En büyük uçak fobiniz ‘Dikkat! Uçakta bebek var’ anonsu, pazar sendromunuz etrafta veletlerin koşturmasından ağız tadıyla kahvaltı yapamamaksa ABD’den sizin için umut verici bir haber
Çocuklarla aranız iyi değilse, çocuk sesine pek katlanamıyorsanız şehir hayatı sizin için pek kolay değil. Restoranda, uçakta, sinemada çocuk gürültüsüne dayanamayıp avanız çıktığı kadar bağırmayı deneyin. “O daha çocuk”, “Anne, baba olun, siz de anlayın” gibi hisli yanıtlarla empati/sempati yoksunluğundan ayıplanır kalırsınız. Bu bitmeyen ‘herkes kendine göre haklı’ durumu, ABD’nin Atlanta eyaletindeki popüler aile restoranlarından Grant Central Pizza’nın aldığı kararla yakında farklı sonuçlar doğurabilir. Restoran, geçen hafta mönüsüne şöyle bir not düşüyor: “Bazı müşterilerimizin sürekli ağlayan ve zaptedilmekte zorlanan çocuklar tarafından yaşadığı tatsız deneyimlerin tekrar yaşanmaması ve herkesin birbirine saygı duyarak yemeğinin tadını çıkarması adına ağlayan çocukların dışarı çıkartılarak, sakinleşene kadar restoran dışında tutulmasını rica ediyoruz” Karar, Amerika’da ufak çaplı bir tartışma yaratıyor haliyle. Restoran sahibi televizyonda izah ediyor tatlı tatlı: Kendisi de bir baba, orası bir aile işletmesi ve fakat profesyonellik adına alınması gereken bazı kararlar var... Fox kanalı, Facebook sayfasından soruyor: Restoranlarda çocukların ağlaması yasaklanmalı mı?Anket sonucuna göre çocuklu, çocuksuz herkes bu durumdan rahatsız.
Türkiye’de bir restoran böyle bir karar alabilir mi? Oldu da aldı diyelim. Etrafındakiler rahatsız olmasın diye çocuğunu yatıştırmak için yemeğini yarıda bırakıp saatlerce restoran kapısında beklemeye razı kaç anne baba var memlekette?
OSCAR’IN iKi SEBEBi VAR
Bu iki sebepten hiçbiri takdir etme, başarılı olanı onurlandırma değil. Peki neden muhtelif sebeplerle çeşitli ödül törenleri düzenleniyor? Tüm patırtılı şatafatın, kopan yaygaranın sebebi ne? Başta Oscar, ödül törenlerine dair tezlerim şu:
Tez I: Ödül törenleri, tahmin tutturma içindir
Altın Küre’yle başlayan, Oscar’la devam eden ‘toto lotto’ süreci işin belki de en zevkli, en köpüklü kısmı. Süreç, ‘Kimler aday olur?’la başlar. Adaylar açıklanınca ‘Filanca nasıl aday olmaz?’ geyiği döner. Bugünkü ‘Sence kim kazanacak?’ muhabbeti, yarın ‘Bence onun hakkı değildi’ diye dönecek.
Tez II: Ödül törenleri, parti içindir
Biz çenemizi elalemin ödülü için yoraduralım, Hollywood’un tek derdi parti kısmında havasını atabilmek. Sırf Vanity Fair’in meşhur Oscar partisinde yüzü ak, alnı açık gezebilmek bile Oscar’a aday olduğuna sevinen isimler var. Üzerine, Warner Bros’la InStyle’ın ortaklaşa düzenlediği parti ve Elton John’un meşhur Oscar davetlerini ekleyin. Ünlülerin ‘Bitse de gitsek’ bakışlarını daha iyi çözebilirsiniz. Ertesi sabah, siz hâlâ sevdiğiniz aktörün ödül alamamasına yanarken, o muthemelen bir otel odasına modellerle kol kol parti vermeye devam ediyor olacak.
OSCAR’DA KiM, HANGi ÖDÜLÜ NEDEN VERECEK?
Gecede ödül alanlar kadar ödül takdim etmeye gelenler de mühim. Gecenin ritmi, iki dakikalık “And the Oscar goes to...” anonsları arasına sıkıştırılmış zeki esprilere bağlı. Kimin, hangi ödülü takdim etmesinin arkasında ince bir matematik var. New York Observer durumu şahane özetlemiş:
* Oyuncu kategorileri, geçen yıldan kesinleşiyor: Geçen yılın en iyi kadın oyuncu ödülünü kazanan, bu yıl en iyi erkek oyuncu ödülü sunuyor. Diğer oyuncu kategorilerinde de aynı mantık işliyor.
* Bu yıl Halle Berry, en iyi belgesel ödülünü sunacak. Berry’nin ününün ne kadar gerilediğine dair en somut işaret.
* En iyi ses ve en iyi kurgu gibi kimsenin umrunda olmadığı ödüller, genel en yakışıklı ve en seksi oyuncular tarafından veriliyor. Bu yıl da değişiklik yok. Sahnede Bradley Cooper ve Emma Stone olacak.
* En iyi kostüm ödülünü Bridemaids kızları verecek. Observer doğru söylüyor: “Çünkü, yalnızca kadınlar kılık kıyafet hakkında yaratıcı espri yapabilir.
* En trajikomik eşleşmeyse Angelina Jolie’nin en iyi yabancı film ödülünü sunacak olması. ‘Filmini aday gösteremedik, bari ödülü o versin’ mantığı. Dahiyane fikir!