Kiminin davete katılmak için tek bir sebebi var: Poz vermek. Kimi ne kadar ‘parti canavarı’ olduğunu göstermek uğruna ‘slow motion’ dans ediyor
Her gün çarşaf çarşaf önünüze düşen parti fotoğraflarına dikkatlice bakın. Kendi reklamını yapanı, kendini ‘ünlü’ zannedeni, ünlü olmaya çalışanını ayırt edebiliyor musunuz? Artı, davetlerde/partilerde keşfedilip ünlü olmayı mı bekliyorsunuz? İşte tanımanız gereken isim...
*Önümde tuğla niyetine çok satan kadın moda dergilerinden birinin eski sayısı, sıkıntıdan sayfaları karıştırıyorum. Bir moda haftasına sponsor olunmuş; derginin yaklaşık 15-20 sayfası parti fotoğraflarından ibaret. Çevir, çevir bitmez. Bakıyorum, bakıyorum aynı yüzler... Başrolde derginin çalışanları, reklam grubu başkanları, asık suratlı marka müdürleri vs. var. Aralarından partiye katılan ünlü isimleri ayıklamak zor iş. Gözüm hoş, alımlı bir kıza takıldı. Oyuncu desen değil, model desen değil. Üşenmedim, saydım derginin muhtelif sayfalarında 12 farklı karesi basılmış. “Önemli biri demek” diyorum içimden. Bir haber altına atılmış imzadan fark ettim ki meğer derginin editör kızlarından biriymiş. Kızın ünlü olma hevesi? Derginin çaresizliği? Topyekün görgüsüzlük? Nasıl bir teşhis konur bilemedim.
* Kiminin davete katılmak için tek bir sebebi var: Poz vermek. Kendi PR’ını (ya da reklamını) yapma uğruna kapı önünde 1-2 poz, içeride 3-5 ‘Hey/Naber’ anı, beş dakikada tüyüyor partiden. Alan (magazinci arkadaşlar) razı, veren (‘celebrity’ arkadaşlar) razı.
* Yeni yeni duyulmaya başlanan oyuncu/model/popçu takımına ufak bir tüyo: Komşu kızının, amca oğlunun, bakkal çırağının gazına gelip, ‘çok popülerim’ edalarında kapıda gerinip, flaşların arka arkaya yüzünüzde patlamasını beklemeyin. Magazinci arkadaşların, kapı önünde hava cıva atan sözde ‘celebrity’lerin gazını söndürmekte üzerine yoktur: “Buradasınız. Bir kare alabilir miyiz lütfen?” Bizimki tam dekoltesini daha da açıp ‘poz poz’ olmuşken “Ah, pardon! Sizi Tanpınar’lardan biri zannettim!”
*Naz Elmas işin sırrını çözenlerden. Kapı önünde, fotoğraf çekilen alanın önüne geçtiği vakit, yüzünde bir Minnie Mouse ifadesi “Durun arkidişler” diyor. “Teker teker çekin. Önce sen.” Balık istifi gibi yan yana dizilmiş fotoğrafçı arkadaşlar başlıyor sağ baştan çekmeye. Başını ve vücudunu bir milim, bir milim kaydırarak her kameraya ayrı poz veriyor. Ben izlerken yoruldum.
*İkoncanlardan birinin kendisinin fotoğrafını çekmeyen muhabire göz kırpıp, “Hayrola? Küs müyüz?” demesine şahit olmuşluğum var. Kimin kimi beslediğini kestirmek zor.
* Kimi ne kadar ‘parti canavarı’ olduğunu göstermek uğruna ‘slow motion’ dans ediyor. Misal, şu karşımdaki sol kolu havada asılı kalmış, yüzünde tuhaf bir tebessüm, uzaklara bakarken donakalmış dakikalarca öyle duran parti kızımız... Yanımdakine soruyorum: “Birader bu ne iş? Ne olmuş bu kıza? Bi dokunsak kendine mi gelse?” Yanıt enteresan: “Fotoğraf çeken çocuk gelsin, kız çözülür kendiliğinden.” Meğer tüm o ‘poz poz’ haller, parti sayfalarında ‘çok eğleniyormuş gibi gözüken’ karelerde malzeme olmak içinmiş. Bakınız:
*En havalı parti insanı olarak gözükmenin yolu Franz’dan geçiyor. Christopher Daum’un gençliğine benzettiğim Franz, en havalı partilerin demirbaş fotoğrafçısı. Davetler arası ünlü olmanın yolu Franz’ın kadrajından geçiyor.
AZICIK ORDAN, AZICIK BURDAN
SANAT OBJESi DERGi KAPAKLARI: Her ay ünlü bir markayı deforme bir biçimde, yaratıcı bir yorumla kapağa taşıyan, ücretsiz dağıtılan şehir/etkinlik dergisi ZERO’nun mayıs kapağı bembeyaz, bomboş. Hayır, hiçbir markanın talep olmadığından değil. Kapağı çevirmenizle beliren ‘Absolut Blank’ reklamlarından işin rengi belli oluyor. Şehrin genç sanatçıları, biraz atölye biraz parti tadında Karaköy Suma Han’da toplanıp, boş kapakları birer sanat objesine dönüştürmüşler. Orijinal iş.
KAPKARA ONLINE DERGi: Bir dergi haberi de ‘online’ diyarlardan. Yeni online dergi, karadergi.com kendi tabiriyle hammaddesini sosyal medyanın meyvelerinden almış, çıkış amacı muhalif, eleştirel, kritik seven bir duruş sergilemek, methiyelerden, rant doğuracak önerilerden uzak durmak ve hataların üzerine gitmek olan bir oluşum. “Seninki benden kara” diyecek kadar alaycı ve muhalif. Bakınız: ‘Masterchef olmaz, olsa olsa mastürbasyon olur’ yazısı.
‘PiŞTi’ RADYOLAR: Online takılmalara devam... Yeni sıfatıyla önümüze düşen bir başka güzellik online radyo www.radioadidasoriginals.com. Yeni radyomuz gayet şık duruşa, pratik kullanıma sahip olsa da Radyo Babylon’la benzerliği dikkat çekici. Sitenin tasarımını geçtik, her iki online radyonun da bir saat içinde çalınan en az 4-5 parçada ‘pişti’ olmalarına ne demeli?
YENi MEKâN: Etiler semalarından yeni bir mekan haberi geldi, paylaşıyorum: Seher Yıldızı Sokağı’nın aşağı köşesindeki Kafedam şık, aydınlık ve konforlu bir gündüz mekanı. Ciabatta Izgara köftesi fena değildi. Tavsiye edilir.