Sen neymişsin pilates! Esir kampında buldu, 1 kişi bile grip olmayınca dünyaya yayıldı
Günümüzde zinde bir yaşam için tercih edilen popüler egzersiz yöntemlerinden biri olan pilatesin nasıl ve kim tarafından geliştirildiğini hiç düşündünüz mü? Esir düştüğü kampta "Nasıl daha faydalı olabilirim?" diye düşünen adam, çocukluk yıllarından ilham alarak işte böyle tüm dünyaya yayıldı.
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Eğer pilatesin herhangi bir türünü düzenli olarak yapıyorsanız özellikle zorlayıcı hareketler esnasında 'Bu pilatesi kim icat etti?' gibi bir soru sormanız oldukça muhtemeldir. Hareketleri zorlu olsa da düzenli yapıldığı takdirde faydası saymakla bitmeyen pilates egzersizlerinin ortaya çıkışı I. Dünya Savaşı yıllarına dayanıyor. İşte götürüldüğü esir kampında, "Nasıl daha faydalı olabilirim?" sorusuyla yola çıkan Joseph Hubertus Pilates'in hikâyesi.
ÇOCUKKEN HASTALIKLARINI FARK EDİP ÜZERİNE ODAKLANDI
Joseph Hubertus Pilates 1880 yılında Almanya'nın Mönchengladbach kentinde doğdu. Çocukken Raşitizm (çocuklarda görülen, uzun süreli ve aşırı miktarda D vitamini eksikliğinden kaynaklanan bir hastalık), astım ve romatizmal ateş gibi bir dizi fiziksel rahatsızlıktan muzdaripti. Pilates, sağlık sorunlarının üstesinden gelmeye kararlıydı. Jimnastik, vücut geliştirme ve kayakla başlayarak yoga gibi yöntemleri de denedi.
Pilates, belki de sağlık ve fiziksel zindelik konusunda Batı ve Doğu fikirlerini birleştiren ilk etkili figürdü. Yapabildiği her türlü egzersizi araştırdı ve uyguladı. Pilates, 1912'de memleketi Almanya'dan İngiltere'ye gitti. İngiltere'de profesyonel boksör, sirk sanatçısı ve Scotland Yard'daki polis kuvvetlerine kendini savunma dersleri vererek geçimini sağladı.
HER ŞEY ESİR DÜŞTÜĞÜ KAMPTA BAŞLADI
I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine, esir kampına düştü. Tutuklu olarak geçirdiği zamanı egzersiz ve vücut kondisyonuna yeni bir yaklaşım geliştirmeye başlamak için kullandı. Bugün pilates olarak bilinen sporun temelleri de tam olarak o dönemde atıldı.
I. Dünya Savaşı sırasında Pilates, 'kontroloji' adını verdiği fiziksel egzersiz kavramını ve sistemini yoğun bir şekilde geliştirmeye başladı.
Tutukluluğu sırasında hemşire olarak çalışma şansı da yakalayan Pilates, kendi geliştirdiği yöntemle oradaki diğer esirlere uygulamalar yaptı ve onun yöntemini uygulayan esirlerin grip bile olmadığı görüldü. Onun bu başarısı kampın yetkilileri tarafından fark edilince "Yaralı askerlere faydası olabilir" diye düşünüldü ve bu kez de yaralı askerlerin olduğu hastaneye gönderildi.
İlk başta 30'a yakın hastadan sorumlu olan Pilates, hastalara uyguladığı yöntemlerle onları iyileştirdi. Joseph'in bu başarısını görenler daha fazla hastayı ona götürdü ancak bu tempoya yetişemeyince yeni bir çözüm arayışına girdi. Hastane yataklarına yaylar takarak deney yapmaya başladı. Böylece hastalar yatağa bağlıyken bile kendi kendilerine kaslarını güçlendirmeye başladılar. Şimdilerde 'Reformer Pilates' olarak bilinen ilk pilates makinelerinin kökenleri de atılmış oldu.
EŞİYLE BİRLİKTE STÜDYO AÇTI
Savaştan sonra New York'a göç etmeden önce kısa bir süre Almanya'ya döndü. Pilates burada Rudolph Laban gibi hareket tekniği öncüleriyle çalıştı. Almanya'dan sonra Amerika'ya geçmeye karar veren Pilates bindiği gemide gelecekteki eşi Clara ile tanıştı, daha sonra 1920'lerde New York City'de birlikte bir stüdyo kurdular. Joseph ve Clara kısa sürede üne kavuştu. George Balanchine, Hanya Holm, Jerome Robbins ve Martha Graham gibi tanınmış dansçılar öğrencilerini eğitim ve rehabilitasyon için düzenli olarak Pilates'e gönderdiler. Hayatının büyük bir kısmını yaralı askerleri tedavi etmeye ayıran Pilates bu kez de sakatlanan dansçıları iyileştirmeye odaklandı.
Joseph ve Clara'nın açtıkları stüdyo salonu zamanla kendi metodlarını geliştirdikleri bir yere dönüştü. Pilates bu süre içerisinde ekipmanlar icat etti, onun bu çabası bugün stüdyolarda yaptığımız 'Reformer Pilates'i ortaya çıkardı.
Pilates, kendi kendine geliştirdiği tekniğine 'kontroloji' adını verse de daha sonra bu yöntem onun soyadıyla tanındı. Pilates yöntemi, bireylerin bedenlerini tam potansiyellerine kadar çalıştırabilecekleri zihinsel ve fiziksel bir koşullandırma olarak tasarladı. Kontrololojinin temel ilkesini açıklayan şu sözü ise kendine ilke edindi: "Bedeni inşa eden zihnin kendisidir."