21.03.2022 - 10:44 | Son Güncellenme:
Gülden Çoktan | gulden.coktan@milliyet.com.tr
Bukoleon, tarihi yarımadada, Kumkapı ve Cankurtaran arasında, Marmara Denizi’ne ve adalar manzarasına bakan bir Bizans sarayı... Yaklaşık 1600 yıl önce inşa edilen bu sahil sarayı, ismini M.S. 900’lü yıllarda sarayın önünde bulunan, bir aslan ve boğanın mücadelesinin anlatıldığı heykellerden alıyor. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan Bukoleon Sarayı’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) başlattığı kazı çalışmaları tamamlandı. Alanda yürütülen kazılarda ortaya çıkan 338 kasa tarihi parça, konservasyon işlemlerinin ardından turizme kazandırılacak. Kazılarda çıkan eserler, saray içerisinde oluşturulan laboratuvar ortamında uzmanlar tarafından tek tek inceleniyor, tarihlendiriyor, ardından eserlerin konservasyonu yapılıyor. Eserler, bu işlemlerden sonra İBB Bukoleon Sarayı Açık Hava Müzesi’nde sergilenecek. Kazı çalışmalarının yedi ay sürdüğünü söyleyen İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, “İstanbul’a ait toprak altı zenginliğini açığa çıkartarak ve konservasyonunu yaparak elçilik görevimizi yerine getiriyoruz. Gelecek nesillere sağlıkla aktarmış olacağız. Bu açıdan da çok mutluyuz. İBB Miras ekibi bu alanda, heyecanla çalışmaları yürütüyoruz” dedi.
“Rekor bir hızla tamamlandı”
Bukoleon Sarayı’nda yürütülen kazı çalışmalarının çok kısa sürede tamamlandığını ifade eden Özel, “Bukoleon Sarayı, Sultanahmet’in hemen altında deniz kenarında yok olmaya yüz tutmuş ve kimsesizlerin yaşadığı metruk bir haldeydi. Geçtiğimiz yıl başlattığımız kazı çalışmalarıyla, yoğun şekilde Bukoleon Sarayı’nı ortaya çıkarmaya başladık. Çok verimli bir çalışma oldu. Alanında uzman bir bilim heyetiyle çalışmaları yürüttük. Kazı çalışmasında İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü de rehberlik ederek destek verdi. Hem Türkiye’de hem de İstanbul’da yürütülen kazılar açısından rekor bir hızla kazı tamamlandı. Konservasyonu yapılan eserlerin tamamı, kazıda sarayın belli alanlarında ortaya çıktı” diye konuştu.
Çok sayıda sikke bulundu
Tasnifi yapılmış toplam 338 kasa eserin bulunduğunu aktaran Özel şu bilgileri paylaştı: “Bunların önemli bir kısmı sikke, küçük buluntular, orta ölçekli buluntular, mimari parçalar, seramik parçalar. Ayrıca alanın genelinde çok sayıda damgalı tuğla edindik. Bu tuğlalar hem üretildiği bölgeye atıf yapıyor hem de alanın tarihlenmesi açısından da değerli bilgiler veriyor.
Farklı dönemler
Sarayın uzun süre Bizans imparatorlarına ev sahipliği yaptığını belirten Özel “Latin istilası sonrasında kullanılmamaya başlanmış. Osmanlı Dönemi’nde özellikle tren yolunun geçmesinden sonra tamamen terk edilmiş. Dolayısıyla arkeolojik açıdan çok çeşitli dönemleri içinde barındırıyor. İlk yapıldığı dönemden Osmanlı’ya kadar çeşitli kademelerin izlerini yaptığımız kazı çalışmaları sonrasında yakalamış olduk” dedi.
Puzzle gibi birleştiriliyor
Alanın İstanbul arkeolojisi açısından ufuk açıcı olduğunu ifade eden Özel kazıdan çıkan taşınır eserlerin tasnif ve raporlanmasının tamamladığını söyledi. Eserlerin, konservasyon çalışmalarının sürdüğünü kaydeden Özel “Bazı parçalar 50-60 parçaya bölünmüş durumda. Dolayısıyla onların bir puzzle gibi teker teker birleştirme işlemi, daha sonrasında gelecek nesillere ulaşabilmesi için konservasyon işlemlerinden geçirilmesi gerekiyor. Uzman bir ekibimiz, şu an bu çalışmaları yürütüyor” dedi.
Çok sayıda küçük buluntu olduğunu belirten Özel, şöyle konuştu: “Bunlardan şu an konservasyonunu yürüttüğümüz 102 parça seramik var. Kırktan fazla mimari parça, on altı bronz sikke var. Yüzlerce parça tuğla kırıkları var. Teker teker bu eserlerin itinayla temizlikleri yapılıyor. Temizlik sonrasında daha da fiziksel kopmaları önlemeye yönelik konservasyon çalışmaları yapılıyor ve daha sonra koruyucularla daha uzun ömürlü bir hale getirilmeye çalışılıyor. Her çıkan parçanın farklı farklı müdahale yöntemi var. Her parçaya farklı müdahale yapıldığından birleştirme çalışmaları da zaman alıyor.”
Müze binası inşa edilecek
Özel “Bu miraslara sahip çıkmak tüm kurumların görevi. Biz büyük bir özveriyle bu eserleri ortaya çıkarmaya ve korumaya devam edeceğiz. Burası bir açık hava müzesi olacak. Şu an Koruma Kurulu’na, İBB Bukoleon Sarayı Açık Hava Müzesi projesini ilettik. Dolayısıyla İstanbullu alana geldiğinde sarayı rahatlıkla gezmiş olacak. Ve bir müze binası inşa edeceğiz. Ve bu müze binasında çıkan eserler sergilenecek. Ayrıca sarayın arkeolojik kalıntıları da bir müze niteliğinde” dedi.