Bu hafta itibarıyla İstanbul sezonu açıyor. Adım başı etkinlik, parti ve davet. Gündem yoğun, hepsine yetişmek zor. Nokta atışı yapmak isteyenlere kategorize edilmiş bir seçki
Urban Jet Set’e
Ermenegildo Zegna, Türkiye’deki 20’nci yılını kutluyor. Kutlamalar kapsamında şehre bir adet Zegna düşecek. CEO Gildo Zegna, 20’nci yıl daveti için İstanbul’a geliyor.
Galata gençliğine/ Asmalı mağdurlarına
“Sokakta içip eğlenmek hakkımız” diyenlere serin öneri: Adidas, ‘Street Party’ konseptine bu yıl devam ediyor. Tarih 17 Eylül, yer Maçka Küçükçiftlik Parkı. Partide geçmişten bugüne Adidas Originals konulu bir sergi alanı, tromblin ve graffiti alanları da olacak. Kaykaycılar ve dansçılarla şenlenecek sokakta, parti havası Galata/Asmalı mağdurlarına iyi gelebilir.
Çoluk çombalak gezenlere
Dev rengarenk inekler, kocaman pembe salyangozlar sırasını savdı, şimdi sokaklar UNICEF’in iki metrelik yıldızlarının. ‘Stars of İstanbul’ projesini görmek adına bir yere gitmenize gerek yok. Sokakta yürürken kafanızı kaldırmanız yeterli. Yıldızların satışından elde edilecek gelirin, ilköğretimini tamamlayamamış yüzlerce çocuğa okul kapısını açmak için kullanılacağı notunu düşelim. Sosyal sorumluluk adına payımıza düşeni yapalım.
Sözde entellere
En zor sizin işiniz. Sanattan hiçbir şey çakmadığınız halde sırf havalı gözükmek adına sanatla haşır neşir oluyorsunuz. Üzerine sergi açılışlarına katılmak için davetiye kemirip anlam veremediğiniz tablolara uzun uzun bakıp derin düşüncelere dalıyorsunuz. Gerek yok. Siz en tarz kıyafetinizi giyip sanat partilerinde gözükün yeter. 16 Eylül’de Antrepo’da Bienal’in açılış partisi var. Veriyorsun 40 TL’yi, alıyorsun biletini ‘artsy fartsy’ takılıyorsun.
Özde entellere
Herkes İstanbul Bienali peşinde koşarken, size ‘bienal sanatçısı olmak ya da olmamak’ kavramını tartışmak düşer. Ardan Özmenoğlu, İstanbul Bienali’ne yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine ‘Bienal Sanatçısı Değilim’ başlıklı bir sergi hazırladı. Özmenoğlu, tartışmanın ucunu tuhaf bir şekilde yağlı pehlivan güreşleri, Seda Sayan popüler kültür imgelerine dokundurmuş. Red mektubu da sergilenen işler arasında. Ekavart Gallery’deki serginin açılış tarihi 12 Eylül.
KURTARILMIŞ BÖLGE KULÜPLER
Pazar günkü Ship A Hoy’dan yükselen ‘10’uncu Yıl Marşı’ ve dalgalanan Türk Bayrağı yazısına dair gelen yorumlar gösteriyor ki çoğunluk kulüplerdeki 30 Ağustos coşkusundan memnun. Mehmet Tez, Milliyet Pazar’daki yazısında Suat Suna’nın konserini ‘10’uncu Yıl Marşı’nı söyleyerek bitirmesini, 1990’lardan kurtulamamasına bağlayıp “Marş dinleyen mi kaldı artık?” diye sorsa da 30 Ağustos gecesi sadece Ship A Hoy’da değil İstanbul’un muhtelif kulüplerinde, barlarında da marş çalınmış. Üstelik hep bir ağızdan eşlik edilmiş, bayraklar sallanmış. Zafer Bayramı, bir dönem gündelik yaşama pek dokunmadan birkaç havai fişek gösterisi ve askeri kutlama eşliğinde geçip giderken, bayram coşkusu son yıllarda neden konserlere, kulüplere sıçramış olabilir? Son 30 Ağustos sonrası çıkan manzara şu: Kulüpler, memlekette azınlık sayılacak bir oy oranına sahip kitlenin gururla bayrağını sallayabileceği, gür sesiyle fondaki marşa eşlik edebileceği, ezilmeden büzülmeden içkisini içip eğlenebileceği bir kurtarılmış bölge haline dönmüş durumda. Bayat bir tabirle mahalle baskısını hissetmeden, kendisiyle benzer yaşam tarzına/politik görüşe sahip olan kalabalıkla beraber Ajda-Serdar arası yükselen marşla milliyetçilik duygusunu paklamanın söz konusu kitleye iyi geldiği kesin.
AMAN SARIGÜL DUYMASIN!
Geçenlerde İstanbul Ticaret Odası tarafından yapılan araştırma sonucunda İstanbul’un en ‘yaşanabilir’ semtleri açıklandı. İlk üçte Kadıköy, Beşiktaş ve Beyoğlu var. Şişli ne en yaşanabilinir ne de en yaşamak istenilen ilçe sıralamasında ilk üçte. Beyoğlu, en ‘yaşanabilir’ üç semtten biri olmasında rağmen yaşamak istenilen ilçeler arasında üst sıralarda değil. Yaşamak istenilen semtlerse sırasıyla şöyle: Adalar, Beşiktaş ve Kadıköy. Adalar’da yaşamak, şehirden kaçıp Bodrum’a yerleşmeyi isteyen, fakat yol gözünde büyüyen şehir insanı için B planı gibi bir şey. ‘Yaşanabilinir’ semtler listesinin beşinci sırasında sürpriz bir semt var: Fatih.
Düzeltme: Pazar yazısında Monocle’dan bahsederken yazı Monocle ile başlayıp, Monacle’la bitmiş. Olur böyle vakalar, Monocle’a saygılar...