'Yapamazsın' dedikleri yere koşarak gitti! Sedanur Öğretmen: 'Veteriner hatta eczacı oluyorum'
Bundan tam 1 yıl birçok kişinin önyargıyla yaklaştığı Mardin Kızıltepe’deki köy okuluna koşarak gitti. "Yapamazsın, geri dönersin" diyenlere kulaklarını tıkayan köy okulu öğretmeni Sedanur Bilen, “Yürekleri çok güzel. Köy öğretmeni sadece köydeki çocuklara değil, yaşlısından gencine öğretmenlik yapıyor. Eczacıdan kuaförüne her şey oluyoruz” diyerek hikâyesini Milliyet.com.tr'ye anlattı.
Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Erzurum'dan Bursa'ya göç eden 4 çocuklu bir ailenin en büyüğü olan Sedanur Bilen, üniversite yıllarından itibaren köy öğretmeni olma hayali vardı. Atama beklerken büyük bir okulda öğretmenlik yapmasına rağmen bu isteği hiç azalmadı. Tercihlerinin de çoğunluğunu köy okullarına yapmıştı. Hayallerindeki Seda Öğretmen hep köyde eğitim veriyordu, belki bundan dolayı başka seçenek düşünemiyordu. Kızıltepe ismi duyulunca insanlar ön yargıyla "Nasıl gideceksin sen mi yazdın, zorunlu mu gönderiyorlar" diye sorsa da, Seda hiç ön yargısı olmadan Kızıltepe'ye geldi. İlk atanma haberini aldığında annesiyle babasını telefonla aradı. Mardin Kızıltepe dediğinde buz kesen bir sessizlikten sonra babası ağlamaya başladı, annesi göz ,yaşlarını tutamıyordu. Sedanur'a "Biz sana yazma dedik, hep burnunun dikine gidiyorsun" deseler de Sedanur o an mutluluktan uçuyordu. "Babamla annem köyüme geldiğinde de ağladılar ama bu sefer ki çok farklı duyguda bir ağlamaydı. Burayı çok seviyorlar ailem arada gelip köyde benimle kalıyor" diyen Sedanur, “Köyde öğretmenlik yapmanın benim karakterimdeki bir insan için en büyük zorluğu duygularını kontrol etmeye çalışmak. Tabii ki köyde olmanın yorucu yanları çok oluyor; soba yakmak, sürekli elektrik kesintisi... Ancak ruhum daha çok etkileniyor. Çok masumlar ve tek çıkış yolları benim, bunun farkında olarak yaşamak ağır bir yük. Kendimi Nuh’un gemisi gibi hissediyorum çoğu zaman. Gemime ne koyarsam kardayım. Elimden gelenden fazlasını yapmam gerekiyor, bu da büyük bir motivasyon sağlasa da çok yorucu olabiliyor” dedi.
'GÖRDÜKLERİ TEK YOL OKUL İLE KÖY ARASINDAYDI'
"Buraya gelmeden önce çok iyi empati kurduğumu düşünürdüm" diyen Öğretmen Sedanur, “Geldiğimde anladım ki empati, yaptığımın çeyreği bile değilmiş. Yaşamadan, deneyimlemeden yorum yapmak, eğitim vermek hatta üniversitede öğretmen yetiştirmek bile bence doğru değil. Bilmediğin bir dünya ve ne anlatsan kalıbına uymuyor. Üniversitede çok iyi hocalarım vardı ama en çok işime yarayan bilgileri köyde öğretmenlik yapmış hocalarımdan aldığımı fark ettim. Çünkü aynı yoldan geçmişlerdi. Lojmanda kalmamın en önemli avantajlarından biri burada yaşayan insanlar gibi düşünebiliyorum. Sürekli elektriğin gitmesi, evlerin durumu, ailelerin dinamiği, evdeki iletişim tarzı, öğrenciye desteğin seviyesi, hepsini çok yakından gözlemleyebiliyorum. Bu da önlem almada beni rahatlatıyor. Veli eğitimlerinde konuşacağım konuları belirlememe katkı sağlıyor” ifadelerine yer verdi.
Trafik kurallarını işlerken birden aklına öğrencilerinin gördükleri tek yolun okulla köyün arasındaki yol olduğunu fark eden Öğretmen Sedanur, "Trafik jandarmayla görüştük, arabalarıyla çocuklara trafikte nasıl davranılır uygulamalı olarak gösterdik. Hiç alışveriş merkezi görmediklerini, sinemaya gitmediklerini söylediler. Kaymakamımızla görüştük alışveriş merkezine gittik. Nasıl yürüyen merdivene binilir, hangi tarafında beklemeliyiz orada konuştuk. Mısır nasıl alınır? Bilet kimden alınır, kime verilir? Hepsini konuşarak deneyimledik. İlk hamburgerimizi orada denedik. Kardeşlerine ve annelerine ayırmak istediler. Yürekleri çok güzel. İlk çarpışan arabaya orada bindiler. Çoğu çocuğun kolay ulaştığı şeylere bu şekilde mucize gibi bakıp ulaşmaları beni garip duygular içine sokuyor” diyerek duygu ve düşüncelerini paylaştı.
'ÇOCUKLAR KADAR AİLELERİNE DE EĞİTİM VERDİM'
Köye ilk geldiği zamanlar velilerin, okuldan ve kendisinden çekindiklerini dile getiren Sedanur Öğretmen, sürekli ev ziyaretleri yapıp her gece bir velinin evine gitti. “Çok misafirperverler, çok güzel ağırlandım. Öğretmen buralarda baş tacı ediliyor, beni çok dikkatle dinliyorlar. Türkçe bilmeyen annelerle çeviri yaparak özellikle konuştum. Çocukların evde annesine gününü Türkçe özetlemesini istedim. 1. yılımın sonunda bilmeyen velilerim bile çekinerek bile olsa benimle Türkçe konuşmaya başladı. Ben onlara Türkçe öğrettim, onlar bana Kürtçe öğretti, anlaşmayı başardık. Düzenli veli ziyareti yapmama rağmen düzenli toplantılarda yaparak sınıfa gelmelerini istedim. Lojmanda yaşamama rağmen toplantılarıma eksiksiz katılım oldu. Hem anneler hem babalara ayrı toplantılar yaptım, dil bilmeyenler için köyün gençlerinden bilenlerle çeviri yaparak ilerledik. Şunu gördüm ki sadece inanmak istiyorlardı. Onlardan bana ve çocuklarına inanmalarını istedim ve bize inandılar” dedi.:
“Dil bilmemeyi gözümde büyütmeden alternatifler aradım. Ödevlere nasıl yardım ederler, evleri gezip gösterdim. İlk yılımda her gün bir öğrencimle evlerine gidip ev ödevlerini yaptık, onlar yaptıkça tebrik ettim aileleri. Gururlandılar ve inançları arttı. Hatta bir videom var, öğrencim saydıktan sonra 'Aferin kızıma' diyorum, ailesi de alkışlıyor. Türkçe bilmeyen annesi ve ninesi bile alkışladı. Çünkü duyguyu anladılar. O yüzden dil benim için problem olmaktan çıktı. Kitap okurken nasıl ortam oluşturmalılar, nasıl dikte yapmalılar, 'aman yapamazlar Türkçe bilmiyorlar, okula gitmemişler, anlamazlar' diye düşünmeden her ayrıntıyı anlattım. Yani çocuklara eğitim verdiğim kadar ailelere de eğitim verdim. Onlar da 'Of' demeden sürece dahil oldular ve birlikte ilerlemeye başladık.”
'HAYAL KURMAYI DAHİ BİLMİYORLARDI'
Köydeki öğrencilerle şehirdeki öğrenciler arasında eğitim açısından gözlemlediği farkları sorduğumuz Sedanur Bilen, en büyük farkın hayal etmeyi bilmemeleri olduğuna dikkat çekti. "Bazen müzik açıp hayal kurduruyorum, öğretmenim ben hayal etmeyi bilmiyorum diyorlardı’" diyen Sedanur, “Bunu söyleyen öğrencim 3. sınıftı ve hayatım en üzücü anlarından biriydi. Ben 'Matematik nasıl anlatırım, şehirdeki çocuklarla nasıl yarışacaklar' diye düşünürken, bu olay beni dumura uğrattı. Ben de çocuklara hayal nasıl kurulur, ilk defa burada anlattım. Üniversitede bir hocam çocuklar yaşları ilerledikçe toplum tarafından fikirleri komik, imkansız vb. görüldüğünden hayal etmeyi bırakır demişti. Benim çocuklarım çok erken bırakmıştı belki de hiç kurmamıştı. Diğer hiçbir sorun beni eskisi kadar yaralamamaya başladı artık. Önemli olan ruhlarını beslemek diğerleri çorap söküğü gibi geliyor” diye konuştu.
"Geleceğe dair hayalleri yeni yeni kurmaya başlıyorlar" diyen Sedanur Öğretmen, “Önce onlara bambaşka bir dünya olduğunu anlattım. Artık hayalleri çok farklı duyduğumda ben bile şaşırıyorum. Bazen isteklerini hayal etmelerini istiyorum çikolata bile olsa hayal edin diyorum” diyerek yaşadığı bir olayı şu sözlerle anlattı:
“Bir öğrencim 'Ya öğretmenim ben hayal edemem, ben anlamadım' diye söylendi. 'Sadece içinden onu düşün, ayrıntılarını, onun senin olduğunu gibi şeyleri. Çünkü hayal etmediklerimiz bizim olamaz önce onu kendinize yakıştırın' dedim. Bir gün sonra yanıma geldi 'Öğretmenim yemin ederim bisiklete bindiğimi hayal ettim, akşam Ersin bana bisiklet getirdi. Tekerleği bozuktu, yaptı. Ben inanmamıştım, artık hep yapacağım' dedi. Hayal kurarken bile olacağına dair umutlarının olmaması beni çok üzüyordu, ancak yavaş yavaş bunu da hallettik.”
'BAZEN VETERİNER, BAZEN ECZACI OLUYORUZ'
Mardin’in çok farklı kültürlerin bir arada yaşayıp kaynaşmasından dolayı çok renkli bir topluma sahip olduğunu dile getiren Sedanur Bilen, “Bakış açımı değiştiren bir sürü olay yaşadım. Kendi ülkemin içinde turist gibi hissettiğim çok an oldu. Çok zor diye görülen çoğu şey benim için artık sorun bile değil. Yaşadığım deneyimler aslında her şeyin bir çözümünün olduğunu öğretti. Bazen buralı olup başka şehirlerde yaşayan arkadaşlarımla konuştuğumda onlar bile bazı gelenekleri ve kültürlerine dair şeyleri bilmiyor, ben burada öğrenip çoğunu not ediyorum” ifadelerine yer verdi.
Köy öğretmeninin sadece köydeki çocuğa öğretmenlik yapmadığını söyleyen Sedanur Öğretmen, “Köyde yaşlıdan gence öğretmenlik yapıyor. Öğretmenlik de yetmiyor; bazen veteriner, bazen eczacı, bazen dokto,r bazen kuaför ve bunun gibi daha birçok mesleği yapıyorsun. Bazen evlere gidip ilaçların ne işe yaradığını üstlerine yazıyorum, tarihi geçmişleri ayırıyorum. Bazen saçlarını kesiyorum. Bazen süt dişlerini çekiyorum. Ulaşamadıkları her şey olabiliyorum. Bence köylerdeki lojmanlar öğretmenin kalabileceği şekilde düzenlense çoğu öğretmen lojmanda kalmayı tercih eder diye düşünüyorum. Özellikle köy öğretmeni öğrencileri için yeni dünyanın anahtarı. Ben lojmanda kaldığım için çoğu öğretimi günlük yaşantılarına uygun düzenliyorum. Bu da benim onları en doğal ortamları olan oyun ortamlarında çok rahat evimin camından gözlemleyebildiğimden kaynaklı diye düşünüyorum” dedi.
'KÖYDE ÇALIŞMAMIŞ ÖĞRETMENLERLE KONUŞUNCA ŞAŞIRIYORUM'
"Bence eğitim fakültelerinde köyde eğitim için zorunlu ve iyi temellendirilmiş dersler verilmeli" diyen Öğretmen Sedanur, “Fakülteden çıktığımda öğretmendim, evet ama köye geldikten sonra anladım ki burada öğretmen olmaktan fazlasına ihtiyaç var. Köylerde dezavantajlı olan öğrenciler için birçok fikrim var. Kendim denedikçe uygulanabilirliğini ölçüyorum. Bazen köyde çalışmamış öğretmenlerle konuşunca çok şaşırıyorum, çözüm üretemiyorlar çünkü hiç görmedikleri bir dünya. Ben buraya gelmeseydim aynı duygu durumunda ben de olacaktım bundan dolayı köylerde görev yapan öğretmenler için farklı ve destekleyici eğitimler olması belki ruhsal durumları için destek sağlamak için farklı çalışmalar yapılabilir” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:
“İlk geldiğim ay sürekli başarısız hissettiğim için ruhsal olarak çok etkilenmiştim. Bu sebeple yalnız hissetmemek için köy öğretmenlerini destekleyen çalışmalar yapılabilir. Burada görev yapan çoğu öğretmen çok genç. Süresi dolunca çoğu farklı yerlere gidiyorlar, uzun yıllar köyde eğitim vermiş ve şu an iletişim kurabileceğimiz çoğu kişi de kendi memleketinde olduğu için dışarıdan gelen kişiyle tam özdeşleşemiyor. Bundan dolayı bizim burada görev yapan farklı şehirlerden gelmiş tecrübeli öğretmenlerle iletişim kuracak, sorunlarımıza çözüm üretecek bir ortam içinde olmamız gerekiyor. Bunun sağlanacağı bir ortam ve eğitim çalışmaları yapılabilir.”