İzdivaç programları hakkında “Afedersiniz ama kusmak istiyorum” diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Helsinki’deki bu kulüpleri görse ne yapar acaba?
Helsinki gece hayatı son derece sakin, yavaş ve basit. Eli yüzü düzgün birkaç gece kulübü var. Onların da sıkıntısı ortak: Ruh yok, heyecan yok. Dinginlikten enerjimiz çökmüşken “Bir yer daha var. Burası ilginç gelebilir” deniyor. Heybetli bir kemerin önündeyiz. Dışarıdan pek renk vermese de içeriden gelen parti sesi umut verici. Heybetli bir kemer altından geçip, etrafı tarihi binalarla dolu, geniş bir avluya çıkıyoruz. Sağlı sollu, irili ufaklı barlar ve bar önlerinde neşeli bir kalabalık...
Herkes 60’lık
Helsinki’nin tüm parti insanları burada toplanmış gibi, sokaklardaki soğuk suratlardan hiç eser yok. Ufak meydanında bir de sahne var. Amatör bir rock grubu kalabalığı coşturmakla meşgul. Duran Duran, The Cure, David Bowie... Fena da söylemiyorlar. Kalabalığa karışıyoruz. Anneanne yaşındaki bir kadın sürmüş allığını, takmış inci kolyesini, elinde bir kadeh beyaz şarap, bir yandan yerinde salınıyor, bir yandan etrafı izliyor. Ne hoş, ne medeni... Birkaç adım ötede 70’lik bir erkek grubu var. Arada etrafı kolaçan ederek, koyu bir erkek muhabbeti döndürüyorlar. Ne hoş, ne medeni... Etraftaki anneannelerin şefkat dolu bakışlarını önce ‘torununa benzetme/oğlunu özleme’ gibi gayet masum, saf hislere yorarken göz kapakları Gönül Yazar gibi fırfır açılıp kapananları gördükçe gerçeğe ayıyorum: Göz göze geldiğim, yanından geçtiğim herkes 60 yaş ve üzeri, yaşını başını almış Helsinki insanları!
“Bir dakika, bir dakika... Biz nereye düştük böyle?” “Büyükannenin tüneline...” “O da ne demek?” “Burası 60 yaş üzeri kadın ve erkeklerin her gece buluştuğu bölge.” Tünele tekrar göz atıyorum: Dedelerle anneanneler arası karşılıklı bakışmalar, muzip gülüşler, küçük flörtler, etrafa mutluluk saçan danslar... Helsinki’de ‘izdivaç’lar yok, büyükannenin tüneli var. Bu tünelden asla yalnız çıkmıyorsunuz. Yaş 70, iş kimse de bitmemiş. Gecenin, eğlencenin, flörtün, seksin yaşı yok. Ülkemizde 20 yaşında bir genç, yaşıtlarıyla tanışıp kaynaşabilmek için yüzlerce alternatif mekana sahipken 60-70 yaş üzeri insanların tek bir seçeneği var: Bakımevleri.
Bize de bir tünel
Sosyalleşme kıtlığı çekenler çareyi televizyondaki izdivaç programlarında buluyor. Cesareti olan kendini programa atıyor, olmayan ekran karşısından tanıklık ederek bir parçası oluyor. Hani şu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Afedersiniz ama kusmak istiyorum” dediği programlar. O kadınların, o akılsız erkekler adına üzüldüğü programlar... İzdivaç’ın ne kadar faydalı bir program olduğunu savunacak değilim. Fakat, göz ardı edilen durum şu: Arınç’ın reyting kaygısı olarak nitelendirdiği yapımlar aslında insanların yalnızlığından, çaresizliğınden besleniyor. Yapın bir tünel, sağlayın yaşı geçkin ve yalnız insanların huzurla güven içinde eğlenebilecekleri, sosyalleşebilecekleri bir ortam. Bakın çıkan kalıyor mu izdivaçlara?
EVDE KOKTEYL iÇiN 4 NUMARA
“Bir... iki... üç... dört. Evde iyi bir barmen olmanız için bilmeniz gereken dört numara bu” diyor, Finlandia Votka’nın Global Miksolojisti Pekka Pellinen. Şöyle ki: İşin sırrı, her kokteylde olması gereken dört bileşeni tatlı, ekşi, alkol ve karıştırıcıyı eşleştirmek.
1-Tatlı: Şeker ya da bal şurubu
2-Ekşi: Limon, lime, greyfurt
3-Alkol: Votka, cin, tekila, viski, konyak, rom
4-Karıştırıcı: Soda, asitli karıştırıcılar ya da taze meyve suları
Bir ölçek tatlandırıcı görevindeki şurup, iki ölçek ekşi herhangi bir tat, üç ölçek dilediğiniz alkol çeşidi ve dört ölçek meyve suyu/soda. Tüm alkol ve kokteyl malzemeleriyle bu formülü uygulayarak evde amatör barmenliğe soyunmak mümkün.