‘Akıllı telefonları’ flörtleşme anlarına vurulan büyük darbe, sosyalleşme mekanlarına atılan fitili çekilmiş bir bomba olarak görüyorum.
İnternette mail ortamında, facebook statülerinde dolanan meşhur bir laf var: “Life was much easier when Apple and Blackberry were just fruits.” Apple ve Blackberry’nin sadece meyve isminden ibaretken hayatın ne kadar da kolay olduğundan dem vuruluyor.
Teknolojik devrimin kıyısında, iPad/iPhone gibi aletlerin esirinde 2000’li yıllardan geleceğe düşecek deyişler/özlü sözler buna benzer olacak. “Akıllı telefonlar bizi aptallaştırıyor mu?”, “Hayatımızı kolaylaştırması, yükümüzü hafifletmesi filan gerekmiyor muydu?” gibi suallerle süslü, ne kadar faydalı ayrı bir tez konusu. Beni rahatsız eden durum restoranda, barda, kulüpte o ‘sosyalleşme’ anlarında, insanların kafasını akıllı telefonlarına gömmesi. Malum, yapacak iş çok: Mekana girdin, önce tweet’le bakalım. “@çinkodisko” diye yazdın mı? Güzel. Şimdi fotoğraf zamanı. Popçu Ayşe ya da topçu Mehmet, artık kimi yakalarsan, yapış yanağına, çek yanak yanağa bir fotoğraf, at twitter’a/facebook’a.
‘Akıllı telefonları’ flörtleşme anlarına vurulan büyük darbe, sosyalleşme mekanlarına atılan fitili çekilmiş bir bomba olarak görüyorum. Mekana girilmesi, masaya oturulmasıyla beraber, şarjör misalı, herkes telefonunu çıkarıp masaya koyuyor. Solda kaşık ve çatal; sağda bıçak ve telefon. Yeni masa düzenimiz böyle. Yemeklerde artık çatal bıçaktan çok telefon kullanılıyor. Sıfır diyalog, sıfır iletişim. Aynı masadan birbirine tweet atanlara hiç girmeyelim (Ayrı tez konusu II).
İtirazım var
Duruma bir mekan sahibinin ya da işletmecinin cin bir fikirle, esprili bir dille el koymasını bekliyorum. Nasıl kapalı mekanlarda sigara içmek yasaksa uzun süre boyun eğik, elde telefon, tıkır tıkır yazma hali de yasaklansın. Nasıl tiyatrolarda ‘cep telefonları’ anonsu yapılıyorsa, kulüplerde/barlarda adabıyla kullanmak üzere uyarılar yapılsın. Karınca kararınca kullanılmasına hiçbir itirazım yok. Ama gece boyunca ellerden düşmeyen ‘akıllı’ telefonlara, twitter’da/facebook’da ona buna laf yetiştirmekten telefondan başını kaldıramayıp, masada tek laf etmeyen arkadaşlara, göz göze gelme fırsatı bırakmayan bardaki sarışına büyük harflerle itirazım var!
“PARDON, WIRELESS ŞİFRENİZİ ÖĞRENEBİLİR MİYİM?”
Mekanların Wireless (kablosuz ağ) şifreleri hakkında bir kitap yazabilirim. Gayet ciddiyim. Nereden ne zaman yazı yollaman gerektiği belli olmayınca her an masada bir laptop açıp, garsona “Pardon wireless şifrenizi alabilir miyim?” diye seslenebiliyorum. Gelen cevapların orijinalliği her seferinde beni güldürüyor, şaşırtıyor. Çoğu zaman da düşündürüyor! Klasik hamle rakamlarla oynamak:
“Birden beşe, sonra beşten bire, sonra yine birden beşe”, “Dört defa bir, iki”, “0’dan 9’a, ama 5 yok. 4’e de iki defa basın” gibi gibi. Sanırsınız, şifrenin arkasında gizli belgeler, büyük ikramiyeler var. Ucunda ne var? İnternet! Vay be! Rakamlı şifrelerde duyduğum en orijinal şifre “Sadece asal sayıları girin” şeklindeydi. İnternete bağlanmak, ilkokul matematik bilgilerime bağlı. Asal sayı kurallarını unuttuysam şayet, eleniyorum bu sanal hayattan. Şifre için toplama/çıkarma yaptırana henüz rastlamadım. Yakındır, onu da bekliyorum. Şifre olayına kendinden bir parça katmak isteyenler de mevcut: “Şifre için iki kez Aslı, bir kez Dilara yazın.” “Pardon?” “Eşim ve çocuklarımın adı da.”
İLK KADEHLER KİME KALKTI?
Bu ay Nişantaşı sokakları her zamankinden daha leziz, daha şık. 10 Mart’ta üçüncüsü başlayan Nişantaşı Restoran Haftası bahanesiyle, ellerde çatal bıçak, restoranlar arası mekik dokuyarak Kayra Şarapları’nı kadeh kaldıracağız. Sağlınıza, Nişantaşı’na, Kayra’nın hesaplı mönülere ve etkinliğe özel, ağzımızın tadını yerine getirmek üzere mutfağa girmiş yıldız şef Alan Coxon’a. İlk kadeh kaldırma senfonisini, Tempo dergisi ekibi sahipliğinde, perşembe gecesi Salomanje’de gerçekleştirdik. O gece kadehler, hatırladığım kadarıyla, neye kalktı? Masanın tamamı medyadan oluşunca sık sık basın ağırlıklı konulara, fondaki 90’lar Türkçe pop şarkılara, Melis Alphan’ın yeni ‘cool’ küt saçlarına, doğum günlerine, yeni kutlamalara.