün olmuyor ve herkes deli muamelesi yapsa, elini attığı yerden bela çıksa da bu işin peşine düşüyor. Kısa sürede de, “Senden mi korkacağım? Evet, sorguda öldü, çöplüğe gömdük” diye göğsünü gere gere itiraf eden emekli polisin karşısına dikiliyor. Ve tabii bolca “Biz bunları devlet için yaptık, anarşi kol geziyordu, devletin düşmanlarını dize getirdik. Şimdi gelip bana hesap mı sormaya kalkıyorsunuz?” edebiyatı.
Bana göre, Behzat Ç.’nin ona kafa tuttuğu sahne Türk dizi tarihine geçecektir - geçmelidir. Şu “Sen ne anlatıyon la? Roman mı yazıyon?” diye başlayıp “Ben sana Düzgün Aydın’a ne oldu diyorum. Anladık hepiniz kahramansınız. Madem o kadar güzel şeyler yaptınız, anlat la o zaman neyi saklıyorsun?” diye biten.
Çünkü tam da karşısındakinin dediği gibi “Bu işlerin böyle yürüdüğü zaten biliniyor” da, pek öyle yüksek sesle söylenemiyor hâlâ. “Ülkede kayıplar olduğunu Behzat Ç. söyleyince mi öğrendiniz?” diyenlereyse ulusal kanallarda, popüler bir dizide bu konuya kaç kez rastladıklarını sormak isterim. Hatta Kürtçe konuşan bir anneye...
Dizinin finali de yürek kabartan cinstendi. Cumartesi anneleri “Katil devlet hesap verecek” diye köşeden dönerken Bandista’nın sesi yükseldi: “Benim annem cumartesi, her bir dilde çıkar sesi / Benim annem cumartesi, hesap soracak öfkesi...”
Özlediğimiz Behzat Ç.’ye kavuştuk nihayet. Pazartesi sabahı, Behzat Ç., Bandista ve Cumartesi Anneleri Twitter’ın popüler konular listesinin başındaydı. Geçen hafta Erol Köse vardı orada!! Bir televizyon dizisiyle aslında neler yapılabileceğini görüyor musunuz?
Zamansız şarkılar zamanlı albüm
Çok şarkıcılı saygı albümlerinden söz etmeye devam... Geçen hafta Kurtalan Ekspres’inkine değinmiştim, bu hafta DMC etiketli İskender Paydaş albümü var elimde: ‘Zamansız Şarkılar’. Biz kendisini ‘Kayahan’ın davulcusu’ diye tanımış bir nesiliz. Bakıyorum, birlikte çalışmaya başladıklarında yıl 1986 filanmış, biz ergenmişiz, onun uzun sarı saçları varmış, normal yani... Sonra anlıyoruz ki enikonu iyi bir müzik adamı var karşımızda. Babası ünlü şef Muhittin Paydaş, ev zaten prova mekanı. Üç yaşındayken ‘Büyük İskender’ adıyla ilk plağını çıkaran İskender Paydaş da Allah ne verdiyse çalarak büyümüş.
Sonrasında başta Mirkelam’ın çıkışına neden olan efsane albüm olmak üzere pek çok iyi işte imzası var. Bugün bu aranjör albümünü yapmayı en çok hak edenlerden biri kısacası. Teoman’ın söylediği ‘Bu Aşk Fazla Sana’ ile açılıyor albüm, Kayahan’ın ‘Sensiz Olmaz ki’sini Mustafa Ceceli pek güzel söylüyor, ‘Arap Saçı’nı Pelin Yılmaz... Kerim Tekin’le ‘Kar Beyaz’da düet yapma şansı bu kez İrem Candar’a düşmüş ve bence daha iyi olmuş. ‘Tavla’yı Doa ile Özgün söylüyor, sorun yok ama Mirkelam her koşulda eşsizdir. Nitekim bence bu albümün bir numarası da Atiye ile düet yapan Mirkelam’dan bir yeni şarkı: ‘Nasıl Yani’. Özlemişiz, çok rica ediyorum, artık yeni albüm gelsin, mümkünse solo olsun... Kenan Doğulu’nun söylediği ‘Dr.’ da, Yılmaz Kömürcü’lü ‘Yeni Aşk’ da albümün yenilerinden. Şahane Paydaş beste ve düzenlemesi ‘Kartal Dağı’ da... ‘Batsın Bu Dünya’ ise benim için hâlâ Orhan Gencebay’lı ilk versiyonuyla makbuldür, bir korodan dinlemeyi hiç istemezdim. Olsun varsın, ‘Zamansız Şarkılar’ hayli kesat bir yılın son günlerinde gelen güzel bir sürpriz...