Ali Tufan Koç

Ali Tufan Koç

alitufankoc@gmail.com

Tüm Yazıları

Yaz sezonunda yeni mekan/taze oluşum kısırlığı çeken şehrin beklenmedik bir tepesine konan teras bar ve onun düşündürdükleri, hatırlattıkları

Bir açık hava restoran/bar ismi olarak ‘Topless’, pek alışıldık ve zarif bir isim olmayabilir. ‘Topless’ deyince akla ilk bikini üstleri fora modeller, üstsüz güneşlenen turistler düşüyor bu sıcakta. Hayır, Beyoğlu Fitaş binasının en üst katında açılan Topless’da üstsüz dolaşan/güneşlenen/içkisini içen kimse yok.

Yerine, eğri büğrü, çarpık çurpuk alabildiğine geniş bir Beyoğlu manzarası var. Bitişikteki damı çökmüş, terası batmış harabelere karşı yudumluyorsunuz içkinizi. Hele de gündüz gözüyle giderseniz, hep alımlı, hep bakımlı bir kadının bir anda karşınıza en doğal, sıfır makjaj hâliyle çıkması gibi bakakalıyorsunuz pek alışık olmadığınız o İstanbul manzarasına.

İstanbul’un New York noktası gibi değil, New York’un İstanbul noktası gibi. Manzarası karşısında ‘Empire State of Mind’ şarkısı değil, ‘Eşkıya’ filminden nağmeler dönmeye başlıyor sanki zihinde.
Güzel tarafı şu: Havasız, dar salonlarında kan ter içinde geçen süre sonrası 15 dakika film arasında ‘Topless’a şöyle bir göz atmak için gidince, sanki başka bir evrene yükseliyorsun, öteki salondaki oynayan filme kafanı sokmuş gibi oluyorsun. Alabildiğine geniş, olabildiğine ferah.
Bir 15 dakikalık arada Boyner kızının (Ayşe ya da Elif, ne fark eder?) eşini dostunu toplayıp kokteyl verdiğini görüyor, bir başka 15 dakikalık arada, Hollanda Konsolosluğu’nun ufak, ayaküstü davetine denk geliyorsunuz. Başlıktaki sorunun cevabı çoktan verilmiş, uygulamaya dökülmüş durumda.

Haberin Devamı

DUYDUNUZ MU?

* Başbakanlık Başdanışmanı’nın sözlerini: Dikkat, Başbakan’ın Dış Politika Başdanışmanı İbrahim Kalın, Twitter’da gazetelerin internet siteleri hakkında sarf ettiği laflar, artçı niteliğinde olabilir, devamı daha şiddetli, daha gürültülü tonda gelebilir. Kalın’ın “Bazı Türk gazetelerinin internet sayfalarındaki erotizm utanç verici. Kadın bedenini metalaştırmak, seks objesi yapmak, şehvetle sunmak ayıptır. Dünyanın hiçbir ileri/geri ülkesinin medyasında kadar çıplaklık ve erotizm saplantısı yok.” Cümleleri, hükümetin bir sonraki hedefini açık açık gösterir gibi. Olacakları tahmin etmek, bir sonraki aşamayı kestirmek zor değil. Önce bir ‘tık’la “Bakın bakanım, böyle fotoğraflar konuyor” safhası; sonra bir ‘alo’yla “Emredin bakanım, hemen gereken yapılıyor” aşaması... Bir bakmışsınız, sitelerdeki alakalı/alakasız tüm fotoğraf galerileri uçmuş gitmiş. Bir an evvel sayın Kılıç’a, ‘Dünyanın ‘ileri’ ülkelerinde medyada erotizimin yeri’ başlıklı bir rapor sunmalı, ‘Seks satar’ formülünü rakamlarla ifade etmeye çalışmalı, bir yandan da radara takılmış internet sitelerin editörlerine, “Tehlikenin farkında mısınız?” konulu uyarılar yapılmalı.

* ‘Kayınpeder’ Neşet Yağtu’nun demecini: Kabul, bir KMLYLMZ kolay doğmuyor. Yine kabul, ‘Cem Yılmaz’ın kayınpederi’ etiketini taşımak hafife alınacak mesele değil. Fakat, yılın düğünü/evliliği/bebeği/damadı vs. cephesinde koşar adım öne çıkan, rol çalan, çat pat değil sular seller gibi replik şakıyan Neşet Yağtu’nun varlığı hikayeyi magazinin derin ve dalgalı sularına sürüklüyor. Kayınpeder, damadı ve ailesini çekiştirirken, komşusuyla çiğdem çitleme modunda olunca ne tornunu öpüp koklayamamasında, ne de Yılmaz Ailesi’nden gördüğü tatsız davranışlar karşısında üzülüyor insan. Tam “Millete toplu aşerdiren, bebek alışverişini, doğum sancısını tattıran hamilelik süreci bitmiş, KMLYLMZ’ın sünnetine kadar rahatız” derken, bu kez aile içi sırlar dökülmeye başlıyor tek tek. Kısacası Cem Yılmaz cephesinde tüm olan biten ne güldürürken düşündürüyor, ne de düşündürürken güldürüyor. Hepsi birer Cem Yılmaz eprisinden ibaretse verilen cevap hep aynı: Son şakası güldürmedi.