SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Okyanustaki kablolar koptu, hayat durdu! Deprem tam Titanik’in üstünde yakaladı

Günümüzde haberleşme okyanusun metrelerce derinine döşenmiş kabloların aktardığı verilerle sağlanıyor. Aslında sadece günümüzde değil, bundan 95 yıl önce de iletişimin kalbi okyanustaydı, ta ki 1929’da yaşanan 7.2 büyüklüğündeki depreme kadar. Karayı vuran tsunamide 28 kişi hayatını kaybetmişti. O depremin su altında sebep olduğu afetin tek şahidi ise Titanik'ti!

|

Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Depremler yeryüzünde büyük hasarlara, can kayıplarına neden oluyor. Üstelik bilanço sadece depremden sonra hasar tespit çalışmaları sırasında ortaya çıkmıyor. Çoğu zaman depremin ilk dakikalarında kopan iletişim uzun süre sağlıklı sağlanamıyor. Aslında bu durum yeni teknolojiyle ortaya çıkan bir şey de değil. 1894'te İrlanda'nın batı kıyısındaki Valentia Adası'ndan başlayan telgraf hattı, sırasıyla Newfoundland, Trinity Körfezi ve sonunda Bulls Körfezi'ne kadar döşendi. Bu telgraf hattı, okyanusun dibinden tüm dünyaya yayılan iletişimin kaynağıydı. İnternetin, telefonun ve televizyonun olmadığı dönemde bile iletişim bu kabloların güvenliğine bağlıydı. Ancak bugün olduğu gibi onları da koparan bir 7.2 büyüklüğünde deprem oldu. Üstelik 1929’daki bu depremdeki gizemli ‘Titanik’ detayı, geminin lanetli olduğunu düşünenlerin zihninde yeni birer soru işaretleri oluşturacak cinsten!


HER ŞEY 18 KASIM 1929’DAKİ DEPREMLE BAŞLADI

18 Kasım 1929’da yaşanan, Newfoundland'ın güney kıyılarındaki Atlas Okyanusu merkezli Grand Banks depremiyle yeryüzünde pek çok acı tablo kaydedilmişti. Yıkım, tsunami, yangın ve ölüm… Karada yaşanan her şey olağan seyrindeydi. Aslında olmaması gereken ama her depremde yaşandığı için pek çok kişinin alıştığı manzaralar kaydediliyordu. Ancak yaşayanlar dışında, depremin üst merkezinde ne olduğundan kimse haberdar değildi. Çünkü karada olduğu kadar, okyanusun dibinde de bir enkaz vardı. Deprem, Newfoundland'ın yaklaşık 400 kilometre açıklarında olduğundan karada 28 kişi hayatını kaybetmişti. Okyanusun dibinde ise heyelanlar oluyor, zemindeki kum tepeleri yer değiştiriyordu.

Yaşananlar, okyanus tabanına döşenen telgraf kablolarına da zarar vermişti. İlk iletişimin 16 Ağustos 1858'de bu hatlar üzerinden düşük hat hızıyla sağlanmıştı. O gün bir dönüm noktasıydı; iki kıta arasında geçen ilk resmi telgraf, Birleşik Krallık Kraliçesi Victoria'nın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı James Buchanan'a gönderdiği bir tebrik mektubu oldu. Ancak zamanla sinyal kalitesi düştü ve telgraf kullanılamaz hale geldi. İkinci kablo 1865'te geliştirilmiş malzemeyle döşendi. John Scott Russell ve Isambard Kingdom Brunel tarafından inşa edilen ve Sir James Anderson tarafından kaptanlığı yapılan SS Great Eastern gemisiyle yapılan döşeme, 64 yıl sonra ne yazık ki bir depremle hasar görecekti. 18 Kasım 1929’daki 7.2 büyüklüğündeki sarsıntı, 12 denizaltı transatlantik telgraf kablosunu kopardı ve üç dalga halinde gelen bir tsunamiye yol açtı. Kanada'nın Newfoundland kenti ile Saint Pierre ve Miquelon, hem kopan 12 denizaltı kablosundan hem de tsunamiden en büyük zararı gören noktalardı. Bu, Kanada'da şimdiye dek kaydedilen en büyük denizaltı heyelanıydı ve 1894 Saint-Alban'da 185 milyon metreküp kaya ve toprağı yerinden oynatarak 4,6 milyon metreküp derinliğinde bir iz bırakan deniz altı kaymasından 500 kat güçlüydü.

YA KOPARSA NASIL TAMİR EDİLECEK?

Depremden hemen sonra kıyıları vuran tsunami bittiğinde, elektrik, radyo ve telgraf iletişimleri birkaç gün boyunca hiç kullanılamadı. SS Meigle'ın bir tehlike sinyaline yanıt vermesi, malzeme, yardım görevlileri, doktorlar, hemşireler, battaniyeler ve yiyecek göndermesi de 3 gün sürdü. Newfoundland, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık'tan gelen bağışlar toplamda yaklaşık 250 bin Kanada doları, yani  güncel kurla 6 milyon 174 bin 762 liraya ulaştı. 1952'de Columbia Üniversitesi'nden bilim insanları, ardışık olarak kopan kabloların parçalarını bir araya getirerek heyelanın keşfine ve bulanıklık akımının ilk kez belgelenmesini sağladı. Depremin yol açtığı hasar tam 23 yıl sonra bir keşfin yapılmasını sağlamıştı. Kimileri için şerdeki ‘hayır’ buydu. Bilim insanları da bu afetten hareketle, büyük depremlerin bölgesel sıklığını belirlemek amacıyla, diğer tsunamiler tarafından biriktirildiği düşünülen kum katmanlarını inceledi. Ancak keşiflerin yanında iletişimin sağlanması için kabloların güvende olması gerekiyordu. Bir arıza olduğunda ise hızla müdahale edilmeli ve bozulan yer tamir edilmeliydi. Peki ama bugün bile deniz tabanında 1.4 milyon kilometreden daha uzun telekomünikasyon kablosu bulunuyorken, kablolar nasıl tamir ediliyor?

Toplam uzunlukları Güneş’in çapı kadar olan bu kablolar, dijital verilerin yüzde 99’unun aktarılmasını sağlıyor. Çapları genellikle 2 cm’den biraz daha fazla veya en fazla bir hortum genişliğinde olan kablolar bugün de 1929’daki gibi kopsa ve kesintiye yol açsaydı, Kuzey Amerika ve Avrupa arasındaki iletişim tamamen sıfıra inebilirdi. Uluslararası Kablo Koruma Komitesi’nin deniz danışmanı olan Mike Clare, mevcut kabloların oldukça dirençli olduğunu söylüyor. Üstelik her yıl, kimsenin ruhunun duymadığı hasarların yaşandığını da ekliyor, “Kablolarda her yıl 150 ila 200 hasar yaşanıyor. Ancak 1.4 milyon kilometreyle oranlayınca bu çok fazla değil ve hasar meydana geldiğinde hızlı bir şekilde onarılabiliyor.” Denizaltı kablo onarımlarını yapan Global Marine’e göre arızaların yüzde 70 ila 80’i, çapaların kablolara takılması veya teknelerin ağlarının sürüklenmesi gibi kazara gerçekleşen insan faaliyetlerine dayanıyor. Bu kazalar çoğunlukla 200 ila 300 metre derinliklere döşenen kablolarda meydana geliyor. Yani doğal afetler insanlara oranla çok daha masum sayılıyor. Dünya çapındaki arızaların yüzde 10 ila 20’si doğal tehlikelerden kaynaklanıyor. Bunlar da tıpkı bulunduğu güne kadar Titanik’in enkazını yuttuğu düşünülen su altı akıntıların neden olduğu sorunlar.

Titanik'in 4,8 kilometreye 8 kilometrelik Titanik enkaz alanı.

Pek çok firmadan onlarca ekip, olası bir arıza durumunda çözüm için dev su kütlelerinde hazır bekliyor ve bu iş için çok sayıda tamir gemisi bulunduruluyor. Bir arıza yaşanırsa, tamir gemileri stratejik olarak dünyanın dört bir yanında, sorunun kaynağına en fazla 10 ila 12 günde ulaşacak şekilde yerleştirilmiş durumda. Ancak bu süreçte dahi iletişimde herhangi bir kesinti olmaması için bazı önlemler de alınıyor.

Eğer kablolarda kopma yaşanırsa, internet bir hafta boyunca kesilmiyor. Üstelik sadece 1 ila 3 saniye yavaşlayan iletişim için kabloların onarımı da 1929’da olduğu gibi 9 ay sürmüyor. Modern kablolar, modern sistemlerle sadece birkaç haftada onarılabiliyor. En yakın örneklerinden biri 2006’da Tayvan açıklarında meydana gelen 7 büyüklüğündeki depremde, Güney Çin Denizi’ndeki kabloların çoğu ağır hasar aldı. Ancak kabloların çoğu koptuğu halde, internette büyük bir sorun yaşanmadı. Üstelik kabloları döşeyen ekipler, sığ sularda hasar almaması için sistemleri hendeklere gömüyor. Uzaktan kullanılabilen su altı araçları, kabloların döşenmesi için deniz tabanına yollar açıyor.


KIZ KARDEŞİ, DEPREME TİTANİK’İN ÜZERİNDE YAKALANDI

1985’te Robert Ballard tarafından bulunana kadar orada olduğundan kimsenin haberdar olmadığı Titanik, depremin merkezine son derece yakındı. 100 yıl içinde yok olmasına kesin gözüyle bakılan enkaz, bundan 95 yıl önce yaşanan deprem dolayısıyla su altında yaşananlara şahit olmuştu. Hatta sadece şahit olduğu için bile suçlu ilan edileceği günler hiç de uzakta değildi.

Deprem ve Titanik’in başrolde olduğu 2 farklı iddia vardı. Biri, depremin Titanik’in enkazını sonsuza dek bulunmamak üzere gömdüğü, diğerinin ise 1912 batan geminin lanetinin deprem yarattığıydı. İkinci iddia için söylenecek çok şey vardı. Öyle ki Titanik’in kız kardeşi RMS Olympic, orada olduğunu hiç bilmediği halde 3 bin 800 metre derinlikteki enkazın tam da üzerinden geçerken depreme yakalanmıştı. Hatta yolcular bir ‘deja vu’ yaşanmasından endişe duymuş ve geminin buzdağına çarptığı korkusuna kapılmıştı. Yıllar sonra ortaya çıkan bu detay, ‘geminin laneti’ diye nitelendirilmişti. Neyse ki Olympic’in hikâyesi 12 Nisan 1935’te hizmet dışı kalana kadar devam edecekti. Depremden 56 yıl sonra bulunan Titanik enkazı ise depremin ve su altı akıntılarıyla oluşan fırtınalarda sürüklenen dev kum kütlelerinin izlerini taşıyordu.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.