Tarkan da Ajda Pekkan gibi ‘Her daim genç, her daim yaşsızlar’ ligine oynuyor olabilir mi? Megastarlığın olgunluk evresini görmek bize nasip olur mu? Antalya’da, Fanta Gençlik Festivali’ndeki konser sonrası Tarkan’ın düşündürdükleri...
Antalya Beach Park’ta 90 bin kişi, sahneden Manga’yı alkışlarla selamlarken, hıncahınç kalabalığa aldırış etmeden tek bir ismi bekliyor: Tarkan. Organizasyonun adı 'Fanta Gençlik Festivali' olsa da, genci yaşlısı, kadını erkeği, çoluk çocuk konser alanına üşüşmüş. Köşedeki ağaca tırmananı, sahneye yakın TIR'ın içine doluşanı, kaldırımdan göbek atanını alt alta koyarak sorarım: Seçim mitingleri dışında, böyle bir kalabalığı toplayacak güce başka hangi isim sahiptir?
Megastarlığın Adile Naşit’lik hali
Konserin bir de sürpriz sesi var: Tarkan’ın vokalisti. Hal hareket, boy pos tam Tarkan olsa da sesi daha yanık, daha toy. Herhangi bir takdim olmayınca adı 'Tarkan’ın vokalisti' olarak kayıtlara geçiyor. Konser boyunca arkadan akan görüntüler kısa metraj Tarkan belgeseli niteliğinde. Klipler peşi sıra dönerken, 'Salına Salına Sinsice', 'Kır Zincirlerini', 'Ölürüm Sana' gibi zamanın ‘cüretkâr’ kliplerini izledikçe megastarlığını bir kez daha takdir ediyorsunuz. Konserin sonlarına özenle yerleştirilmiş iki gitarlı, tek Tarkan’lı nostaljik kolajsa seyirciyi yerden yere vuruyor: 'Dön Bebeğim', 'İkimizin Yerine', 'İkimizin Yerine, Unutmamalı...' Meğer eski Tarkan parçaları daha hisli, daha içi doluymuş. Ve Tarkan, sıcak parçalarından “Adını Kalbime Yaz”la kuliste yüzüne özenle kondurduğu tebessümü bozmadan, titizlikte yaratılmış sahne rengini değiştirmeden, “Canlarım, ciğerlerim, kuzu sarmalarım” diye diye, ‘kuzucuklarım’ kıvamında, başladığı gibi bitiriyor konserini.
Festival notu I: Fanta Gençlik Festivali, ay sonuna kadar karış karış Anadolu’yu geziyor: Bu akşam Adana, perşembe Gaziantep, cumartesi Diyarbakır var. Kapanış 30 Temmuz’da Santralistanbul’da.
Festival notu II: 10’uncusu düzenlenen Fanta Gençlik Festivali, meğer mini/mobil/lokal işi bir Rock’n Coke’a dönüşmüş. Tarkan’ın da katılımıyla her şey ikiye katlanmış: Her şehirde iki kat daha büyük sahne, iki kat daha yüksek katılım...
Manga notu: Yeni parçalarının kod adı ‘Rezalet’. Sinyaller, yeni albümün en iyi Manga albümü olacağı yönünde.
İKİ ‘NORMAL’ İNSAN: ADELE VE KIVANÇ
Elle dergisinin temmuz kapağında, "Vay vay vay" dedirten bir çift var: Mavi Jeans reklamlarının güzel ikilisi Kıvanç Tatlıtuğ ve Guisela Rhen. Şık, yazlık ve stil çekim, Kıvanç Tatlıtuğ’nun ne kadar da normal ve sıradan olduğunu anlattığı röportajla süslenmiş. Ünlü oyuncunun ‘normallik’ belirtileri şöyle: “Giymiş olduğu o gömleği çıkartıp çalıştığı yerde bırakan, evine gelen, evinde yalnız, Doberman cinsi köpeğiyle yaşayan, pijamalarıyla televizyonun karşına geçen (...) normal bir saattte uyuyan, sabah çok erken kalkıp, elini yüzünü yıkadıktan sonra köpeğini gezdiren olağanüstü sıradan bir insan.” Bu ay, bir diğer ‘Gayet normal biriyim’ başlıklı röportaj, İngiliz müzik dergisi Q’nün 300’üncü sayısının kapağını süslemiş Adele’ye ait. Adele,15 ülkede 1 numara olmuş, ikinci albümü '21'le ortalığı toz duman etmiş, İngiltere’de dokuz hafta bir numarada kalan isim. Arkadaşlarıyla Brockwell Parkı’nda bira içmek, turnedeyken Skype’tan arkadaşlarıyla konuşmak gibi ritüelleriyle normalliğini anlatan Adele, röportajın başlığını asıl kendine koyduğu beş kuralla dolduruyor. Adele, fazla röportaja, bir markanın yüzü olmaya, eski parçaların yeni düzenlemeleriyle kotarılan ‘deluxe/koleksiyon’ albüm çıkarmaya ve dev arena turnelerinde yer almaya kibar bir dille "Hayır" yanıtını veriyor. Biri kendi sektörünün bir ‘ürünü’ haline dönüştürülmeyi reddedip, ‘normal/sıradan’ olarak sadece şarkı söylemekte ısrarlıyken diğeri kendi olmaktan çıkıp, bir ‘ürün’, uluslararası bir marka haline gelmeyi kendine hedef edinmiş; bu uğurda olağanüstü sıradan insanların yapmadığı şeyleri yapmakta sakınca görmüyor: Magazin sayfalarının süs bebeği, moda dergilerinin jönü, markaların yakışıklı yüzü olmak bunlardan sadece birkaçı. Sizce kim daha sıradan, kim daha normal?