Mekanın güzel ruhu karın doyurmuyor ama aradığınız dinlenmekse bu yeni adres size göre
Karaköy’de Fransız Geçidi’nin arka kapısına bakan sokak... Geçidin hemen karşısında, solda, bol ışıklı, yeni bir kafe. Adı, OPS, 140 küsür yıllık binanın giriş katına konuşlanmış. Tüm katmanlar tek tek soyularak binanın orijinal dokusuna ulaşılmış. Tıpkı Salt Galata gibi öze duyulan hürmet, saygı, takdir had safhada.
Masadakilerle servis elemanı arasında dönen diyalog pek gergin: “Günün çorbası/yemeği ne?” “Kalmadı.” “Virgin Mary?” “Markette domates bitmiş.” “Ev yapımı erişte?” “Maalesef yok...” Birkaç gün evvel gidip deneyeceğini yazan Hazal Yılmaz’a anında mesaj: “Mekan güzel. Mönüsü yerleşmemiş, mutfak tam oturmamış. Birkaç gün beklemek lazım.” Hazal’dan anında cevap: “Ruhu güzelse kalanı dert değil” Masadaki tüm dırdırlar, tantanalar bir anda silindi, gitti kafada. Ruhu güzel kafe/restoran arayanlara: Gidin, görün, soluklanın, oturun, dinleyin. Güzel ruh karın doyurmuyor, orası ayrı.
ARGODA RAKI ADABI
Yeni Rakı’nın ödüllü ‘Rakı Ansiklopedisi’ fırtt diye okunup, küt diye raf kaldırılacak cinsten bir kitap değil. Sürekli karıştırası, didikleyesi geliyor insanın. En kafa yapan maddelerse, aralara serpiştirilmiş argo kavramlar. Gece hayatı, içki ve eğlence kültürü argo tabirlerle bezeliyken kayıt altına alınmış laflar yok denecek derecede az. Bu açıdan ayrı bir önemi var söz konusu ansiklopedik çalışmanın.
Anason kokulu argo kelimlerle bağlayalım:
Akaryakıt: İçki
Akü doldurmak: İçki içmek
Kör kandil: Aşırı sarhoş
Kravatlı: Kulüp Rakı’nın lakabı
Dinamit: Rakı
Papaz uçurmak: İçkili, çalgılı hovardalık etmek
Kozmonot: Dengesini kaybedecek kadar çok içki içmiş kimse.
TAZE ŞEYLER
Bowling salonunda gece kulübü
Bir zamanlar Beyoğlu Fitaş, sinema üzeri North Shields’da soğuk bira demekti. Uzun tadilatlar sonrası yoğun bakımdan çıkan Fitaş’ın beşinci katında gündüz bowling/gece kulüp mantığıyla çalışacak bir yer açıldı: Bowlroom. Yakında bowling ve bilardo temalı partiler düzenlenecek, bowling topuyla enteresan dans figürleri denenecek. Kulağa fazla Amerikan gelebilir. Slogan belli: Ruhu güzelse sorun yok.
Caz eşliğinde Vietnam yemeği
Yakında açılacak Indochine, Vietnam/Fransız karışımı bir restoran. Fonda canlı caz, masada kanlı Vietnam çorbası, duvarda müşterilerin sanat eserleri, çok yönlü, bol işlevli bir mekan olacak(mış).
TATSIZ ŞEYLER
Hesapta eksik bahşiş
Yabancı seyahat dergilerini, gezi blog’larını kıstas alırsanız memleketi-mizde bırakılması gereken bahşiş oranı hesabın yüzde 10’u. Servis elemanlarına sorarsanız yüzde 10’u tutturabilen yerli müşteri neredeyse yok. Haksız sayılmazlar. New York’ta, Londra’da bırakacağı bahşişin kuruşu kuruşuna hesabını yapan arkadaş, İstanbul’a dönünce cimriliği tutar. Bahanesi hazırdır: “Yemek geç geldi”, “Garson pek suratsız-dı”. İşi uzatan, yemeği tuzsuz bulduğu için bahşiş vermek istemeyen çok. Bir de ‘bozukçu’ takım var ki kaş yaparken göz çıkarıyorlar, haberleri yok. Bahşişi cebin-deki bozukluklardan kurtul-mak olarak görür, hesabın geldiği kutuyu demirliklere boğar, sakar garson kutuyu elinden düşürür, demir paralar etrafa saçılır... Bilmem, anlatabildim mi?
Kafe masasında esk dergi
“Uzun uzun gazetenizi, derginizi okuyabileceğiniz, önünüzde laptop/elinizde taze kahve saatler çalışabileceğiniz...” laflarıyla pompalanan kafelerden birindesiniz. Elinizi attığınız dergi 2011 tarihli, karıştırmaya kalktığınız gazetede çoktan miladını doldurmuş. Gazetelik ücretsiz dergilerle, ucuz bröşürlerle dolu. Jilet dekorlu, afilli ambiyanslı kafelere bakıp “Neden hâlâ kafe kültürümüz yok?” denmesin. Yanıt, detaylarda saklı.