Cilt kalitesi ve sağlığı, 20'li yaşların ortalarından itibaren kolajenler, mineral ve vitaminler kayıpları yaşar. 30'lu yaşlardan sonra bu kayıplar, cildin matlaşması, kırışıklar oluşması, renk ve leke problemleri, izler, hacim kayıpları ve sarkmalar gibi belirtiler vermeye başlıyor. Otuzlu yaşların ortalarından itibaren ise gözaltı, elmacık, nazolabial bölge, dudak kenarlarında cilt altı yağ dokumuz ve kemik yapılarımız yavaş yavaş erimeye başladığından ve alt yanak çene hizasında ve gıdıda yağ birikmeye ve yer çekimi de etkisiyle gevşeyen cildin sarkıkları ortaya çıkıyor. Her 5-10 yılda bir bu azalmalar hızlandığından daha ani kayıplar ve olumsuzluklarla yaş alma belirtileri ortaya hızlanarak çıkıyor. Sonuç olarak biz öyle hissetmiyor olsak bile, yüzümüze yorgun, cansız, düşük enerjili bir ifade yerleşiyor. Yüz yapısında zaman içinde ortaya çıkan çökme ve sarkmayı toparlamak için birçok yöntem kombin edilebiliyor. Özellikle yağ dokusunun kayıplar yaşadığı bölgelere dolgular ile müdahale edilebiliyor. Dolgu uygulamalarında hastaların en tedirgin olduğu durum; uygulanan bölgede oluşabilecek asimetri ve fazlalık görüntüsü olabiliyor. Eğer hekiminiz cinsiyete uygun altın oran hesaplamasına, uygun dolgu malzemesi ve doğru tekniklerle o bölgeye uygulanabilirliğine çok hakimse bu sıkıntılarla karşılaşmanızda imkansızdır. Akıllı mineral dolguları özellikle kemikli bölgelerde, elmacık, çene, şakak gibi bölgelerde sık uygulanarak; o bölgede doldurmak istenilen bölgelere lifting ve gerginlik sağlıyor. Belirlenen bölgeler eski oranlarına kavuşturularak; asimetriler gideriliyor. Gençleşme efekti; yine kişiye özgün altın oranlamalar dikkate alınarak, cilt yenilemesine de katkıda bulunan dolgularla sağlanabiliyor.