MODA İŞÇİSİ OLMANIN ZORLUKLARI
Moda dünyası renkli, eğlenceli ve kolay görünse de gerçek bu değil! Bir moda çekimi için aklındakini gerçeğe dönüştürebilmek çok eğlenceli olsa da bir o kadar da zor. O ürünleri seçmek, bir araya getirmek sanıldığı kadar kolay olmuyor. Her çekim ayrı bir macera! Mutlaka her aşamada beklenmeyen sorunlar olur ve bu süreci yönetebiliyorsan işin önemli bir kısmını gerçekleş-tirmişsin demektir.
Yaratıcılık kısmından bahsetmeme gerek yok sanırım çünkü zaten olmazsa olmaz şey tabii ki, o ‘göz’e sahip olmaktır. Freelance moda editörü olarak birçok dergi, reklam ve marka için farklı farklı maceralar yaşadım, şimdi de bir derginin stil editörü olarak yaşamaya devam ediyorum.
Geçtiğimiz aylarda ise bu maceralara bir yenisi eklendi. Bir dizinin ana karakterlerinin styling’ini üstlendim. Uzun çalışma saatleri işin en zor kısmıydı. Buna karşılık kendi alanlarında başarılı olan isimlerin stillerini belirlemede ve yönlendirmede söz sahibi olmak da son derece keyifliydi.
Dizi styling’i: Kördüğüm
Daha önce bir yabancı dizinin, oyuncuların stilleri ve kullanılan kıyafetlerden ötürü yüksek bir başarı ve ün elde ettiğini yazmıştım. Bir dizinin senaryosu ve konusu bir yana; disiplinli ve programlı çalışması en olması gereken özelliktir. Bizde de, dünyada üne kavuşmuş, büyük başarılar elde edilmiş dizi sektörünün bu anlamda bir güncellemeye ihtiyacı var.
Hazırlık sürecinin çok doğru ve programlı yapılması gerekiyor ki dizinin kıyafetleri dahil her aşaması göz kamaştırsın! Ve tek amaç ‘yaratıcı olmak’ olsun, zamanla yarışmak değil… Tüm bu zamansızlıkları ve yapabileceğinden azına mecbur olmayı bizzat yaşadığım için temennim budur.
Sevgili Belçim Bilgin, İbrahim Çelikkol, Alican Yücesoy, Rojda Demirer ve Tülay Günal ile çalıştığımız ‘Kördüğüm’ dizisinin ilk bölümü bu akşam yayına giriyor.
Tüm ekibe başarılar diliyorum, yolunuz açık olsun…
SAMİMİYETİYLE İTALYA...
Sıcak, mutlu, eğlenceli insanların ülkesi. Benim için de ikinci vatan! Bir dönem yaşadığım ve işle ilgili sık sık gittiğim İtalya’dan sizin de çok iyi bildiğiniz bir marka o: Dolce & Gabbana.. Son dönemde marka kimlikleri değişirken, hatta kimliksizleşirken o, kemikleşmiş milliyetçiliğinden vazgeçmiyor!
Bugüne kadar doğasından, tarihine, ünlü oyuncularından, yaşlı teyzelerine ona ait olan tüm detayları kampanyalarına yansıtan marka, bu sezon da “Yaşasın İtalya!” sloganıyla sahillere iniyor. İkonikleşmiş desenleri ve olmazsa olmaz mutlu insanlarıyla içimizi ısıtıyor!
Kampanya çekiminde yer alan siyahi ve uzak doğulu modeller de İtalya’nın misafirperverliğini ve dünyaya kucak açan samimiyetini yansıtıyor. Gerçekten yaşasın İtalya!