Bodrum Arena Beach’teki oturma düzeni ‘ortaya karışık’: Ön taraftaki loca düzeni, ‘eski Şaziye’ yıllarını hatırlatsa da kimisi ayakta, kimisi locada olunca ruh tutmuyor.
Loca takımı kılını bile oynatmayacak derecede ruhsuz; ‘ayaktakiler’ takımı oynatmadık yeri kalmayacak derecede şen olunca konserin ayarı şaşıyor. Diğer konserleri bilemem ama en azından Sezen konserinde ‘tek yürek, tek ses’ halinden yoksun bir hava hakimdi. Sezen, her ne kadar konser boyunca “Şöyle bir rahatlayın. Kendinizi bırakın. Tadını çıkarın” dese de loca takımı kasım kasım kasılınca, sahne takımı da havasını bulamadı.
Biraz dedikodu: Sezen Aksu’nun eski eşlerinden Ahmet Utlu ve Sinan Özer de kalabalık bir arkadaş grubu eşliğinde, localara kurulmuş Sezen’i izledi. İnsanın eski eşleriyle olan bu özel ilişkisi, ‘herkese kısmet olmayan sevinçlerden’.
Sahnede Sezen Aksu olunca, konser öncesi loca dedikodularının da içeriği değişik oluyor. Konser alanında hayatından Sezen Aksu geçmiş erkek sayısı birden çok olunca, erkeklerin isimleriyle değil kendilerine yazılmış şarkılarla dedikodusu yapıldı: “Aaa bak ‘Kuş uçtu uçacak Ahmet’ burada”, “‘Sarı odalar’da gelmiş. Gördün mü?”
Arena Beach, Sezen Aksu’nun yeni albüm sonrası verdiği ilk konserdi. Yeni albümden parçaları arka arkaya dayatmak yerine, konsere Sarı Odalar’la başlaması, ‘Firuze’yle devam etmesi, ‘Hadi Bakalım/Değer mi?/Sakin Ol’ üçlüsüyle seyircinin gazını alması gayet şık ve zarif bir hareketti. Sonuçta yeni albümün dinleyeni/dinlemeyeni, alışanı/alışamayanı var. “Hep yeni şarkılarını seslendirdi” klişesinden yoksun konser ne büyük konformuş.
Yeni parçalar da söylendi. Ama çaktırmadan, yormadan, usulca aralara serpiştirilerek. ‘Unuttun mu Beni?’, ‘Vay’ ve ‘Ayar’...
Bu konserdeki ‘yeni keşif’ Olcay Barış oldu. Barış, bir Aykut Gürel keşfi. Seslendirdiği beste Levent Yüksel’in ‘Kadınım’ına cevap niteliğinde. Aynı zamanda ‘Vay’ ve ‘Ayar’ parçalarına nefis bir düzenleme yapmış, daha yazlık, daha ritmik bir forma dönüştürmüş. Özellikle sindirimi zor ‘Vay’a disko makyajı, 3-5 yaz önce, yavaş bir ayrılık şarkısından bir disko hitine dönüşen ‘İkili Delilik’in dönüşümünü hatırlatıyor.
Sezen konserlerinin yeni final parçası da belli olmuş: ‘Ah Felek Yordun Beni’. Her daim konserlerinde davullu, zurnalı final tercih edilir; ‘Rakkas’, ‘Roman’ gibi ‘oynak’ parçaları sona saklanırdı. ‘Felek’, kan kaynatıyor, çakkıdı çakkıdı oynatıyor.
Kime sorsam ‘Öptüm’ albümündeki favori şarkısı, albümün sonuna saklanmış, gizli parça ‘Unuttun mu Beni?’nin ‘makyajsız’ hali. Konserlerde de daha içli, daha samimi olan ‘iki akustik/bir Sezen’ haliyle okunsa fena mı olur?
Konserden geriye tek bir Sezen Aksu karesi kaldı aklımda: İki eliye mikrofona sarılırcasına yaslanmış, yüzünde belli belirsiz bir ‘memnuniyet’ tebessümü ‘Kaybolan Yıllar’ı söylüyor. Biraz yorgun, biraz argın, dalgalanmış da durulmuş, durulmuş da demlenmiş gibi...
BiR SEZEN KONSERi KILAVUZUAltta sıralamış olduğum ‘dikkat edilmesi gerekenler’ listesi, başından bir Sezen Aksu konseri geçmiş insanın az çok aşina olduğu hususlar. Önümüz yaz, takvimde Sezen konseri çok. Güncellenmiş kılavuza göz atmakta yarar ver. Kılavunuz karga değil, minik serçe olsun...
* Önden ‘demlenmek’ şart. Şişenin dibine yapışmaktan değil, iki kadehle ruhu hafifletmekten, tatlı tatlı gülmeye başlamaktan bahsediyorum. Ayarı tutturmak lazım.
* “Yeni parçaları beğendiğiniz mi?” sorusuna içinizden/dışı-nızdan kinayeli bir tonda “Yetmez ama evet” cevabını vermeyin. Memleket meselelerini, ‘o taraf/bu taraf’ sürtüşmelerini birkaç saatliğine de olsa rafa kaldırın. Unutmayınız: Ölümlü dünya, ölümlü insan/Ha alim olsan, ha zalim olsan...
* Sezen’in sahneyi vokaliste bıraktığı anları ihtiyaç molası olarak kullanmayın. Bilin ki sahnedeki isim, pek yakında hit çıkaracak, radyolara düşecek, çok konuşulacak. Yeni keşfin tadını çıkarın, ilk kez dinliyor olmanın hazzını yaşayın.
* Konser boyunca cep telefonlarınızı, eski kapanmamış defterlerle beraber uzakta bir yerde tutun. Neme lazım!