Gerçek top model Didem Soydan’dan parti dersleri, Ezgi Mola’dan ‘photobomb’dan korunma teknikleri, pop durmayan Murat Dalkılıç ve Brad Pitt gibi gözükmeyen Engin Altan Düzyatan... İşte Jameson Cult Film Club’ın Snatch partisinden notlar
* Partideki ünlü nüfusunu, “Elini atsan ünlüye çarpıyordu” diyerek vurgulamak hafif kaçabilir. Bizim dışımızda herkes ünlüydü, diyelim. O derece.
* Partide ünlü doz aşımı varsa birtakım yan etkiler doğabiliyor. En tatsız olanı, sayısız ‘photobomb’ durumuna düşmek. ‘Photobomb’, batı jargonunda başkasının fotoğrafı çekilirken sizin kasten ya da yanlışlıkla arka fondan, gözünüz seyrelmiş/yüzünüz kaymış bir halde fotoğraf karesine dahil olmanız demek. Yetkililere sesleniyorum: Hatice Aslan’ın arkasında, yanındakiyle yüzünü ekşiterek konuşan, Akasya Asıltürkmen’in sağında, gözü kaymış bir halde fotoğrafa dahil olan hallerim kayıtlardan derhal silinsin.
* ’Photobomb’ saldırısına uğramayan tek ünlü, Ezgi Mola’ydı. Fazlasıyla kabarık saçları, fotoğraf karesinin tamamını kaplayarak arkadan gelecek manasız pozlara karşı Mola’yı korumuş oldu.
* Gecenin en magazin malzemesi, malum, ‘şok... şok... şok... dedikodulara son noktayı koydu’ mevzusuydu. Bir dirhem gayret ya da yaratıcılıktan yoksun aynı dizide/filmde oynayan iki ismi, (Berrak Tüzünataç, Engin Altan Düzyatan) “Oğlum, set dışında görüşüyorlarsa kesin sevişiyorlardır bunlar” mantığının bir ürünü olarak ‘Birlikteler’ manşetiyle haber yapma arzusu, partide ilginç bir viraj aldı. Aynı mantık, yıllardır birlikte gezen tozan/eğlenen 40 yıllık üç arkadaşı bir arada görünce olayı yine kendi dilinde yorumladı: “Üç genç oyuncu, objektiflerin karşısında bir araya gelip dedikodulara son noktayı koydu.” Vay be. Son nokta.
* Tüzünataç’ın pasif/agresif hallerinde bir değişiklik yok. Son numarası, kendisine yöneltilen sorulara, “Benimle röportaj yapmak istiyorsanız ilk önce randevu alacaksınız. Sokak ortasında bana soru sormayın” cevabını vermek. Sokakta Tüzünataç’la karşılaştığınızda kendisine soru yöneltmeden önce ne yapmanız gerektiğinizi biliyorsunuz artık. “Berrak Hanım nasılsınız?” “Randevun var mı?”
* Kapı önü sigara muhabbetine meze, küçük konuşmalar, büyüdükçe büyüyen bir umut, dekor niyetine kapı önüne çekilmiş karavandan kafayı soktuk içeri. Manzara hüzünlüydü: Birkaç kırık şişe ve sigara izmaritleri...
* Gecenin ev sahibi Engin Altan, ‘Snatch’deki Brad Pitt rolü için fazla cici kaçmış olabilir. Saçı bitli, yüzü sakallı, üstü başı kan revan içindeki Brad Pitt yerine, Londra’daki bir ikinci el dükkanından aldığı kurukafa motifli deri ceketiyle yerli grunge star’a bürünmesi yerinde bir karar. Kılık kıyafet ve hal tavırlarıyla geceye asıl ‘Snatch’ havası veren topluluk, boks ringinin yanıbaşında toplanmıştı. En başarılı mizansenlerden biriydi.
* Parti alanına boks heyecanını entegre etme operasyonu bu kez tutmuş. Bir önceki deneme Mini Cooper lansmanındaki sessiz sedasız, tatsız tutsuz partinin ortasına ‘küt’ diye düşmüş, anlamsız boks müsabakasıydı. Garajistanbul’dakiyse Snatch’deki o meşhur boks sahnesini canlandırılması gibiydi. Meşhur sahne eşzamanlı olarak duvara yansıtılınca paket tamamlandı.
AÇ PARANTEZ
Bir top modelin parti halleri. Memleketin tek, has ve esas top modeli Didem Soydan, sadece verdiği profesyonel pozlarla değil partilerdeki sıfır makyaj, dağınık saç, salaş ve rahat halleriyle de top modelliğini konuşturuyor.
O KADAR DA ‘POP’ DEĞiLMiŞ
Murat Dalkılıç’ı, müzik kanallarında dönen hep gülen/hep kızın kulağına ‘tenimi/kalbimi/ömrümü/sevdamı’ gibi pop laflar fısıldayan çok başarılı bir B sınıfı popçu olarak mimlemiş olabilirsiniz. Gerçeği pek de öyle değilmiş meğer. Sevgilisi Ekin (Türkmen) ve yakın arkadaşları Özge-Altan’ın ne kadar etkisi vardır bilinmez ama kendisi partide ‘yardan geçen ama serden geçeyemen’ hallerden yoksun gayet artist, gayet düzgündü.
Yaşlı teyzelerin, Dalkılıç’ın yanına yaklaşıp “Televizyon seni çok pop gösteriyor, evladım. Gerçekte hiç öyle değilmişşin” demesi muhtemel.