“Genç ile yaşlı, esmer ile sarışın, yerli ile yabancı, Asya ile Avrupa...” diye tanımlıyor Anjelique kendi müdavim kitlesini. 2000’lerden bugüne esmeri sarışını, genci yaşlısı bol bir zaman tüneline giriyoruz
2000’lerin başında yazın Anjelique, kışın ‘kardeş kulüp’ Wan-na’da eğlenmek (bem)beyaz bir Türklük simgesiydi. Nişantaşı Buz’dan çıkılır, Anjelique ya da Wan-na’ya gidilirdi. Her şey şık, herkes seksiydi. Ya da tam tersi. İstanbul’un New York’a en yakın noktası olarak görülen Anjelique, Boğaz hattındaki kuru kalabalıktan kaçan Koçlar, Mermerciler için herkesin giremediği gizli sığınak gibiydi.
O zamanların Laila ve Reina gençliğini hatırlayalım: Dar beyaz gömleğinin düğmeleri patladı patlayacak, kafadaki bir kutu jöle eridi eriyecek. Yanındaki kız ille de çakma sarışın kokacak, elindeki içki ille de ‘Red Bull&votka’ olacak. Anjelique, bu profili taban tabana zıt bir kitlenin simgesiydi: Yurt dışında okumuş/çalışmış jilet takımlı adamlar ve onların havalı sevgilileri...
Anjelique’in kapısı sert; zaman zaman kırıcıydı. Altındaki araba, kolunuzdaki manken, üstünüzdeki milyarlık ceket sizi içeri sokmazdı. Göz aşinalığı şarttı. Kapıdaki Özlem Hanım ya da restoran müdürü Yılmaz Bey’in gözü sizi bir yerden ısırmıyorsa kapı önünde ulumaya başlamak boşunaydı.
2000’lerin sonuna doğru değişen zamana, gelişen ergen gençliği yenik düşmeye başladı. Zamanla eski ihtişamını yitirdi. Önce Wan-na kanadı çöktü kardeş kulüplerde. Tepebaşı’nda, şimdiki 11:11’in yerinde, Wan-na’da görmek/görülmek meselesinde Wan-na son derece değerli bir podyumken Kanyon’a taşınmasıyla gazı kaçtı, büyüsü bozuldu. Hakkasan’a mezar olan yer, Wan-na’ya da pek uğurlu gelmedi. Wan-na’nın gece rotasından çıkması, dolaylı yoldan da olsa, Anjelique’i etkiledi. Anjelique’i zedeleyen asıl mesele, ünlü ailelerin taze ergen, delikanlı fertlerinin kafada içki bardağı kırmaca gibi tehlikeli oyunları oldu. Öfkeli Anjelique gençliği, en son geçen sene 30 kişilik kalabalık bir kadroyla tozu dumana katmıştı. (Haziran 2011, Sound of Anjelique lansman gecesi)
Popçuyla topçu yan yana
Anjelique, Absolut’la birlikte çıkardığı fotoğraf anı kitapları (Marvelous, Glamorous ve Precious), derleme albümler (Sound of Anjelique serisi) ve sezon partileriyle sadece gece hayatımız değil, popüler kültürümüze dair pek çok yarattı, üretti. Benim Anjelique’im sezon açılış partisiyle yazın geldiğini anladığım, kışın değil yazın eğlendiğim, gecenin 3’ünde o sevdiğim parça çalmaya başlayınca, kollarımı havaya kaldırıp, gözlerimi yumup, Boğaz’a doğru “Bu şehre aşığım ulan” diye bağırdığım kulüptür.
Tüm o cam kırığı bol tehlikeli kapışmalara rağmen Anjelique, bugün hâlâ Boğaz hattının en beyaz, en şık kulüplerinden biri. Anjelique’in 10’uncu yıl şerefine verilen partiye katılan isimler son durumu özetler gibi: Topçusuyla (İbrahim Toraman) popçusu (Hande Yener), ‘arıza’ ünlüsüyle (Cem Büyükhanlı) ‘sıcak’ ünlüsü (Didem Soydan) yan yana, kol kola Anjelique’te. “Bizim zamanımızda...”yla başlayan cümleler kurmak için 20’li yaşlar hâlâ çok mu erken?