Ali Tufan Koç

Ali Tufan Koç

alitufankoc@gmail.com

Tüm Yazıları

Siz acının hangi aşamasında kaldınız? “Hayat devam ediyor” diyenlere: Rakı içilecek kadın ve bir işletmeciden “Gazeteci nasıl tehdit edilir?” dersi

Ünlü psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross, ‘On Death and Dying’ kitabında, derin üzüntü/büyük kayıp karşısında her insanın geçmesi gereken beş aşamayı sıralıyor. Literatüre Kübler-Ross modeli olarak giren ‘five stages of grief’in Türkçe meali, sırasıyla, yaklaşık şöyle bir şey: İnkâr ve izole etmek, öfke duymak/kızgınlık, acıyı hafifletmek adına pazarlığa kalkışmak, depresyon ve gerçeği kabulleniş.
25 şehit üzerine gelen Van depreminde sayısı 600’yü bulan can kaybı, insan olan herkesi bu yollardan geçmeye sürükledi. Belli belirsiz geçen inkâr süreci, ardından Twitter’dan, Facebook’tan düzeni, düzensizliği hedef alan nefret dozu yüksek, öfke dolu mesajlar ve sonrasında acıyı hafifletmek adına var gücüyle yapılan yardımlar/pazarlıklar. Şimdi gelinen nokta depresyonla kabullenme aşaması arasında sıkışıp kalmışlık. Kimisi artık kabullenme aşamasında, dilinde bir “Hayat devam ediyor” lafı, Cadılar Bayramı partisinde giyecek kıyafet bulma derdinde; kimisi hâlâ depresyonda, haberleri okuyup yorganın altına saklanıyor. Kolunu kaldıracak mecali yok. Tipik depresyon belirtileri. Hayata karışmaya hazır değil. Birbirimizi hırpalamanın manası yok. Vicdanı, ciğeri olan herkes aynı yoldan geçiyor. Kimisi ağır ağır, kimisi koşar adım... Hayat takvimi böyle bir şey. Biraz sabır, biraz zaman... “Belki süreci daha hızlı atlatmanıza yardımcı olur” niyetiyle, hayattan/sokaktan haberlerle devam...

Rakı içilecek kadın kaldı mı?
Cuma günü gösterime giren ‘Behzat Ç.’ filmi, uzun süre gündemi işgal edecek, durum aşikâr. Filmde, Behzat Ç.’nin dışında, erkekleri yakından inceleyen bir karakter daha var: Savcı Esra. Dizinin takipçileri Savcı Esra’yı yakından tanır. Ayakları üzerinde duran, omuzları dik, erkeğin arkasında dururken kendinden vazgeçmeyen bir kadın... Canan Erdüger, geçen hafta konuk olduğu Şeffaf Oda’da canlandırdığı karakteri böyle tarif ediyordu. Sohbet sırasında bir kelimeyi cımbızla çekip, o tabirin altını çizmek istiyorum: Rakı içilecek kadın. Kimdir bu rakı içilecek kadın? Diktir. Gülüşü, sohbeti, dudağı, kokusu en tadından yenmez mezedir. Saatler boyunca savuna- cağı fikri vardır. Kadın kadındır ama kolay devrilmez. Tırnağı kadar ‘dişilik’ egosunu da törpüleyebilmiştir. En büyük dişiliğin memede, bacakta değil beyinde bittiğini kavrayandır. Hayatta da içki masasında da nerede, ne zaman durması gerektiğini bilendir. Sorum beylere: Botokslar cumhuriyetinde kaldı mu böyle tek bir dişi?

GAZETECİ TEHDİT ETMEK BU KADAR KOLAY MI?
“Yanlış, yersiz ve sevimsiz haberler yapmaya devam ederek bu meslekte ne kadar başarılı olmayı umuyorsun bilmiyorum ama bunu bir tehdit olarak algılama fakat benim ROOK markama zarar verecek, gerçek olmayan başka bir haber daha yaparsan hiçbir gazetede iş bulamazsın. Rüzgar.” Bu satırların sahibi, girişimci/fotoğrafçı /DJ/aktör/iç mimar/broker/restoran işletmecisi Rüzgar Çetin (Twitter’da kendini böyle tanıtıyor).
Bu satırların sahibi, soyadının verdiği güçle gazeteci tehdit edebilen biri... Sağlıklı sağlama yapabilmeniz adına Sayın Çetin’in bu kadar efelenip debelenmesine sebep olan ‘yersiz ve sevimsiz’ iki habere dair kısa bilgi: Haberlerden biri Rook’un, Şişhane’deki her mekan gibi, yazın sinek avladığı; diğeriyse kişisel bir deneyimden yola çıkarak Rook’la bir başka işletmeyi karşılaştırmak üzerineydi. Kendisiyle hiçbir kişisel ilişkim/diyaloğum olmadığı gibi, Rook markası hakkında farklı mecralarda, farklı konu başlıklarında yer verdiğim bilgilendirme haberleri mevcut. Sonuç, gazeteci tehdit etmenin yaş, mecra, konum sınırı yok. Bu yazı ve bundan sonraki her yazımın son sözü: Rüzgar Çetin, gazeteci tehdit eden bir işletmecidir.