23.01.2023 - 03:18 | Son Güncellenme:
Gökhan Karakaş | gokhan.karakas@milliyet.com.tr- Geçen yıl Türkiye’de arkeoloji alanında yaşanan önemli gelişmeleri hatırlamak, ortaya çıkarılan eserlerin kamuoyu tarafından daha iyi bilinmesini sağlamak ve kültürel miras bilincine katkı sunmak amacıyla farklı üniversitelerden 20 arkeoloji öğrencisinin hazırladığı arkeolojik keşifler listesini, arkeoloji meraklıları ile bu alandaki uzman isimlerin değerlendirmesine sunduk.
Böylece eşine az rastlanır olması, önemli ve yeni bir bilimsel bilgiye kaynaklık etmesi gibi kıstaslar dikkate alınarak 10 buluntu veya yerleşimden oluşan bir liste ortaya çıktı. Listenin ilk sırasında Bathonea Antik Kenti’nde bulunan 1600 yıllık yazı takımı yer alırken, bu buluntuyu Efes’teki Bizans Mahallesi ve Tavşanlı Höyük’teki Hitit mührü ile Miken kılıcı izliyor.
Türkiye’nin arkeolojik zenginlikleri, 2022 yılında da bilimsel kazılarla ortaya çıkmaya devam etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından verilen izinlerle 2022 yılında Türkiye’de 400’den fazla arkeolojik kazı yapıldı. Tarih boyunca onlarca medeniyete ev sahipliği yapan bu topraklarda 2022 yılındaki önemli arkeolojik “keşifleri” genç arkeolog ve arkeolog adayları Milliyet Arkeoloji için değerlendirdi. Kocaeli, İstanbul, Hacettepe, Uludağ ve Ege üniversitelerindeki arkeoloji bölümlerinde yüksek lisans ve lisans eğitimi alan 20 öğrenci geniş çapta etki uyandıran 20 arkeolojik keşfi içeren bir liste hazırladı. Liste hazırlanırken maddi kültüre ait verilerde eşine az rastlanan durumlar olması dikkate alındı. Ayrıca bulunan eser ya da yerlerin bilimsel yeniliklerle bölgesel ilişkileri göz önünde bulunduruldu. 20 keşfi içeren liste, arkeoloji uzmanları ve ilgililerinden oluşan yaklaşık 400 kişiye gönderilerek “ilk 10” belirlendi.
Bathonea’daki yazı takımı
Listenin ilk sırasında Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından İstanbul’daki Bathonea Antik Kenti’nde yürütülen kazılar yer alıyor. Küçükçekmece Gölü’nün Avcılar kıyısında Prof. Dr. Şengül Aydıngün başkanlığında sürdürülen kazılara bu yıl dokuz ülkeden 45 bilim insanı katıldı. Çalışmalarda Bathonea Limanı’na giren ürün ve gemilerin kaydının tutulduğu bir divit-hokka takımı bulundu. 1600 yıl öncesine tarihlenen yazı takımının bir arada bulunması bir ilk olarak değerlendirilirken divit üzerinde o dönem yalnızca devlet görevlilerinin ve saray mensuplarının kullandığı kırmızı mürekkep izine rastlandı. Yazı takımının imparatorluk yazman ya da muhasebecisine ait olabileceği düşünülüyor.
1400 yıllık mahalle
Listenin ikinci sırasında İzmir’deki Efes Antik Kenti’nde Avusturya Bilimler Akademisi Avusturya Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Sabine Ladstatter’in başkanlığında sürdürülen kazılarda bulunan Erken Bizans Dönemi’ne ait dükkânlar ve mahalle yer aldı. M.S. 7. yüzyıla ait olan yapılar, Efes Antik Kenti’nde 50 yıl önce bulunan yamaç evlerin ardından kentteki en önemli keşif olarak nitelendiriliyor. Çalışmalarda 614-615 yılında bu alandaki yaşamın sona erdiği, tüm ev eşyalarının üzerlerinin bir yangın tabakasıyla örtüldüğü anlaşıldı.
Tavşanlı Höyük
Kütahya’da 8 bin yıllık geçmişe sahip olan Tavşanlı Höyük’teki kazılarda ele geçen 3 bin 300 yıllık mühür ve Miken kılıcı, listenin üçüncü sırasında yer alıyor. Kısmen kırık, pişmiş topraktan yapılmış mühür eşi olmayan bir buluntu. Tavşanlı Höyük Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Erkan Fidan, mührün bugüne kadar görülmemiş bir şekilde hem Anadolu’dan hem de Ege Dünyası’ndan etkiler taşıdığını vurguluyor.
Listedeki diğer buluntu ve yerleşimler
4) Domuztepe Höyüğü - 7 bin 500 yıllık mühür (Kahramanmaraş)
5) Garibin Tepe - Urartu duvar resimleri (Van)
6) Prusias ad Hypium Antik Kenti Tiyatrosu - Apollon heykeli (Düzce)
7) Apollonia ad Rhyndacum Antik Kenti - Apollon Tapınağı (Bursa)
8) Kerpe - Helenistik Antik Liman (Kocaeli)
9) Gre Fılla - Neolitik yerleşim (Diyarbakır)
10) Tripolis Antik Kenti - Taş kesme atölyesi ve sipariş yazıtı (Denizli)
Prusias ad Hypium Antik Kenti Tiyatrosu’ndaki Apollon heykeli
“Titizlikle taşındı”
Arkeolog Nezih Başgelen de listedeki Gre Fılla Höyüğü üzerinde durarak şunları kaydetti: “Diyarbakır Ambar Barajı göl alanından etkilenecek vadideki üç höyükte, Prof. Dr. Tuba Ökse yönetiminde yapılan titiz kurtarma kazıları çok önemli. Ambar Çayı’nın yukarı havzasının, M.Ö. 9000’den itibaren Göbeklitepe benzeri bir yerleşim bölgesi olduğunu gösteriyor. Gre Fılla IV’te M.Ö. 9300-7550 yılları arasında kullanılan oval yapılarda bulunan ilginç insan ve hayvan heykelleri, dikili taşlar, havanlar, falluslar ile üst üste her tabakada yenilenmiş sıvı ve katı madde sunakları, bu yapıların ritüel etkinliklerinde o dönemde topluluk tarafından ortaklaşa kullanıldığını göstermektedir. Bu önemli bulgular ve mimari yapı kalıntılar bu yılki kazı döneminin ardından Nevali Çori örneğinde olduğu gibi müzede sergilenmek üzere titizlikle yerinden alınıp taşınmıştır.”
“Luviler konusunda meraklandırıyor”
Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük, Prof. Dr. Şengül Aydıngün başkanlığında yürütülen “İstanbul Tarih Öncesi Yüzey Araştırmaları”nın, Balkanlar üzerinden Anadolu’ya M.Ö. 1200’lerde başlayan en erken göçlerden birinin İstanbul Boğazı üzerinden gerçekleştiğinin maddi kanıtlarını bilim dünyasına sunduğunu hatırlattı. “2022 kazı sezonunda ise Bathonea, arkeolojik kazılarda ender rastlanan yaklaşık 1600 senelik divit ve hokkadan oluşan yazı takımı ile bizlere hoş bir sürpriz yaptı” diyen Gölcük, listeyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Efes’te Bizans Mahallesi’nin keşfi kesinlikle etkileyici bir sahne. Harika korunmuş binlerce kap, tuzlanmış uskumru ile dolu amphoralar, zeytin, badem, şeftali çekirdekleri, kömürleşmiş bezelye ve baklagillere ait tohumlar, midye ve istiridye kalıntıları... Karşımızda tatsız biten bir ‘son akşam’ yemeği sahnesi adeta. Tavşanlı Höyük ise Anadolu arkeolojisinde önemli sorulara yanıt verebilir. Hitit mührü ve Miken kılıcı heyecan verici. Kazı Başkanı Doç. Dr. Erkan Fidan, ‘Tavşanlı Höyük’ün Anadolu tarihinde eksik bir halka olarak görülen Luvilere ait bir şehir olabileceğini düşünüyorum’ diyor. Bu öngörü bile hakkında çok az şey bildiğimiz Luviler konusunda bizleri meraklandırmaya yetiyor. Kazıda çıkan baykuş yüzlü idollerin Troya’yla ilişkisi de merak konusu.”
Yazı takımının önemi
Dr. Mimar Sinan Genim, Anadolu’nun insanlık tarihini öğrenmek, insanın yeryüzündeki serüvenini anlamak açısından bir başka coğrafyayla kıyaslanamayacak birikime sahip olduğunu belirterek “Bu listeyi değerlendirmem istendiğinde doğrusu oldukça zorlandım. Yeni yerleşmeler, heykeller ve erken duvar resimlerinin bulunduğu bu listede bir şey ilgimi çekti: Bathonea’da bulunan yazı takımı; pişmiş topraktan küçük bir hokka ve muhtemelen geyik kemiğinden yapılmış bir kalem. Yapılan mikroskobik incelemeler sonucu kemik kalemde kırmızı ve siyah boyaların kullanıldığı anlaşılmış. Bir liman şehri olan Bathonea’da muhtemelen gelen ve giden ticari malların kaydının tutulduğu ve bunun için iki renkli mürekkep kullanıldığının anlaşılmasının arkeolojik açıdan büyük bir keşif olduğunu düşündüğüm için bu listenin öncülüğünün ona verilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Çaydan çıkan tanrılar
Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi Antik Kenti’nde bulunan heykeller de listede yer almasa da 2022 yılındaki önemli buluntular arasında. Antik ismiyle Penkalas (Kocaçay) Irmağı’nın yukarı kesiminde bulunan Aizanoi’nin tarihi, M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanıyor. Kentte Penkalas Çayı çevresinde sürdürülen kazılarda, 2 bin yıl öncesine tarihlenen 2 metre 10 santim yüksekliğinde bir erkek heykeli bulundu. Ardından Yunan mitolojisinde aşk tanrısı Eros, şarap tanrısı Dionysos ve yarı tanrı Herakles’in heykel başlarına ulaşıldı.
Heyecanlandıran buluntular
Kazı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Coşkun, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bulunan antik kentte Roma Dönemi’ne ait 2 No’lu mermer köprünün restorasyonunun tamamlandığını, tamamen yıkılan 3 No’lu köprüde çalışmaların sürdüğünü söyledi. Her gün yeni bir esere ulaşıldığına dikkat çeken Coşkun, “2022 yılında köprünün bulunduğu alanda yaptığımız çalışmalarda bizi oldukça heyecanlandıran sürpriz buluntularla karşılaşmaya devam ettik. Bir önceki sezondan beri bu alanda bol sayıda irili ufaklı çeşitli mermer heykel parçaları buluyorduk ki bunlardan bazıları, tam olsalar yükseklikleri 3-3.5 metreyi bulacak parçalar. 2022 yılı kazı sezonunda 3 No’lu köprü enkazında yaptığımız çalışmalar ile köprüye ait çok sayıda bloku ortaya çıkardık. Bu çalışmalar esnasında sadece köprüye ait parçalarla karşılaşmadık. Bunun yanı sıra bir güneş saati ve çok sayıda mermer heykel parçalarıyla karşılaştık” dedi. Son dönemde yürütülen kazılarda buldukları heykelin kendilerini çok heyecanlandırdığını dile getiren Coşkun, “Bu heykel bugüne kadar bulduğumuz neredeyse tam tek heykel. Bir erkek heykeli ve 2 metre 10 santim yüksekliğe sahip, sadece kaidesinin yarısı ve bir ayağı eksik; diğer kısımları tamamıyla korunmuş vaziyette. Öyle umuyorum ki 2023 yılında yapacağımız çalışmalarda heykelin bu eksik parçasını da bulacağız” diye konuştu.
2000 yıllık
Erkek heykelinin yanı sıra Yunan mitolojisine ait çeşitli heykel başlarına da ulaşıldığını belirten Coşkun, “Bunların içerisinde öne çıkan eserlerin başında yaklaşık 40 santimetre yüksekliğindeki bir Dionysos başı var. Bunun çok benzer örneğini bir sezon önce bulmuştuk. Bu sezon bir de Herakles başı bulduk. 2020 yılında Herakles gövdesi bulmuştuk. Bu sezon Herakles başı bulunca acaba bir önceki sezon bulduğumuz heykelin gövdesinin başı mı, diye heyecanlandık ancak ona uymadı. Dolayısıyla şu an elimizde iki tane Herakles heykeli oldu. Umarım, ilerleyen yıllarda diğer parçalarını bulacağız. Bunun haricinde Antik Yunan panteonunun çeşitli tanrı ve tanrıçalarına ait heykel başları da söz konusu. Ön plana çıkan örneklerden bir tanesi Eros başı. Yaklaşık 20 santimetre yükseklikte. Bu alanda bulmuş olduğumuz eserler aslında karışık tarihli eserler fakat heykel parçalarının günümüzden 1800- 2000 yıl öncesine ait olduğunu söylemek mümkün” dedi.
“Özel siparişle üretilmiş gibi görünüyor”
Prof. Dr. Şengül Aydıngün, bu eserlerin özel üretim olabileceğinin altını çizdi. Aydıngün, “Afyonkarahisar çevresinde Roma Dönemi’nde açılan pek çok mermer ocağı, antik kentlerin önemli yapılarının mimari dekorasyonunda ve heykel gibi sanat eseri üretimine kaynak sağlamıştır. Afyonkarahisar yakınlarındaki Aizanoi, Roma İmparatorluk Dönemi’nde tahıl, şarap ve yün üretimi sayesinde zenginleşmiş ve ünü bölge sınırlarını aşmıştır. Son günlerde Aizanoi’de yürütülen başarılı kazılarda ele geçen heykellerden birisinin şarap tanrısı Dionysos’un başına ait olması şaşırtıcı değil. Eros, Herakles ve Dionysos heykellerindeki mermerin pürüzsüz olması Afyon mermerinden üretildiklerini gösteriyor” dedi. Heykellerde işçilik kalitesine dikkat çeken Aydıngün, “Bunlar özel sipariş olarak üretilmiş gibi görünüyor. Afyon ve Kocaeli arkeoloji müzelerinde Herakles heykellerinin hemen hemen aynı boyda benzerlerinin bulunması dikkat çekici. Bölge müzelerinde sergilenen bu heykeller gurur ve mutluluk veriyor. Şimdi Kütahya Arkeoloji Müzesi’nin de böyle bir heykele sahip olacak olması heyecanımızı arttırıyor” dedi.