Doğu-batı sentezini tutturabilmek gözüktüğü kadar kolay mı? Nişantaşı’nda iki açılışın düşündürükleri...
Abdi İpekçi Caddesi’ndeki Topshop’un bitişiğinde, Derishow’un mağaza açılışı. Mağaza dışarıdan şıkır şıkır. Vitrinde pahalı kıyafetler, tepeden inme spotlar, jilet garsonlar ve sivri topuklu Nişantaşı kadınları. Kapı önü zarif içkiler, ayaküstü o meşhur nezaketen konuşmalar derken, mağazanın havası fonda Rahman Altın müziği yükseldikçe değişmeye başlıyor. ‘Nişantaşı Cumhuriyeti’nde, havalı davetlerde işitmeye pek alışık olmadığımız bir ses. Aralara serpiştirdiği o bağlama sesi Nişantaşı’ndan koparıp Anadolu’nun bağrına atıyor insanı. Tam “Nereye bağlanacak bu otantik havalar?” derken, fasıl heyeti yerini alıyor üst katta. Her şey o darbuka sesinin makyajlı derilerin altına sızmasıyla değişiyor. O şıkır şıkır, poz poz haller gidiyor; yerine dokuz sekizlik öze dönme, kaynağa karışma senfonisi başlıyor.
Kadınların halleri ‘salon çizgisinden’ kaymalık bir durum da değil. Ayağında topuklu, yüzünde hâlâ aynı makyaj o batılı edasını bozmadan eşlik ediyor fasıla.
Birkaç adım ötede başka başka diyarlar
Derishow çıkışı birkaç adım ötedeki bir başka açılış, Mim Kemal Öke Caddesi’nin yeni ‘sanat merkezi’ Studio 9’da durum farklı. Genç ‘artsy fartsy’ kalabalık sokağa taşmış, elde şarap, muhabbet sanat, hâlâ değişen Berlin’i anlatıyor heyecanla. Konuşan Türk, dinleyen Türk ama konuşma dili ağırlıklı İngilizce. Sanırsınız, İstanbul’un bir mahallesinde değil, Londra’nın Shoreditch’inde, New York’un Soho’sundayız. Madem, Türkler için açılmış Türk bir galeri burası, fena mı olurdu en azından o nezaket konuşmalarını ana dilimizde yapmak? Kabul, biri elma diğeri armut. Biri mağaza, diğeri galeri. Biri Hanya, diğeri Konya. Günümüzde asıl marifet ne kadar batılı olmak, medeni takılmak değil; o Doğu-Batı dengesini tutturmaktan ibaret. Anlayana.
GELECEK PROGRAM: DEFİLE, SERGİ, PARTİ...
“Haftaya nerede ne var?” diye soru yağmuruna tutan parti insanları, bu bölüm size. Buyrun efendim, filtrelenmiş ve kategorize edilmiş listeniz:
Koleksiyonerlere, perşembe gecesi Santral İstanbul’da Coca-Cola’nın 125’inci yıl sergisi.
Moda gurularına, salı gecesi 11:11’de Ezra+Tuba’nın takı koleksiyon sergi ve kokteyli.
Gurme insanlara ve şarap meraklılarına, cuma gecesi Lucca’da ‘20 kadehte 20 şarap’ adıyla Türk şaraplarını tadım gecesi.
Alternatif kulüp insanlarına, gelecek hafta sonu Arkaoda’da Bant Mag’in organize ettiği DJ Banyosu serisi.
KARAKÖY’DE ZELDA ZONK VE NUBLU
Son günlerde tüm açılış havadislerinin, ‘yeni açılacak’ dedikodularının Karaköy’den yükselmesi pek tesadüf değil. ‘Gözde muhit’ meselesi bir hava akımı misali ilerliyor İstanbul’da. Asmalı’dan Şişhane’ye, Şişhane’den Karaköy’e. En taze Karaköy dedikodusu da şu: ‘Novo’ Levent Özçelik, ortaklarıyla beraber Bankalar Caddesi’nin sonunda, Karaköy meydanında 34 odalı otel Gradiva’yı; otelin tepesine de Zelda Zonk adında bir restoran/barı açıyor. Binanın giriş katındaysa Babylon’un arka odasında dikiş tutturamış İlhan Erşahin’in Nublu’su olacak. Yurt dışından gelen gece hayatının tüm havalı markalarını (Hakkasan’ı, Spice Market’ı hatırlayın) tek tek öldürürken, Erşahin’in Nublu İstanbul konusunda ısrarı takdir edilesi bir durum. Yani notu: Zelda Zonk ve Nublu Karaköy, ocakta Bankalar Caddesi’nde açılmış olacak.
SILA MI HARUN TEKİN Mİ?
DUYDUNUZ MU?: Elle Style Awards’da ödül alan Sıla ve Harun Tekin’in teşekkür konuşmalarını. Tam da “Stil ödülleri, oyuncunun ya da müzisyenin stiline mi veriliyor yoksa başarısına mı? Bu ödülün kriteri, matematiği nedir?” sayıklamalarıyla kafa karışmışken gecenin kazananlarından Sıla’nın kısa ve net teşekkürü durumu şahane toparladı: “İnsanın stilini ürettikleri belirler. Bu yüzden, en büyük teşekkür şarkılarıma.” Stil ödüllü bir diğer isim Harun Tekin’in eski sevgilisi Burcu Kutluk’a “Yollarımız ayrılsa bile bu ödüle almamdaki katkılarından dolayı” diyerek teşekkür etmesi gayet zarif, şık ve ‘stil’di.