Arkadaş hatırına ‘Survivor’ yarışmasını seyretmeye başladım. Kafamda deli sorularla ekranın karşındayım. Issız adaya düştüm. Bir bilenden, yardım bekliyorum
Üniversite yıllarında yediğinizin içtiğinizin ayrı gitmediği arkadaşınız telefon açıyor, küt diye lafa giriyor: “Ben ‘Survivor’a katılıyorum. Pazar Dominik’e gidiyorum.” Zihin, hard disk gibi taramaya başlıyor haliyle: Adamın işi gücü tıkırında, şan şöhretle işi olmaz; hali vakti yerinde, geçim derdi yok. Ünlü olmak istemiyor, para pul kovalamıyor, neden kalksın Survivor gibi koşulları zor, zahmetli bir yarışmaya katılsın?
Telefonun ucundaki Hayim (Evet, Mustafa Topaloğlu’na karşı yenilen çocuk) “Eğlencesine işte...” deyince iyice kaşıntı tuttu. Biraz ‘Nasıl bir eğlence bu?’ merakından, biraz arkadaş desteğinden toplandık, denk geldikçe ‘Survivor’ izliyoruz. Acemi bir ‘Survivor’ izleyicisi olarak, dizi izleyicisi teyze kıvamındaki “O ne”, “Bu kim?”, “Geçen hafta ne oldu?” sorularımdan ekip bıktı usandı. Hayim’in gelmesine de daha var. Kafamda deli sorular, ‘Survivor’ karşısındayım. Issız adaya düştüm. Bir bilenden, yardım bekliyorum...
* Adada sevişen, öpüşen, koklaşan oluyor da ekrana mı yansımıyor? Acun’un elinde gizli kayıtlar var mı? Ne yani, bir avuç kas yığını oğlanı ve sabahtan akşama ufacık bikinileriyle gezinen kızları filanca aylığına bir adaya kapatıyorsunuz ve o adadan hiç mi kıvılcım çıkmayacak?
* Adada sıkıntıdan patlamıyorlar mı? Film yok, müzik yok, kitap/dergi yok... Çekimler hepi topu kaç saat sürecek ki? Günün kalanında nasıl geçiyor saatler?
* Yarışmacılar açlık ve safaletten buruşmuş, iyice çekmişken sunucu Burcu Esmersoy’un ışıl ışıl saçları, pırıl pırıl cildiyle güzellik uykusundan yeni kalkmış hali bir tek beni mi rahatsız ediyor? Yoksa ada halkı da elinde olsa Esmersoy’u bir kaşık suda boğar mı?
SEVGiLi DEĞiL, HAYAT ARKADAŞI
‘Hayat arkadaşı’nı sadece Orhan Gencebay’ın Sevim Emre’sine mahsus bir kavram zannerdim. Değilmiş. Üstelik, magazin kültürümüzde hayat arkadaşı figürleri sayısı günden güne artmış. En son, bir magazin programında Ferhat Göçer-Ömür Gedik ilişkisinin boyut değiştirdiğini, ‘sevgili’den hayat arkadaşlığına terfi ettiklerini fark ettim. Evet, terfi etmek; çünkü çiftin yıllardır birlikte olmasına rağmen evlenmeye pek niyeti yoksa magazin basını böyle bir ara formül kullanıyor. Muhabir, bir sabah kalkıp da “Ömür Gedik’e ‘Göçer’in sevgilisi değil de hayat arkadaşı demeliyim artık” demiyor tabii. Genelde kibar bir dille rica edilir: “Hâlâ ‘sevgilisi’ diye anonsluyorsunuz kızı. Kaç yıl oldu? Ayıp oluyor artık...”
Medyatik bir ilişki, magazin takviminde kaçıncı yılını doldurunca sevgiliden, hayat arkadaşlığına evrilir? Göçer-Gedik çiftini baz alırsak, rahat 7-8 seneyi devirmek şart. Asıl mesele, sevgili lafından, yıllar geçtikçe neden rahatsız olunduğu. 40 yıllık karı-koca çiftin, gözleri parlayarak birbirine “Sevgilim” diye hitap etmesi kadar daha güzel bir şey olabilir mi? İçinde sevgi geçen sevgili lafı varken, kulağa sıkıcı ve kurumsal bir ortaklık gibi gelen hayat arkadaşı kavramında neden ısrar edilir?
Daha beteri var: Adamın/kadının saçına ak düşmüş, hâlâ yanındaki şahsı lise yıllarından kalma bir ağızla “Kız arkadaşım/erkek arkadaşım” (ya da havalı tabirle boyfriend/ girlfriend) diye tanıtıyor.
Beterin beteri: Sevgılım. Taklit yeteneğiniz ne kadar kuvvetli olursa olsun, dizilerden aşırma replikler günlük dile hiçbir zaman oturmaz, güldürmez. Yapmayın, etmeyin.
Ne varsa büyükanne/büyükbaba naifliğinde var. Hâlâ sorup dururlar: “Görüştüğün bir kız var mı, evladım?”
SMART CASUAL DEĞİL, SMART SEXUAL,
Davetiyelerin kenarına iliştirilmiş, kılık kıyafet zorunluğunu belirten ‘dress code’ hadisesi, Türk gece insanı için en zor imtihan. ‘Dress code: Smart casual’u görüp, spor ama şık olma işini Swarovski taşlı spor ayakkabı ya da allı pullu tişörtlerle çözmeye kalkışan kadınlar gördüm.
Londra’nın havalı gece kulüpleri ‘dress code’ işini birkaç adım ileri seviyeye taşımış. Partilerin yeni ‘dress code’u smart sexual. Düz mantık, akıllı seksiliğe çıkıyor. Sordum, soruşturdum ‘akıllı seksi’ olarak giymenin raconunu öğrendim. Londra’da ‘smart sexual’ partilerine katılanların abartmadan, soyunmadan, çabasız seksi olmaları isteniyor. Bacaklar meydanda, memeler fora gibi bir durum yok. Söz konusu akımın, tez vakit memleket semalarına düşmesini merakla bekliyorum. Seksiliği derin dekolte giymek ve fütursuzca açmakla eşdeğer tutan parti kadınlarımızın işi zor olacak.