‘Time’ dergisinde yayımlanan araştırma gösteriyor ki, akıllı telefon kullanımı bu hızla devam ederse ne iki çift laf edecek insan bulabileceğiz, ne de tanışacak yeni yüzler
Havalı bir restoranda, kalabalık bir masadasınız. Yemeğin tadı tuzu, mekanın havası suyu her şey süper, şahane. Tek sorun, masadan çıt çıkmıyor. Sohbet akmıyor, gitmiyor, uzamıyor. Kısa kısa, kesik kesik. Ne kahkasında bülbüller, ne de hikayesinde sümbüller... Çıt yok ama ‘tık tık’ çok.
Kafalar telefona gömülmüş, varsa yoksa Facebook/ Twitter/Foursquare/Instagram vs. hesaplarını güncelle, millete laf yetiştir. Önündeki yemeği beğenmediğini yanındakine değil, Twitter’da tanımadığı takipçilerle paylaşan, attığı her adımı Foursquare’den dünya aleme ilan eden kişilerle dolu bir yemek masası düşünün. Hayal değil, abartı değil, günümüzün restoranlarından/barlarından bir kare bu.
Hazırlıksız yakalandım
Yanımda gecenin en büyük silahı akıllı telefon olmadan, böyle bir masaya düşmüşlüğüm var. En kibar dille şöyle özetleyebilirim: Kâbus. Son derece mühim ve acil bir iş hallediyormuş tavırla atılan tweet’ler, gelen cevap karşısında kendi kendine atılan kahkahalar karşısında, siz öylece kendi halinizde duruyor, etrafa bakınıyorsunuz. Aklınızdan geçen tek şey, yemek niyetine ağızlara akıllı telefonu tıkmak.
Daha da anlamsızlaşacak
Sosyal medya bağımlılığı ve sosyalleşmeye akıllı telefon darbesi yeni değil. Göz göze, diz dize, kanlı canlı tanışmayı, konuşmayı, sevişmeyi bırakalı çok oldu.
‘Time’ dergisinin akıllı telefonların insan hayatını nasıl değiştirdiğine dair hazırladığı kapsamlı dosya, bizi daha vahim günlerin, anların, yemeklerin beklediğini gösteriyor.
Anketten çıkan tuhaf tespitlerden biri de, “Hangi işleri yaparken bir yandan da cep telefonunuzu kullanıyorsunuz?”a verilen yanıtlar arasında “Bir partideyken” ve “Restoranda yemek yerken”in başı çekmesi. Partide, restoranda kafanı telefona gömeceksen niye kalkıp gelirsin, oturmazsın evinde?
Belki de kökten çözüm, tiyatro öncesi anons edilen “Lütfen telefonlarınızı kapalı tutun” mesajını, şehir yaşamının diğer alanlarında da kullanmak. Tweet atmanın/fotoğraf paylaşmanın/uzun süre elde telefon tutmanın yasak olduğu partiler, yemekler için hâlâ çok mu erken?
MEKAN TOTO VOL.1
Bebek’te Tektekçi tutar çünkü: Beyoğlu Tomtom Sokak’ı değiştirmek ve Asmalımescit’i bir alternatife dönüştürme kapsamında açılan mekanlardan biriydi Tektekçi. Tuhaf isimli, orijinal sunumlu, rengarenk shotlar’ı sayesinde tez vakit, İstanbul’un kısır, tekdüze, yer yer sıkıcı gece hayatına renk kattı. Kalabalık gruplar halinde gidildi, kapı önü shot’lar kafaya dikildi. Tekrar gidildi, tekrar dikildi ve tekrar ve tekrar... Yaz başı, Alaçatı’da açılan ikinci şube sayesinde kapsama alanını genişletti. Shot’ların yeni müptelaları Bebek/Nişantaşı hattının güzide insanları olunca yeni soru(n)lar belirdi: Tektekçi Alaçatı müdavimleri kış gelince nasıl o topukluları, derin dekolteleriyle Beyoğlu’nun arka sokağına, Tomtom Mahallesi’ne inecek? Neyse ki, Tektekçi kıvrak bir manevrayla durumu çözmüş. İstanbul’daki ikinci şube, birkaç haftaya Bebek’te açılıyor.
Etiler’de P.F. Chang tutmaz çünkü: P.F. Chang, dünyaca ünlü bir Çin restoran zinciri. İstanbul’daki ilk şubesini Etiler’deki Teknosa’nın yerine açacak. Çok katlı, kalın mönülü, fazla gürültülü, fast-food işi über lüks bir Çin restoranı hayal edin. Türkiye’de böyle bir yerin hıncahınç dolma ihtimali yüzde kaç?
ABARTMIYOR MUYUZ?
90’lar konser serisi: Bayramın en endişe verici etkinliklerinden biri, bir AVM’deki 90’lar konseri olabilir miydi? Sahne alan isimler arasında en ufak bir sürpriz yok. 90’ların balını kaymağını 20 yıldır yemeye doymamış, üzerine de en ufak bir yenilik ekleyememiş popçularımız: Yonca Evcimik, Ferda Anıl Yarkın, Harun Kolçak, Demet Sağıroğlu, Jale... Bırakın 90’lar üzerinden duygu sömürüsü yapmayı, duygu sömürüsü yapanları eleştirmek bile artık abes değil mi??