Ali Tufan Koç

Ali Tufan Koç

alitufankoc@gmail.com

Tüm Yazıları

Tam da 31 Mayıs’ta seçilecek Miss Turkey 2012 öncesi ilk elemeler başlamışken, İsviçre’den benzer yarışmaları hepten kaldırma, kökten kurutma haberi geldi. İsviçre, verdiği kararda haklı olabilir mi?

GÜZELLİK YARIŞMALARI OLMALI MI OLMAMALI MI

Haber şu; İsviçre devlet televizyonu, bu yıl ki Miss Schweiz (Bayan İsviçre) güzellik yarışmasını izlenme oranlarının düşüklüğü, program kalitesi ve yüksek masrafları sebebiyle toptan kaldırma niyetinde. Erkek güzeli yarışması Mister Schweiz (Bay İsviçre) ise izleyicilerden gelen “Entelektüel seviyesi düşük” şikayetleri nedeniyle iptal edilmişti.
Bizde 90’ların ortasında en şaşaalı dönemini yaşamış, magazin kültürüne Pınar Altuğ, Demet Şener, Çağla Şıkel gibi isimleri sürmüş Miss Turkey, şan-şöhret meselesi için parıltılı bir apolet haline dönüşünce zamanla benzerleri türemişti. Kanal başına bir Türkiye Güzeli seçilince, elinizi atsanız taçlı bir güzele çarptı, gitti bir süre. Liste domates, biber, patlıcan güzellerine kadar uzar, gider. (Yeri gelmişken Kumluca Belediyesi tarafından domates güzeli seçilen Hadise’yi kutlar, kendisine menemeni bol bir yıl dileriz)
Entelektüel seviye ve sponsor sıkıntısı açısından İsviçre’den pek farkımız yok. Hâlâ en prestijli ve en sağlam duran Miss Turkey’i ayrı tutalım, güzellik yarışmalarımızın çoğu şaibeli seçimlerden, zevzek sunuculuktan, Hıncal Uluç’un gevrek kahkahasından, jürilerin sorduğu tuhaf sorulardan ve yarışmacı kızların verdiği daha da tuhaf cevaplardan ibaret bir parodi. Dereceye giren güzeller, ‘sponsor çekildi’ gerekçesiyle ödüllerini alamamaktan şikayetçi. Dijital çağın göbeğinde, 90’lardan kalma bir formatla, üzerinde basit bir mayo, yüzünde ergen bir tebessüm, “Dünyada neyi değiştirmek isterdiniz?” sorusuna “Savaşlar bitsin, açlık kalmasın” türevinde cevap veren amatör kız tiyatrosunu izlemek isteyen kaç kişi kaldı? Biri yarışmaya katılan kızlara, şan-şöhretin artık bu yarışmalardan değil, dijital ortamlardan geçtiğini söylemiyor mu? Katılanın neden katıldığı, izleyenin neden izlediği meçhul yarışmalara ya yeni bir sürüm gerekiyor ya da İsviçre’dekine benzer bir uygulama.

Haberin Devamı

30 YILLIK AZTEK’İN BAŞINA GELENLER

Haberin Devamı

Bomonti’de, Saint Micheal Lisesi’nin sokağında, 30 küsür yıllık, salaş, basık ve loş bir meyhane, birkaç sene içinde şehrin havalı gece kulüplerinden rol çalmaya başladı. Bir zamanlar Scotch’ın yaşadığı dönüşümün benzerini yaşayan Aztek Meyhane, bugün gece turunun en revaçta son durağı. Gecelerden cumartesi, saatlerden 3-4, içeride Hacı Sabancı&Özge Ulusoy çifti ve çevresi, kapıda Çağla Şıkel&Emre Altuğ ve çevresi, gecenin 4’ünde pazı dolmalar indiriliyor mideye, cila niyetine duble rakılar kalkıyor şerefe.
Gün ağarırken girip, öğlenin 12’sinde çıkan oluyor. Aztek’in geçen hafta sonu kapısında yaşananlarsa sonun başlangıcı gibiydi. Kapısında kallavi bir kuyruk, herkesin dilinde “Arkadaşlarımız içeride” lafı, ısrar ve inatla içeri girme derdindeler. Niyeti temiz kapı görevlisinin “İçeride duracak yer yok, alacak hava yok” demesi yetmemiş, tedbir niyetine kapıyı kitlemiş, elinde anahtar duruyor öylece. İçeriden çıkmak isteyen olunca mecbur aralanıyor kapı. Elini dışarı uzatıp arkadaşını içeri çekmeye çalışanlar dramatik bir kavuşma sahnesi çeker gibi. Kavuştukça eller, tek tek içeri sızmalar başlıyor. Bir yandan kapı görevlisi saçını başını yolluyor, “Neden laftan anlamıyorsunuz?” diye diye dizini dövüyor. Mevzuyu eski Aztekçilere güzel bir haber vererek bağlayalım: ‘Duyduk da geldik’cilerin hevesini alması, başka yere dadanmaları an meselesi. Gerçekten bir arkadaşa bakıp çıkacaklar!