“İntihar edene ‘atla’ diye tezahürat yaptılar” şeklinde bir haber başlığımız var bizim. Google’da aratın, çıkar sürüyle...
Ne hikmetse, ne zaman hayatından bezmiş bir insanoğlu köprüye ya da bir bina çatısına çıkacak olsa, etrafta toplanan izleyici güruhundan birileri de onu atlamaya teşvik ediyor. Anlaşılır gibi değil, biz insanın o intihara engel olmaya, karşısındakini hayata döndürmeye çalışanına alışığız halbuki. Filmlerde de öyledir, “Hiçbir şey hayatından değerli değil kardeşim” diyen biri çıkar, adam bir daha düşünür ve vazgeçer, olay alkışlar ve mutlu sonla biter. Öyle değil miydi bu işler? Ne zaman sonu ölümle bitmeyen intihar girişiminden tat almayan yaratıklara döndük? Neyse, gene de bunu ciddiye alınmayacak, anlık bir hezeyan, o sırada düşünülmeden kalabalığa ayak uydurarak ağızdan kaçıveren bir şey olarak görmek istemişim hep. Belki de provoke edip caydırmayı amaçlıyorlardır hem. Gerçekten atlasın istiyor olamazlar ya. Niyetin kötü olmadığına inanmak işime gelmiş belli ki.
Bir de kendi çıkarları gereği o girişim şu veya bu şekilde sona ersin isteyen bencil vatandaşlar var.
‘Ne yapacaksan yap, esir etme’
İki yıl önce iki kadın köprüden atlamaya çıkan adama “Atla” dedikleri iddiasıyla mahkemeye çıkarılmıştı mesela. Söylenene göre, dertleri bir saattir trafikte sıkışıp kalmaktı, “Atlayacaksan atla, işimiz gücümüz var” diye bağırmışlardı ama mahkemede suçlamayı kabul etmediler ve serbest bırakıldılar. Bunun bile kendi içinde bir mantığı var, “Ne yapacaksan yap, beni esir etme burada” diyor. Aşırı bencilce ama sebepsiz değil hiç değilse.
Yani ben bu cümleleri hiç gerçek bir insanın ağzından çıkarken duymamışım. Onlar hep bir grup tanımadığımız adamdı, “Atla diye tezahürat yaptılar” biçiminde haber olurlardı, biz onların yüzlerini, gözlerini görmezdik.
Şaka mı? Kâbus mu?
Fakat dün akşam haberlerde gözümle gördüm ve kulağımla duydum. Ne mutlu ki vazgeçilmiş bir intihar girişimi, olay yerinde muhabirin mikrofon uzattığı iki kadın, vaktinde yetişemedikleri için hayıflanıyorlar. Neden? Adamın derdini sormak için değil maalesef. “Burada olsaydım, ‘atla’ diyecektim” diyor bir tanesi, “Demek ki yeterli cesareti yokmuş.” Bu nedir? Şaka mı? Kâbus mu? Cesaretin tanımına bakar mısınız hanımefendinin kafasındaki... “Erkek adam dediğini yapar, o dama çıktıysa atlar” diye düşünüyor ve kendini öldürmekten vazgeçtiği için adamı hor görüyor. Orada olsa yardımcı olacakmış.
Öyle bakakaldım ekrana, gençten bir kadın. Canı sıkılmış basbayağı atlama göremeyince. Muhabir “Neden?” diye sormadı. O kadar isterdim ki cevabını duymayı. Hiç tanımadığınız bir adam, kim bilir ne derdi var ki canından vazgeçecek noktaya gelmiş, neden ölsün istiyorsunuz? Tamamlanmayınca seyir heyecanı mı azalıyor, sosyal medyada “Bugün ben intihar eden adam gördüm” yazıp ilgi mi çekemiyorsunuz, ne oluyor?
Bir soru daha tabii, cevabı olmamasından korktuğum: Biz insanlar olarak bu kötülüğün çıtasını daha ne kadar yükseltebiliriz?