Mona Lisa'nın kaşlarına ne oldu? 3 bin saat sonra fark edildi: 'Tablo tehlike altında'
16. yüzyıldan günümüze ulaşan dünyanın en ünlü tablolarından biri olan 'Mona Lisa'nın gerçekleri gün yüzüne çıkıyor. Dönem dönem tablonun derinlerinden aralanan sır perdesinde bu kez Lisa Gherardini'nin kaşları yer alıyor. Peki her yıl milyonlarca insan tarafından ziyaret edilen dünyaca ünlü tablonun arkasındaki sır ne?
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - 16. yüzyılda Leonardo da Vinci tarafından resmedilen 'Mona Lisa' tablosu şimdilerde Paris'teki Louvre Müzesi'nin duvarında asılı duruyor. Kimi zaman meraklı ziyaretçilerin ilgi dolu bakışlarına kimi zaman da farkındalık yaratmak isteyen aktivistlerin eylemlerine tanıklık ediyor. Resmedildiği günden bugüne dek hakkında sayısız komplo teorisi üretilen Mona Lisa eseri aslında bir tablodan çok daha fazlası. 16. yüzyıl İtalyası'nda Leonardo da Vinci tarafından resmedilen Mona Lisa gerçekte kimdi? Tablo henüz fark edilmeyen detaylarla dolu.
YILLARCA KRALİYET KOLEKSİYONUNDA SAKLANDI
Dünyanın en ünlü eserlerinden biri olan Mona Lisa tablosu birbirinden ilginç özelliklere sahip. Tablonun neresinden bakarsanız bakın Mona Lisa'nın bakışlarının sizi takip ettiğini ve sanki size bakışlarıyla bir şeyler anlatmak istediğini görürsünüz. Mona Lisa'nın size gülüp gülmediğini anlayamaz, baktığınızda bir derdi varmış gibi hissedersiniz. Derinlerde bir yerlerde gülümseyen ve tüm dünyanın tanıdığı bu kadının ise Francesco del Giocondo adlı Floransalı tüccarın eşi olduğu ve asıl adının Lisa Gherardini olduğu iddia ediliyor. Dünyanın en popüler eserlerinden biri olan Mona Lisa'nın Leonardo da Vinci tarafından Francesco del Giocondo'nun talebi üzerine resmedildiği tabloyla ilgili iddialar arasında. 'Mona Lisa' teriminin ise 'Bayan Lisa', 'Lisa Hanım' anlamını taşıdığı biliniyor.
Leonardo da Vinci, Mona Lisa'yı 1503 yılında çizmeye başladı ve 1519'da öldüğünde tablo stüdyosundaydı. Muhtemelen birkaç yıl boyunca aralıklı olarak üzerinde çalışmıştı. Sanatçı hayatını kaybedince eser Fransa Kralı I. Francis tarafından satın alındı ve kraliyet koleksiyonunun bir parçası oldu. Yüzyıllar boyunca Fransız sarayında saklı kaldı hatta bir dönem Napolyon'un yatak odasının duvarına asıldı ancak 19. yüzyılın başında Louvre Müzesi'ne yerleştirildi.
Müzeye yerleştirilen Mona Lisa'nın macera dolu serüveni de başlamış oldu. 1911 yılında çalınan tablo medyada bomba etkisi uyandırdı. İnsanlar tablonun bir zamanlar asılı olduğu boş alanı görmek için Louvre'a akın etti, müzenin resim müdürü istifa etti. Tablonun çalınmasıyla ilgili şair Guillaume Apollinaire ve sanatçı Pablo Picasso bile şüpheli listesinde yer aldı. İki yıl boyunca kayıp olan tablo Floransa'daki bir sanat simsarının yetkilileri aramasıyla bulundu. Polis, bir zamanlar müzede çalışmış Vincenzo Peruggia tarafından tablonun çalındığını ve satmaya çalışırken yakalandığını duyurdu. Yaşanan bu olayın ardından başta Mona Lisa olmak üzere Louvre Müzesi'ndeki birçok tablo ciddi güvenlik önlemleriyle emniyete alındı.
II. Dünya Savaşı yıllarında Louvre'da en tehlike altındaki sanat eseri olarak seçilen Mona Lisa, Fransa kırsalındaki çeşitli yerlere tahliye edildi ve 1945'te barış ilan edildikten sonra müzeye geri döndü. Daha sonra 1963'te Amerika Birleşik Devletleri'ne ve New York City'deki Metropolitan Sanat Müzesi'nde ve Washington, DC'deki Ulusal Sanat Galerisi'nde altı hafta boyunca 40 bin kişiye sergilendi.
MONA LISA İYİ DURUMDA AMA TEHLİKE ALTINDA!
Yüzlerce taklidi olan Mona Lisa tablosunun Rönesans'tan günümüze ulaşan devrim niteliğinde bir portre tablosu olduğu kabul ediliyor. Leonardo'nun özgün çizgileri diğer sanatçıları da daha özgür çalışmalar yapmaya teşvik etti.
Bilim insanları Mona Lisa'nın yaşına göre oldukça iyi durumda olduğunu söylüyor. Yetkililer, tablonun üst kenarının ortasına yakın bir yerde görülebilen küçük bir çatlağın genişlemesini önlemek için tablonun arkasına kuyruklu ekler eklendi. Restoratörler daha sonra çatlağın üzerine kalın bir kanvas yapıştırarak üst kuyrukluyu değiştirdiler. Dönem dönem aktivistlerin çeşitli konulara dikkat çekmek için saldırdığı bu tablo özel olarak tasarlanmış iklim kontrollü odalarda, kurşun geçirmez camların ardında sergileniyor.
İklim kontrollü odalar sıcaklık, nem, ışık ve diğer çevresel faktörleri kontrol altında tutarak sanat eserlerinin korunmasını sağlıyor. Mona Lisa gibi ünlü tabloların sergilenmesi sırasında bu tür odalar, ziyaretçilerin rahat bir şekilde eseri incelemelerine de fırsat tanıyor.
3 TEORİ VAR!
16. yüzyılda sanat camiasına damga vuran, kaçırılmasıyla şöhrete kavuşan ve adına yazılmış yüzler spekülasyonla gündemden düşmeyen Mona Lisa'yla ilgili gündemde olan yeni bir konu var. Tartışmaların odağındaki nokta 'Mona Lisa'nın kaşları! Tabloyu derinlemesine inceleyen uzmanlara göre Mona Lisa'nın kaşlarıyla ilgili 3 teori var. Birinci teoriye göre, Leonardo da Vinci öldüğünde çalışma odasında duran Mona Lisa tablosunu bitirememiş bu yüzden Lisa Gherardini'nin kaşlarını çizememişti. İkinci teori, 16. yüzyılda yaşayan kadınların güzellik algısıyla ilgiliydi. O yıllarda tüysüz, kaşsız olmak güzelliğin ve asilliğin nişanı olduğundan Mona Lisa'nın kaşları yoktu.
Üçüncü ve en tartışmalı teori ise tablonun son derece ayrıntılı dijital taramalarını yapan Fransız mühendis Pascal Cotte tarafından ortaya atıldı. Cotte, dünyanın en ünlü tablosunun orijinalinde hem kaş hem de kirpik bulunduğunu, tablonun 240 megapiksellik taramalarında uzun zaman önce yapılan restorasyon çalışmalarıyla silinen Mona Lisa'nın sol kaşının izlerinin ortaya çıktığını ancak yapılan restorasyon çalışmalarında kaşların silindiğini söyledi. 49 yaşındaki Cotte, Louvre'un laboratuvarında hem görünür spektrumdaki hem de insan gözünün göremediği kızılötesi ve morötesi aralıklardaki ışığı tespit etmek için sensörler kullandığını tablonun taramalarından elde ettiği verileri analiz etmek için 3 bin saat harcadığını söyledi. Mona Lisa'nın kaşları var mıydı yoksa bakımı sırasında silindi mi bugün hâlâ bilinmiyor ve konuyla ilgili tartışmalar devam ediyor.