BIRAK KARARI RÜZGAR VERSiN

“Ey, St. Tropez! Bana esmeyi, esip geçmeyi anlat” diyorum. Tık yok. O halde anlatmak bana düşüyor, geçen hafta St. Tropez’de esen ve esemeyen rüzgarları

Sayısı 300’ü aşkın milyon dolarlık tekneler St. Tropez açıklarında bekliyor sakin sakin. ‘Les Voiles de St. Tropez’ yarışları rüzgarın azizliğine uğramış, knot (denizcilik hız birimi) gıdım kıpırdamıyor. Kılavuzumuz, Shop&Miles Bosphporus Cup’u yaratan ve Türk takımlarının burada yarışmasını koordine eden ORG Sports Marketing’in sahibi Orhan Gorbon diyor ki: “1-2 gün rüzgar olmaması olağan bir durum. Fakat bir haftayı hiç bulmamıştı.”
O kadar yatırım, emek, masraf, ‘heyecan natsızlık’ (yani, knot) uğruna öylece duruyor su üzerinde kıpırdamadan. Nat aşağı, nat yukarı konuşmalardan çıkan sonuç şu: Yelken dünyası doğanın insanoğluna bu kadar hakim olabildiği belki de tek spor alanı. Her yarış öncesi/sonrası insanoğluna şu tabiatın sahibi değil parçası olduğu bir kez daha hatırlatılıyor. Belki de bu yüzden deniz insanı bu kadar bilge ve ‘olmuş’.

‘Yazlık’ yılbaşı havası
St. Tropez’de sokaklar, yarış nedeniyle tıklım tıklım, trafik felç. Elde şampanyalar, havaya ‘yazlık’ bir yılbaşı çoşkusu hakim. Isıtıp ısıtıp, aralara ‘nat’ muhabbetini sokuşturmamı mazur görün. Eldeki tek jargon bu. Malum, denizde başka dilde aşk ve heyecan var. ‘Les Voiles de St. Tropez’ vesilesiyle St. Tropez’ye gelmiş üç bini aşkın yelkenci, bir o kadar sayıdaki seyircinin kendi arasında konuştuğu bir dil var ki ‘dışarıdan’ deşifre etmek mümkün değil. Birkaç ‘gibi’ başlıkla, olan biteni çözmeye çalışalım...
Eurovizyon gibi start: Yarışın en heyecanlı sahnesi ‘start’ anı. Her tekne kendi kültürüne dair bir ritüel/olgu eşliğinde “Yelkenler fora” diyor. İskoç tekneden gayda sesleri yükselirken, iki adım (ya da kulaç mı demeli?) ötesindeki İspanyol uyruklu tekne başka ses ve ritim tutturarak ortak oluyor bu karnavala. Yarışa katılan iki (bem) beyaz Türk teknesi, Fairwind ve By Farr Lemon, sessiz sedasız süzülmüş denize doğru. Raconu bilemedik, yoksa sazlı sözlü, ballı börekli uğurlamasını da bilirdik ekibi.
Tarih eser gibi tekne: Yarışta en ilgi çeken klasman, klasikler. 1800’lerden kalma ahşap teknelerin öfkeli dalgalar üzerindeki sakin ve tevazu duruşu karşısında hayran hayran duruyorsunuz. Yapımı, bakımı başlı başına bir sanat. Hatırlarsınız, bir dönem Formula 1 pilotlarının Türkiye’de yaptırdıkları milyon dolarlık tekneler çarşaf çarşaf yazılmıştı. “Akdeniz sahillerinde bizim bilmediğimiz bir sanat mı yatıyor yoksa?” diye heyecanlanmışken Gorbon, Türkiye’ye olan talebin sebebini “Ucuz maliyet ve kolay teslimat” olarak açıklıyor. Dünyaca ünlü moda markalarının etiketlerinde ‘Made in Turkey’ görmekten pek bir farkı yok.
İhale gibi yarış: Yarışın bir de prestij boyutu var. Milyon dolarlık şirket sahipleri için ‘Les Voiles de St. Tropez’ye katılmak, işlerinin bir parçası. Prada ve Oracle, St. Tropez yarışlarının iki muhim yıldızı. Oracle’la masaya oturmadan önce CEO’su Larry Ellison’la yad edeceğiniz St. Tropez anılarınız olmalı. Ödül töreni sırasında, iki şampanya bir havyar arası, milyon dolarlık anlaşmaların tohumları atılıyor.
‘Gibi gibi’ başka şeyler: Açıklarda, çok açıklarda Türkiye’yi temsilen Shop&Miles Sailing Cup’un İstanbul, Turgutreis ve Göcek etaplarında en iyi dereceleri elde etmiş Fairwind ve By Farr Lemon var. Türk takımlarının bu sene ikinci ve dördüncülükle dönmesi pek tesadüf değil. Son dört senedir St. Tropez’de üst üste alınan derecelerin, Türkiye’de sayısı artan yelken okullarının, yarışlarının arkasında destekçi Shop&Miles var. Garanti’den Elvan Bilge, destek konusunda “Yurt dışına yeni etaplar ekleyerek devam etmek en büyük temennimiz” diyor. Yurt dışında yeni etap denince akla ilk düşen yer Dubrovnik, Hırvatistan. Bu da Türk yelkenciler için yeni bir ufuk, yine bir nat heyecanı demek...

MUTLAKA...
* Club 55’e gidin. Jet-set, zengin sevgili peşinde koşan servet avcıları için cennet mekan
Club 55’in salaşlığı altında yatan lüks şaşırtıcı. Beach/restoranda masa başına düşen milli gelir dudak uçuklatır.
* Sokak arası, kaldırım üzeri şampanya keyfi yapın. Kadehler Beyoğlu Belediye Başkanı Sayın Demircan’a kalksın.

ASLA...
* ‘Bi kot, bi T-shirt’ yeter demeyin, yetmiyor. Marinada herkes çok şık, çok Chanel.