Türkiye'deki Nuh'un Gemisi'ni dünyaya gösterdi! Picasso'yla 4 gün süren röportajın sırrı
Hayatı boyunca eşsiz olaylara fotoğraflarıyla imza attı. Haber için dünyanın bir ucundan diğer ucuna giden Ara Güler, bugüne dek dünyaya gelmiş en iyi fotoğrafçılardan biri olarak anıldı. Cesareti, yeni olanı keşfetme arzusu sanatsal bakış açısıyla birleşince 'Ara Güler' ismi de doğmuş oldu. Peki, tarihe adını kazımış Nuh'un Gemisi gibi birçok önemli işe imza atan Ara Güler, Pablo Picasso'yu kendine nasıl hayran bırakmıştı?
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - "Yaşam size verilmiş boş bir film. Her karesini mükemmel bir şekilde doldurmaya çalışın" sözlerinin sahibi Ara Güler, dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biriydi. Sanat hayatı boyunca 'başyapıt' olarak görülen fotoğraflarda hep onun imzası vardı. Salvador Dali'den Alfred Hitchcock'a kadar birçok önemli isimle birebir çalışma fırsatı bulmuş, dünyaca ünlü ressam Pablo Picasso ona minnetini ifade etmek için portresini çizmişti. Başta İstanbul olmak üzere gittiği her yeri kendi gözünden yorumlayan ve bugün hatıralarda adından saygıyla bahsedilen Ara Güler'in hayatı kendine hayran bırakan önemli detaylarla dolu.
REJİSÖR OLMAK İSTİYORDU, GAZETECİ OLDU
Foto muhabirliği ve fotoğraf sanatının ulusal ve uluslararası alanda ün kazanmış en önemli temsilcilerinden biri olan, Mıgırdiç Ara Derderyan, 1928 yılında 16 Ağustos tarihinde İstanbul’da Ermeni kökenli bir ailede dünyaya geldi. 1935 yılında soyadı kanununun ardından babası Dacat Bey, Güler soyadını aldı ve Mıgırdiç Ara Derderyan, Mıgırdiç Ara Güler oldu. Çocukken sinemadan çok etkilenen ve fotoğraf çekmeyi çok seven Ara Güler'e babası lise döneminde 35 mm'lik bir film makinesi aldı. Öte yandan oğlunu 'Yeni İstanbul Gazetesi'nde foto muhabiri olması konusunda da teşvik etti. Ara Güler, 1951 yılında Getronagan Ermeni Lisesi'nden mezun oldu.
Lisedeyken film stüdyolarında ve sinemacılığın farklı dallarında çalıştı. Muhsin Ertuğrul'un yanında tiyatro ve oyunculuk eğitimi aldı. Başlarda hayali rejisör olmaktı ancak 1950'de Yeni İstanbul Gazetesi'nde gazeteciliğe başlaması, Ermenice gazete ve edebiyat dergilerinde öyküler yayımlamasıyla hikayesi gazeteciliğe evrildi.
Gazetecilik yaşamına 1950’de Yeni İstanbul gazetesinde başladı ve dönemin önemli dergilerinden olan 'Devir', 'Resimli Hayat' ve 'Hayat'ta çalıştı. 1956’da Time and Life, 1958’de 'Paris Match' ve 'Stern' dergilerinin foto muhabirliğini üstlendi. Aynı dönemlerde onun yeteneğini fark eden Magnum Photos, Ara Güler’in fotoğraflarını uluslararası dağıtıma başladı. O yıllarda Ara Güler'in kariyerinde '3 büyük macera' olarak yorumladığı Nuh'un Gemisi, Nemrut Dağı ve Aphrodisias Antik Kenti kareleri yayınlandı.
Onlarca araştırmacının peşine düştüğü Ağrı Dağı'nda olduğu düşünülen Nuh’un Gemisi'nin kalıntılarını ilk Ara Güler fotoğrafladı ve o kare 'Magnum Photos' tarafından 100’ün üzerinde yayına dağıtıldı.
'3 BÜYÜK MACERAM VAR'
Yine yakın yıllarda Nemrut Dağı'na çıktı, çektiği fotoğraflarla tüm dünya onun adını zikreder oldu. Bir diğer önemli çalışmasını, Aydın'da bulunan Antik Yunan Kenti olan unutulmuş Aphrodisias'ı yeniden keşfederek yaptı. 1961 yılına kadar 'Hayat' dergisinde fotoğraf bölümü şefi olarak çalışan Ara Güler'i, İngiltere’de yayımlanan 'British Journal of Photography Yearbook', dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. Aynı yıl Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği’ne (ASMP) kabul edildi ve bu kuruluşun Türkiye’den tek üyesi oldu. 1962 yılında Leica dergisi onu 'Master of Leica' başlığıyla duyurdu ve fotoğraf dünyasının o dönemki en önemli yayınlarından biri olan 'Camera' dergisinde geniş bir portfolyosu yayınlandı. Kariyer hayatı boyunca sayısız eseri kendi gözünden yorumlayan Ara Güler, dönemin kıymetli isimleriyle röportaj yaptı ve onların fotoğrafını çekti. Skira Yayınevi tarafından Picasso’nun 90’ıncı yaş günü için hazırlanan 'Picasso Métamorphose et Unité 'adlı kitabının kapak fotoğrafında onun fotoğrafının kullanılması bu olaylardan yalnızda bir tanesiydi.
Ara Güler'in fotoğraf serisi hazırlarken harcadığı tüm araştırma, hazırlık, zaman ve emek, projelerinin her birini tarihi belgeler olarak gördüğünün kanıtıydı. Onun için gerçekleştirdiği her fotoğraf çekimi, bir birey ve profesyonel olarak öğrenebileceği, kendini geliştirebileceği bir maceraydı.
Kariyeri, Salvador Dali ve Alfred Hitchcock gibi 20. yüzyılın en önemli isimlerinden bazılarını fotoğraflamasıyla zirveye oturdu. Gazeteci Güler, Pablo Picasso ile yaptığı çalışmanın kariyerinin en önemli olaylarından biri olduğunu söylemişti.
Ara Güler yaşamı boyunca Bertrand Russell, Winston Churchill, Arnold Toynbee, Pablo Picasso, Sophie Loren, İndira Ghandi, Dustin Hoffman, Federico Fellini, Kudelki, Maria Callas, Salvador Dali gibi birçok ünlü ismin fotoğrafını çekip röportajlar yaptı.
PABLO PICASSO İLE 4 GÜN SÜREN RÖPORTAJ
Kariyer basamaklarını bir bir çıkan Ara Güler, 1971'de Fransa'da Skira yayınevi için çalışıyordu. Orada, 'Picasso: Metamorphoses et Unité' adlı yakında çıkacak olan kitabının fotoğraf çekimi için görevlendirildi. Sanat tarihçisi Jean Leymarie tarafından tasarlanıp yazılan kitap, Picasso'nun 90. doğum gününü onurlandırmak için yayınlanıyordu. Bu proje Ara Güler'i çok heyecanlandırdığı için röportajını yapmadan önce Picasso'nun tanıdıklarıyla iletişime geçerek onun hakkında bilgi topladı.
4 gün süren röportaj Fransa'nın Cannes şehrinin yakınlarındaki Pablo Picasso'nun kendi evinde gerçekleşti. Ara Güler, sanatçıyı en doğal haliyle kendi özel ortamında fotoğrafladı. Ara Güler için röportajın en önemli kısmı Picasso'nun Güler'in yardımı ve özverisi için minnettarlığını göstermek amacıyla onu çizmesi oldu.
Picasso'nun anlattığına göre, Gazeteci Güler kendisine Paul Cézanne'ı hatırlatmıştı. Bu nedenle Güler ve Cézanne arasında bir figür çizdi. Ara Güler ise Picasso'nun şöhretinden önceki mütevazı geçmişinden ve hayattaki kaygısız tavrından çok etkilenmişti. Röportaj sonunda Güler, Picasso'nun çizimini Türkiye'ye getirdi. Bugün, orijinal çizim fotoğrafçının tüm çalışma arşiviyle birlikte İstanbul'daki Ara Güler Müzesi'nde sergileniyor.
1979 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin foto muhabirliği dalındaki birincilik ödülünü alan Güler'in fotoğraflarının bir kısmı 1980'de Karacan Yayıncılık tarafından kitap haline getirildi. Ara Güler'in fotoğraflarının büyük bir bölümü Fransa, ABD ve Almanya'da çeşitli müzelerde sergilendi.
'YAPTIĞIM İŞİ SANAT OLARAK GÖRMÜYORUM'
Fotoğraflarında Leica makinasını kullanan Ara Güler kendini, "Ben de gazeteciyim. Fotoğrafçı değilim. Fotoğrafçı ile gazeteci arasındaki fark budur. Fotoğrafçı bomba patlar kaçar ama gazeteci peşinden gider, olayı yakalamaya çalışır. Ben de bu yaşa kadar ona göre çalıştım" cümleleriyle tanımladı.
Ara Güler, 1950'lerden 2018'deki ölümüne kadar sadece Türkiye'de değil, aynı zamanda dünya çapında çok sayıda kitap, dergi ve gazete için fotoğrafçı olarak çalıştı. Onun bu kadar popüler olmasını sağlayan şey birçok çalışmasının yanında İstanbul portreleriydi. İnsanların fark etmediği detayları fark eder, mahalleleri gezer, esnafla konuşur ve kaynaşırdı. Verdiği tüm röportajlarda da işini bir sanat eylemi olarak değil, gazetecilik olarak kabul ettiğinden söz etti.
Hayatı sanat dolu geçti ve perspektifi tüm dünya tarafından değer gördü. Ara Güler 17 Ekim 2018 yılında hayata gözlerini yumdu ve Şişli Ermeni Mezarlığı'na defnedildi. Ondan geriye 'Ara Güler' imzalı eserleri ve başarılı sanat hayatı kaldı.