SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Tek tek ölçtü, 'ölü su' içiyormuşuz! '5 yıldır şişemle geziyorum, 3-6-7 yazanı almayın'

Oksijenden sonra insan yaşamında önemli yere sahip olan su, dünya üzerindeki en mucizevi madde. Peki vücudumuzun ayakta kalabilmesi için en önemli ihtiyaçlarımızdan biri olan suyu içerken nelere dikkat etmek gerekiyor? Plastik şişelerin suyun ruhuna zarar verdiğini ancak hepimizin hayatında olduğunu söyleyen Diyetisyen Ersin Özdemir, su alırken de içerken de dikkat edilmesi gerekenleri açıkladı.

|

Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Gün içinde su içmek; ağrıları gideriyor, böbrek sağlığını koruyor, metabolizmayı hızlandırıyor, bağırsakların çalışmasını sağlıyor, ödemin atılmasına yardımcı oluyor. Özetle vücudun temel ihtiyaçlarından biri olan su, vücudun sağlıklı işleyebilmesi, fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için büyük önem taşıyor. Vücudun her gün yaklaşık olarak 2500 mililitre su kaybettiğini söyleyen uzmanlar, sağlıklı bir yetişkinin gün içinde kilo başına yaklaşık 35 mililitre su içmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Peki ama içtiğimiz su ne kadar temiz? Dünyanın bu kadar kirlendiği ve betonlaştığı bir ortamda doğal kaynakların temiz kalamayacağını söyleyen 'Diyabetli Diyetisyen' adlı Instagram sayfasında sağlığa dair çarpıcı bilgiler paylaşan Diyetisyen Ersin Özdemir, “Maalesef sularımız eskisi gibi temiz değil. Buradaki suyun temizliğinden kastımız, sadece bir damla suyun 4 bin tane hafıza hücresi olması. Yani su, geçtiği çiçeğin ya da çarptığı dağın hafızasını kaydediyor. Altıgen yapıya sahip olan su, çevrenin kirlenmesiyle birlikte daha da kirleniyor. Sulardaki kirliliği örtbas etmek adına bazı hijyen uygulamaları yapılıyor ama bu uygulamaların bazıları aleyhimize olurken, bazıları zarar veriyor. Ne yazık ki dünya üzerinde temiz suya ulaşım yüzde 10’u geçmiyor” dedi.

"ORP- Oxidation Reduction Potential, bir gıdanın taze ya da bayat olup olmadığını gösteriyor. Aynı olay su içinde geçerli. Ufacık bir cihazla bu ölçüm yapılabiliyor. Suyun ORP’si ne kadar eksiyse bizim için o kadar faydalı. Yani -150 ORP, eksi 5 ORP’ye göre daha iyi. Yani sudaki ORP (artı) olmamalı. 5 ORP ise maalesef 700 ORP’ye göre daha da kötü. Çünkü - 150 ORP benim vücuduma - 150 tane çöp toplarken, 150 ORP benim vücuduma 150 tane çöp bırakıyor. Yani içtiğiniz suyun ORP’si ne kadar eksi çıkarsa o kadar antioksidan demek. Yani vücudunuzun temizlenmesi, cildinize iyi gelmesi, kilo vermenize yardımcı olması, o kadar sizi arındırıyor anlamına geliyor. Kendim de uzun yıllar İstanbul’da ve farklı şehirlerde yaşayan biri olarak çok sıklıkla ORP testleri yaptım. Şu an İstanbul’daki sularda ORP ortalaması 350 ila 450 arasında. Yani bu oran bölgeye ve şebekeye göre değişiyor. Özellikle büyükşehirlerde ve Marmara denizine yakın yerlerde ORP değerleri çok fazla pozitif. Maalesef ki ölü su içiyoruz. Bütün şehirleri ölçmedim ama Türkiye’nin birçok yerinde sudaki ORP değeri oldukça yüksek."

SU İÇERKEN NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİYOR?

Suyun, bedenimizin yüzde 70-75’ini oluşturduğunu söyleyen Diyetisyen Ersin Özdemir, "Aç kalabilirsiniz ama susuz kalamazsınız. Çünkü beynimiz, organlarımız, dokularımızın hepsi suyla çalışıyor ve kanımızın da yüzde 80’e yakını sudan oluşuyor. Bu nedenle su içerken dikkat edilmesi gereken bazı kurallar ve nüanslar var. Bunların en başında yemeklerle birlikte su içmemek geliyor. Bunun nedeni çiğnemeyle birlikte mide asidinin salgılanmaya başlaması. Mide asidinin çok güçlü bir asit olması gerekiyor. PH 1 ila 2 arasında olmalı ki yediğimiz gıdalardaki bakteriyi, mantarı, virüsü, faydalı vitaminleri açığa çıkarabilsin. Yemekle beraber su içildiği zaman mide asidini bozmuş oluyoruz. İkincisi suyumuzu oturur pozisyonda içmeliyiz. Çünkü ayakta içilmesi suyun mideyi hızla geçip bağırsaklara ulaşması anlamına geliyor. Yani suyun içindeki bakteriler, virüsler ve ajanlar yeterince temizlenmeden bağırsaklara gidiyor. Üçüncüsü, suyunuza suyun kalitesini destekleyecek karanfil, İngiliz karbonatı, limon eklemek suyunuzun kalitesini artırabilir” dedi.

'ŞİŞEDEKİ SUYUNUZU GÜNEŞLENDİRİN, ANTİOKSİDANI ARTSIN'

“Gece yatmaya yakın saatlerde çok su içilmesini de tavsiye etmiyorum” diyen Diyetisyen Ersin Özdemir, “Çünkü bu durum gece REM uykumuzun bölünmesine ve gece idrara kalkmanıza neden oluyor. Bunun yanı sıra yine su içerken suyun sıcaklığına dikkat etmemiz gerekiyor. Su, ne çok sıcak ne de çok soğuk olmalı. Çünkü soğuk su migren ataklarını artırırken, sıcak su yüksek klor oranına sahip olabilir. En ideali oda sıcaklığında ya da ılık su içilmesi. Herkes sabah kalktığında toksinler biriktiği için idrarın çok daha koyu olduğunu görüyor. Bu nedenle özellikle güne ılık suyla içine karanfil ya da sirke ekleyerek başlamak ve yavaş yavaş içmek büyük önem taşıyor. Suyu boş mideyle ya da yemekten 1 ya da 1 buçuk saat sonra için” diyerek su içerken dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

"Ben 5 yıldır cam şişemle geziyorum. Herkese de cam şişede su içmeyi öneriyorum. Çünkü plastik şişelerde Bisfenol A dediğimiz kansorejen bir madde var. Aynı zamanda aldığınız plastik şişedeki sular, dağıtımlarda güneş altında, sıcak yerlerde, deterjan reyonlarıyla yan yana beklediyse çok daha tehlikeli olabilir. Plastik şişe suyun ruhuna zarar veriyor. Hiç plastik kullanmayalım demeyeceğim çünkü plastiğin hayatımızda yeri var ancak bedenimizde ve ruhumuzda yeri yok. Özellikle plastik şişelerdeki sular hem suyun altıgen yapısına zarar veriyor hem de içindeki Bisfonel A denilen materyaller insan bedenine çok fazla sıkıntıya yol açıyor. Mümkün olduğu kadar suyunuzu cam şişelerde için ve cam şişelerdeki suyunuzun kapağını açarak suyunuzu güneşlendirin. Böylece antioksidan oranı artar, suyunuz kendine gelir."


‘3,6,7 OLANLARI ALMAYIN, EN SAĞLIKLISI 5’

Plastik şişelerin hepimizin hayatında olduğunu, bu yüzden de su alırken çok dikkat etmemiz gerektiğini değinen Diyetisyen Ersin Özdemir, “Eğer plastik şişede su alacaksınız şişenin çok yumuşak olmamasına dikkat etmeliyiz. Özellikle plastik şişeyi elinize alıp sıktığınız zaman hemen yamuluyorsa o şişeleri asla tercih etmeyin. Yarı plastik dediğimiz sert plastikleri tercih edebilirsiniz. Maalesef etiket okumuyoruz ama hem gıda hem de suların etiketini okumak büyük önem taşıyor. Aldığınız suyun ya alt kısmında ya da kapak kısmında bir üçgen var. Bu üçgen içinde belli rakamlar yazıyor.  Bu rakamların mümkün olduğu kadar 3,6,7 olanlarını almayın. Çünkü bunlar en kanserojen olanlar. 1,2,5 rakamları yazanları alabilirsiniz ancak en masumu ve sağlıklısı 5. Bir de endüstriyel içecek markalara ait suları almanızı tavsiye ediyorum. Yani uzun uzun yolculuklar çekmiş suları değil de ülkemizin sularını tercih edin" uyarısında bulundu.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.