Tüm hastalıklara iyi gelen bağırsak diyeti! 2 ay deneyenler anlattı: 'Hayatım değişti'
Depresyon, anksiyete, Alzheimer, Parkinson, migren, obezite, vitamin-mineral eksiklikleri, cilt rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, romatizma, alerji, diyabet ve fibromiyalji gibi pek çok hastalığın altında bağırsaklar yatıyor. Bozulan bağırsak sağlığı nedeniyle ortaya çıkan hastalıklara 'bağırsak diyeti'nin iyi geldiğini söyleyen Diyetisyen Banu Belkıs Güner’e söz konusu diyetin nasıl yapıldığını ve kişiye nasıl bir değişim yaşattığını sorduk.
Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Son zamanlarda bağırsakların aslında ikinci beynimiz olduğunu sık sık duymaya başladık. Ancak bu fikir sanılanın aksine aslında çok daha eskiye dayanan bir düşünce. Modern tıbbın kurucusu Hipokrat'ın "Tüm hastalıklar bağırsakta başlar" sözü ve Türk hekim İbn-i Sina'nın "Her hastalığın başı kötü sindirimdir" cümlesi aslında sindirim sistemimizin sağlık açısından ne kadar büyük bir önem taşıdığını vurguluyordu. Yaklaşık 15 yıl önce ise vücudumuzda bizimle birlikte yaşayan mikroorganizmaların sayısının insanda bulunan hücre sayısından çok daha fazla oldu fark edildi. Bu durum, bağırsak mikrobiyotasını bilim dünyasının ilgi odağı haline getirdi. Sayıları trilyonlarla ifade edilen bu canlılar hem kendi yaşamlarını sürdürüyor hem de yaşamsal faaliyetlerimizde görev alıp bize hizmet ediyor. Bu canlı topluluğu süper bir organ gibi çalışıp en başta bağışıklık sistemimizi destekliyor. Mikrobiyota cildimizde, üreme organlarımızda, ağız içinde, sindirim sistemimizde ve daha birçok yerde bulunuyor ancak vücudumuzdaki bu mikroorganizmaların yüzde 90’ı bağırsakta yerleşiyor. "Bizler, insan hücresi ve bu mikroorganizmalarla birlikte yaşayan süper organizmalarız" diyen Diyetisyen Banu Belkıs Güner, "Bu birliktelik sağlığımız için gerekli. Eğer bu ilişki bozulursa sağlığımız da negatif etkileniyor. Çünkü insan vücudu ve mikrobiyom birlikte evrimleşmiştir. Bakteriler doğumdan itibaren olmasaydı bağışıklık sistemimiz gelişmezdi" dedi.
"Bağırsaklar uzun süre sadece sindirim organı olarak biliniyordu. Ancak bugün bağırsakların bu işlevi dışında çok önemli görevlerinin olduğu anlaşıldı. Bizi genel sağlığımızdan kendimizi iyi hissetmemize kadar pek çok konuda doğrudan etkiliyor. Depresyon, anksiyete, Alheizmer, Parkinson, migren, obezite, vitamin-mineral eksiklikleri, cilt rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, romatizma, alerji, diyabet, fibromiyalji gibi birçok rahatsızlığın altında bağırsak sağlığı olduğu görülüyor. Hatta çalışmalar o kadar çoğaldı ki ortaya çıkan bazı bilgiler çok şaşırtıcı. Alkol ve uyuşturucu gibi bağımlılıklarda dahi bağırsak bakterilerinin rolü bulunuyor. Hamile kalamama gibi durumlar da yine bağırsakla ilişkili olabiliyor." - Diyetisyen Banu Belkıs Güner
EŞ SEÇİMİNDE BİLE ETKİLİ
Yüzde veya vücutta olan tiklerin yine bazı bakteriler tarafından üretilen toksik maddelerden kaynaklandığını söyleyen Diyetisyen Banu Belkıs Güner, “Günlük hayatımızdaki seçimlerimizde bile bağırsak bakterileri söz sahibi oluyor. Ortaya çıkan bilgiler, eş seçimimizden damak tadımıza, yiyeceğimiz besini seçmemizde bile bağırsak bakterilerimizin rol oynadığını gösteriyor. Yine eşlerin zamanla birbirine benzemesinin de mikrobiyotadaki bakteri alışverişinden olduğu düşünülüyor” diye konuştu.
“Yapılan yeni çalışmalardan karakterimizi genlerin ve vücudumuzdaki mikropların belirlemesi üzerine ilginç bilgiler ortaya çıkıyor” diyen diyetisyen, “Örneğin toksoplazma gondii bulaşan kişilerin bağırsak mikrobiyotasındaki genlere etki ederek davranışlara yön verebildiği görülüyor. Bu çalışma, kişilik ve karakterimizin sanıldığı gibi sadece çevre ve deneyimlerimizden oluşamadığını genlerimizin ve mikroplarımızın da önemli rolü olduğunu gösteriyor” bilgilerini paylaştı.
"Parkinson ve Alzheimer'ın, bağırsağın mikrobiyotasının bozulması ile ortaya çıktığını gösteren çalışmalar oldu. Son çalışmalar Parkinson hastalığının, mideden başlayıp beyne doğru yıllar içerisinde ilerleyen alfa sinüklein proteinin birikimi ile ortaya çıktığını ve başlangıç yerinin sindirim sistemi olduğunu gösterdi. Kabızlık yaşayan yaşlı bireylerin Parkinson olma olasılığı yükseliyor. Aynı zamanda koku alma yeteneğinin azalması da Parkinson olmadan önce ortaya çıkan bir belirti olduğu bulunmuş. Migren, depresyon ve ruh halimiz yine sağlıklı bağırsaklar ile ilişkili bulundu." - Diyetisyen Banu Belkıs Güner
BAĞIRSAK DİYETİ NASIL YAPILIR?
Bağırsak diyetinin bozulan bağırsak mikrobiyotasının yeniden düzenlenmesi, oluşan bağırsak sızdırmalarının iyileşmesi üzerine tasarlanmış bir diyet sistemi olduğu bilgisini veren Diyetisyen Banu Belkıs Güner, “İçeriğinden FODMAP ve lektin içeren besinler çıkarılarak eliminasyon diyeti şeklinde uygulanıyor. Diyetin amacı, kısa zincirli karbonhidratları diyetten çıkararak, bağırsaklarımızda oluşacak fermantasyonu ve gazı azaltmak. Böylece bağırsaklarımızı rahatlatmak ve mikrobiyotanın onarılmasını sağlamak. Diyetle bağırsağımızda yaşayan iyi bakteriler artarken, kötü bakteriler aç bırakılarak azalıyor. Her bakterinin yediği besin farklı. Kötü bakterilerin besini olan lifleri diyetten çıkartmak, bu bakterilerin aç kalmasını ve çoğalmasını engelliyor” açıklamasını yaptı.
'YİYECEK BULAMADIKLARINDA GAZ DA AZALIR'
“Bağırsağımızda gaz oluşturan bakteriler yiyecek bulamadığında ortaya çıkan gaz da çok azalır” diyen Diyetisyen Banu Belkıs Güner, “Diyeti uyguladığınızda ilk haftadan itibaren gazınızın ne kadar azaldığını fark edeceksiniz. Bu bakteriler bir-iki hafta içinde azaldığında, bakterinin ürettiği ve vücuda ağrı, kaşıntı, sinir bozukluğu, yorgunluk gibi yansıyan bu toksik maddeler de azalacağı için şikâyetlerde de azalma olacak. Listede göreceğiniz faydalı olduğunu bildiğimiz birçok sebze ve meyveyi ilk hafta kısıtlıyoruz. Çünkü bağırsaklarımız tahrip olduğunda iyi besinleri de sindiremez. İyi sindirilmeyen besinler kötü bakteri sayısını artırır. Örneğin soğan çok güçlü bir anti enflamatuar besin olmasına rağmen bağırsak mikrobiyotası bozulmuş kişilerde gaz ve şişkinlik şikâyeti yaratabilir” dedi.
"Kötü bakteriler toksin üretir. Bu toksinler bağırsak duvarında geçirgenlik ve vücudumuzda enflamasyon yaratır. Vücudumuzda eklem ağrısı, baş ağrısı, obezite, cilt problemleri, konsantrasyon bozukluğu, sisli beyin, halsizlik, yorgunluk, isteksizlik, unutkanlık, iştah artışı, tatlı isteği, uyku hali, ödem, vajinal akıntı ve kaşıntı, ağrılı adet gibi birçok şikâyetin altında bu enflamasyon var. Bu diyet yaklaşık 8 hafta sürer. İlk başta çıkardığımız besinleri hafta hafta geri ekleyerek diyeti normalleştirmeyi isteriz." Diyetisyen Banu Belkıs Güner
'DİYETE BAŞLAYAN KİŞİ İLE BİTİREN KİŞİ AYNI OLMAZ'
Bağırsak diyetinden önce en az 6-7 danışanının hayattan hiçbir keyif alamadığını anlatan Diyetisyen Banu Belkıs Güner, “Danışanlarım diyet sonrası bu düşüncelerinin çok saçma geldiğini söyledi. Hiç evden çıkmak istemeyen, çalışmak içinden gelmeyen bir danışanım diyetin üçüncü haftasında hem çok enerjik hem de heyecanlı bir şekilde işe gitmeye başladı. Başka bir danışanım, ‘Oğlumla ilişkim bozuk diye danışmanlık almaya başlamıştık. Diyetten sonra bir anda değiştim ve ilişkimiz düzeldi. Meğer ben agresif ve tahammülsüzmüşüm. Benim aslında diyete ihtiyacım varmış’ dedi” diyerek bağırsak diyetinin kişilerde yarattığı etkiye dikkat çekti.
Alkol, şeker ve yeme bağımlılarıyla çalıştığını ve bu bağımlılıkların da bağırsak diyeti ile aşırı zorlamadan değiştiğini aktaran Diyetisyen Banu Belkıs Güner, diyet yapanların tepkilerini şu sözlerle anlattı: “Üç alkol bağımlısı danışanım bana 'Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim' dedi. Yaşı 60’ın üzerindeki birçok danışanım ise, 'Ben yaşlandığım için ağrılarım var, yorgunum, yürümekte zorlanıyorum zannediyordum. Diyetten sonra kendimi çok iyi hissediyorum’ dedi.”
"Bağırsaklar muhteşem bir sistemdir. Bağırsaklarımız sadece sindirim sistemi değil aynı zamanda bağışıklık sistemi, nörolojik ve endokrin bir organdır. Nörolojik bir organdır çünkü beynimizdeki nöron sayısı kadar bağırsağımızda nöronlar vardır. Beyin ile bağırsak arasında vagus siniri çok güçlü iletişim olmasını sağlar. Beyinden bağırsağa yüzde 20, bağırsaktan beyine yüzde 80 ileti olur. Bu nedenle bağırsağa ikinci beyin denir. İmmun sistem-bağışıklık sistemidir çünkü bağışıklık hücrelerimizin yüzde 80’i bağırsakta oluşur. Mikrobiyotanın en kritik görevi bağışıklığımızın gelişiminde rolü olmasıdır. Vücudumuz ile ilişkisi bağışıklık sisteminde aktif rol oynamasıdır. Endokrin organdır çünkü bağırsaklarımızdan seratonin ve dopamin hormonları salgılanır.” - Diyetisyen Banu Belkıs Güner
SAĞLIK KONFORU SAĞLIYOR
Gaz, şişkinlik, ishal, kabızlık ve gıda intoleransı gibi şikâyetlerden birkaçının birlikte olmasının aslında bağırsak sağlığının bozulduğunu gösterdiğini söyleyen Diyetisyen Banu Belkıs Güner, “Bağırsak diyeti uygulayan kişiler sindirim sistemini çok rahat hisseder. Daha zinde ve enerjik olurlar. Varsa ağrı, kaşıntı, sisli beyin gibi şikâyetleri azalır” diyerek kişinin sağlık konforunu geri kazanacağını dile getirdi.