Babylon’da Timuçin Esen konseri (ya da kadınlar matinesi): Esen, sahneye çıkana dek geceye dair şüphelerim had safhadaydı. Etrafımı sarmış 35 yaş üstü kadınların fazlalığı karşısında “Kadınlar matinesine düşmüş olabilir miyim?” korkusuna kapıldım. Hani kadınlar matinesi de form değiştirmiştir, kocayı işe, çocuğu okula postalayıp öğle vakti çakkıdı çakkıdı oynamaktan çıkıp Babylon’da bir geceye dönüşmüştür... Neden olmasın? Çıktım, kapıya baktım; Timuçin Esen konser afişini görünce iyice rahatladım. Sevgilinin kolundan çeke çeke getirdiği tek tük erkekleri saymazsak Babylon’u Timuçin Esen hayranı kadınlar doldurmuştu. Dağınık saçları, derli toplu şarkıları ve elinde viskisiyle kadınları ‘mest’ ettiği konser sonrası bir ara çıkış kapısını karıştırdıklarını zannettim. Baktım herkes tek kapıya yöneliyor, ben de kadın ordusunu takip ettim. Kapının sonu meğer Timuçin Esen’in kulisine çıkıyormuş. (Beyler, Esen’in canlı performansı, stüdyo kaydından da iyi. Tüm ‘erkekler’ toplanıp gidin.)
Markiz’de AdIdas partisi (ya da stüdyodan çıkma kokteyller): Tam da Markiz gece haritasından çıkmışken Adidas, pasajın üst katlarında havalı bir parti verdi. Müziği, enerjisi, stili yüksek partinin en orijinal kısmı misafir barmen ekipti: Lucca Cocktail Studio by Absolut. Kalabalık partilerde bardan çıkan şişirme kokteyllerle içimiz şişmiş; aynı tatlardan baymışken profesyonel stüdyodan çıkma, farklı aromalı, güzel içkiler ‘ilaç’ gibi geldi.
PAZAR SOHBETİ: BEGÜM KÜTÜK
Gece gezmelerinin olmazsa olmazı ayaküstü muhabbetler. Begüm Kütük ile iki çekim, bir yemek arası Bebek’te oyunu hakkında konuştuk. En son yedi sene önce Lale Mansur ve Kubilay Tuncer tarafından sergilenen ‘Olağan Mucizeler’ hakkında “Oyun nedense illüzyon şov gibi algılandı. Ama böyle bir durum yok” diyor. “Oyun bir illüzyonistin hayatını anlatıyor. Böyle olunca oyunca hem illüzyonistin şovuna hem de kulisine tanık oluyorsunuz. Kadınla aşk yaşamaya başladıkça adamın evine de girmeye başlıyor seyirci.” Gerçek hayatta da illüzyonist olan Kubilay’in marifetlerinden bahsediyor heyecanla: “Ağzından iğneler çıkarıyor. Görmen lazım.” Peki, Kubilay’dan birkaç numara kapmış olabilir mi? “Asla. Hiç yüz göz olmuyoruz bu hallerle.” Oyunda gerçek sihrin hayat olduğunu söylerken gözleri parlıyor.
“Kubilay’ın yaptığı şey biraz iddialı. Bugün dört kişilik bir ailenin kalkıp gidebileceği sayılı oyun var sahnede. Biraz umutsuzdum. Onlarca sene kapalı gişe oynamış oyunun miladını doldurduğunu düşünmüştüm. Bursa’da kapalı gişe oynuyoruz. Bu hafta üçüncü kez oyuna gelenleri gördüm.” Oyunun Bursa’da başlamasının sebebi Nilüfer Belediyesi’nin projeyi sıkı sıkı sahiplenmesinde yatıyor. Begüm, “Fahri Bursalıyım” deyince haftada iki günden, ayda kaç İskender yenebilirin hesabına giriyorum. “Sen İskender’i boş ver bir tane pideli köfteleri var olay! Görüklü’de üniversite öğrencilerinin gittiği Köftehor diye bir yer var. Kilo kilo satıyorlar köfteyi.” Peki, ya kestane şekeri? “Kestane ben çok sevmiyorum ya. Politik bir ilişkimiz var.” ‘Olağan Mucizeler’, nihayet İstanbul’a geldi. Dönüşümlü olarak Afife Jale salonunda oynuyor. Takibe alın, kaçırmayın.
PAZAR SEDASI: YOUN SUN NAH
Youn Sun Nah ve son albümü ‘Same Girl’ Cihangir As Müzik’te plaklar, albümler arasında kaybolmuşken karşıma çıkan gizli keşiflerden. Kore’den çıkmış Fransız usulü terbiye edilmiş jazzy bir ses. İki arada bir derede, tuhaf bir teslimiyet halinde, yüreği çelikten, sesi çığırtkan, birleştiren bir ‘köprü’ olma hali... Youn Sun Nah’un dinlendiren ama uyutmayan, derinden sarsan ama can yakmayan sesi Asya ile Avrupa, pop ile caz, minimal ile taşkınlık arasında köprü olmuş altından ne sular akıyor. İkinci albümüne ‘Same Girl’ adını vermiş olması, “Ben hâlâ Kore’nin ağır nemli havasında, tatlı dar sokaklarında koşturan küçük kızım.” demeçleri yüzünden. Norah Jones gibi kendini naza çekmeden, Madeleine Peyroux gibi şarap sarhoşluğu etkisi bırakmadan sesini tamamen serbest bırakıyor söylüyor şarkılarını. Serbest atışlar sırasında arada Björk duvarına çarpıyor (Bakınız: Parça 10- Pancake). Müziği çok çok arkalara itmiş, kimi zaman derinden ufak piyano dokunuşları, kimi zaman bir Metallica cover (Bakınız: Parça 8- Enter Sandman) şeklinde veriyor arkadan.