Oldu. Sonunda bu da oldu. Amerika’nın bu yılki en mühim meselesi, erotik roman ‘Fifty Shades of Grey’in şimdi de dergisi çıktı
‘Fifty Shades of American Women Who Love the Book and Live the Life’, üçlemeyi bir oturuşta mideye indiren kadın okurlar için çerez niteliğinde ufak bilgilere, ağız sulandırıcı dedikodulara sahip sıkıştırılmış bir dergi. Amerika’da ay başında piyasaya çıktı. Satışları kitapla yaraşır durumda.
Kitabın konusuyla paralel üretilmiş içeriğe sahip derginin nasıl flörtöz eposta yazılır, yeni başlayanlar için illüstrasyonlu popoya şaplak kursu, sexting 101 (seks içerikli mesajlar yollama adabı) gibi konu başlıklarıyla açıyor perdeyi. Devamında kadınlara daha ateşli bir şaplak seansı için 15 harekette nasıl kitabın kahramanı Anastasia gibi sıkı kalçalara sahip olabileceklerinin tüyosunu veriyor, kitapta tasvir edilen sekse giden yolda neler yenmesi ve içilmesi gerektiğini sıralıyor.
Erkekler ne diyor?
Dergide erkek görüşlerine de yer verilmiş, erkekler arasında yapılan bir anketle kitaba olarak yaklaşımları ölçülmüş. Yüzde 63.6’lık kesim, kitabı uluorta okumaktan çekinmiş. Erkeklerin yarısı, kitabı sevgilisinden gizli gizli okuduğunu itiraf etmiş. “‘Fifty Shades’i okumanız seks hayatınızı canlandırdı mı?” sorusuna verilen “Hayır” yanıtının oranıysa yüzde 72.7.
Pek yakında: ‘Fifty Shades’ kelepçeleri
Dergiyi karıştırdıkça kadınlara yönelik alt tarafı seks dozu yüksek, fantezisi bol bir pembe romanın neleri değiştirdiğini fark ediyorsunuz. Seks oyuncaklarının satışını nasıl da artırdığını, kadınların sado-mazo merakının nasıl da ayyuka çıktığını... Dergi sonrası görünen köy belli: ‘Fifty Shades’ pek yakında bir seks markasına dönüşecek, kelepçe, kırbaç gibi ürünler çıkaracak. Olacak olacak, daha neler olacak... Kitabın Türkçesi çok yakında raflara düşecekken, “Türkiye’de tutar mı, tutmaz mı?” tartışmaları yaşanırken, asıl merak edilesi konu şu: ‘Fifty Shades’ okuyan Türk okurun seks hayatı ne kadar renklenecek? Tıpkı Amerika’daki gibi seksin günlük hayattaki yeri iyice yaygınlaşacak, genişleyecek mi?
iKi DERGi, iKi KADIN, iKi CEVAP
‘Women’s Health’de Nil: Yeni albüm vesilesiyle gazetelerde çarşaf çarşaf dolanmaya, dergilerde kapak kapak dolaşmaya devam ediyor Nil. ‘XOXO’ dergisi için geçen aylarda köstebek kılığına/pozuna girmişti hatırlarsanız. Bu ayki ‘Women’s Health kapağında da gayet fit, gayet hit bir Nil var. Söyleyişiyi okurken fark ediyorsunuz ki Nil, basit sorulara ‘a la Nil’ cevaplar yapıştırma meselesinda uzman olmuş. Şöyle tuhaf bir diyaloğa başka hangi röportajda rastlamak mümkün?: “Çocukken büyüyünce ne olmak isterdiniz?”, “Nil Karaibrahimgil!”
‘Bone’da Didem Şenol: ‘Bone’, yeni bir dergi değil. Şık fotoğraflı, zarif dilli seyahat dergisi ‘&Mag’in taklidi hiç değil.
‘&Mag’in adı değişti, ‘Bone’ oldu o kadar. Derginin Kopenhag kapaklı eylül sayısında, Lokanta Maya ve Gram’ın sahibi şef Didem Şenol’la yapılmış söyleşi de mevcut. Mevzu Maya’nın nasıl da Karaköy’deki yaşanan dönüşümün baş aktörlerinden olduğundan açılmışken Şenol’un kurduğu cümleler takdire şayan: “Bizden önce bence o dönüşümün aktörü Karaköy Lokantası”, “Karaköy’ün iyiye gideceği varmış.” Maya’yı Karaköy’ün geleceğinin çok iyi olduğunu düşünerek/öngörerek açmadığını da söylüyor açık açık. “Evime çok yakın bir nokta ve dokusunu sevdiğim bir mahalle” diyor, o kadar. ‘Karaköy’ün mimarları’ sıfatına sığınmadan, dönüşümden pay çıkarmadan, rol çalmadan, şişmeden, şişirmeden, şişinmeden.