Bu sezon Milano Moda Haftası benim için MaxMara defilesiyle başladı. Uzun yıllardır koruduğu çizgisiyle klasik bir stile sahip olan marka, bu sezon ikonik paltolarıyla kadına yüklediği ‘güçlü’ imajı daha da sağlamlaştırırken, punk ve rock etkisine giriyor.
Punk’ın yıldızlarından Siouxsie Sioux ve Sinéad O’Connor’dan ilhamla ortaya çıkan koleksiyonda, deri detaylar, siyahlar, baskılı t-shirtler ve payetli etekler gotik bir dokunuşla karşımıza çıkıyor. Doutzen Kroes, Lara Stone ve Joan Smalls gibi top modellerin yer aldığı gerçek bir ‘catwalk’ izliyoruz podyumda. Marka bu sezon klasiği en farklı ve en asi şekilde yorumluyor; kalıpların dışına çıkarıyor. Geçtiğimiz sezon hayatımıza soktuğu teddy bear paltolar, bu kez püskül detaylarla yeniden yorumlanarak karşımıza çıkıyor. Leopar desenin hakim olduğu parçalarda yaratılan katmanlı etki, benim en sevdiğim detaylardandı.
Günün ikinci defilesi, her zaman heyecanla beklediğim Fendi’nindi. Lacivert, siyah, mint yeşili, camel, kırmızı-bordo tonları, fil dişi ve pembeden oluşan bir palet, keskin detayların yumuşak dokularla birlikteliği, güçlü, şehirli kadın imajı, aksesuarlarda ve en ufak detayda dahi ortaya çıkan kusursuz işçilik, logo hakimiyeti Fendi’nin son koleksiyonunda ortaya çıkan başlıca noktalardı. Keskin omuz detayları, pelerinler ve omuz kısmını kaplayan kısa pelerin görünümlü parçalar, şehirli kadını gösterişli ve güçlü hale büründürürken, adeta süzülen kumaşlar, koleksiyonun genelinde yer alan kemerler, son derece zarif bir görünüm ortaya koyuyor. Prince of Wales karesi olarak bilinen kare deseni, koleksiyonda yoğun şekilde karşımıza çıkan detaylardan. Markanın ikonik çanta modeli ‘Peekaboo’, ‘Peekaboo X-Lite’ versiyonuyla yeniden karşımıza çıkarken, ‘Double F’ modeli de Fendi’nin logo aşkını daha da vurguluyor.
İlk günüm, Prada defilesiyle son buldu. Bu sezon defile farklı bir yerde, markanın sanatsal faaliyetlerinin ve sergilerinin gerçekleştiği Fondazione Prada’nın henüz yapımı tamamlanmamış kısmında gerçekleşti. Yol boyunca nasıl bir atmosferle karşılaşacağımı merak ettim. Defile saatinde hava karanlıktı fakat alana yürürken, aydınlık bir atmosfer bizi karşıladı. Bunun sebebi yol boyunca konumlandırılan ışıklı tabelalardı. Renkli bir koleksiyonun bizi beklediği belliydi. Defile alanının her iki tarafını, şehrin ışıkları aydınlatıyordu. Geceden ilhamla ortaya çıkan koleksiyonda siyahlara yeşil, pembe, turuncu, yeşil ve sarılardan oluşan neon renklerden geniş bir renk paleti eşlik ediyordu. Tıpkı defile ortamını aydınlatan şehir ışıkları ve neon tabelalar gibi. Over-size paltolara ve sportif silüete sahip yeleklere tüllerin, ışıltılı püsküllerin ve payetlerin eşlik ettiği koleksiyon, sizin de karanlığınızı renklendirip gecenizi aydınlatmaya hazır.
SPORTMAX
Milano Moda Haftası’ndaki ikinci günüm, Sportmax defilesiyle başladı. Marka, sokak stilinin vazgeçilmezlerinden olan büyük sportif montları yüksek teknoloji ve lüksle buluşturup hayatımıza sokuyor. Üstelik bu kez kayak modasını şehre entegre etmiş. Güçlü sportif parçalar, renk bloklarıyla ve en cool halleriyle karşımıza çıkıyor. Bel çantaları ve güneş gözlükleri de tüm bu yüksek teknoloji sahibi sportif parçaların, sokağa adaptasyonu konusunda ipucu veriyor. Haftanın diğer defile ve sunum detayları için beklemede kalın!