Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kadriye Kılıçkesmez, trans yağların bir çeşit doymamış yağ asidi olduğunu, sıvı bitki yağlarının çoklu bağlarının hidrojen ile doyurulması sonucu oluştuğunu söyledi. Hidrojenlenmiş yağ olarak da bilinen bu yağların ne kadar hidrojene doyurulursa, o kadar daha katı hale dönüşümünün hızlandığını aktaran Kılıçkesmez, trans yağların sentetik olarak üretilebilmelerinin yanı sıra koyun, kuzu, inek gibi bazı geviş getiren hayvanların işkembelerinde bakteriler tarafından doğal olarak oluşabildiğini, bunun da et ve süt ürünleri gibi hayvansal gıdalarda çok az miktarda doğal trans yağlar bulunmasına neden olduğunu ifade etti. Kılıçkesmez, ayrıca yağların çok yüksek sıcaklıklarda ısıtılması, kızartılması veya defalarca kullanılması sonucu da ortaya çıkabildiğini dile getirerek şu bilgileri verdi: Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, trans yağlar dünyada her yıl yaklaşık 550 bin kişinin kardiyovasküler kaynaklı nedenler dolayısıyla ölümüne neden olurken sayısız hastalığın da görülme sıklığını artırmaktadır. Trans yağların tüketimi kötü kolesterol olarak bilinen LDL düzeyini artırıp, iyi kolesterol olarak bilinen HDL düzeyini azalttığından, koroner kalp hastalığı ve inme riskini arttırmaktadır.yrıca kanser, tip 2 diyabet, insülin direnci, metabolik sendrom ve obezite de trans yağların bilinen zararlarındandır. Trans yağların diğer bir önemli ve zararlı etkisinin ise bağışıklık sistemini zayıflatması olduğunu belirten Kılıçkesmez, koronovirüs açısından risk faktörü olarak kabul edilen kalp hastalığı, diyabet, obezite gibi hastalıkların da yüksek miktarda doymuş yağ, rafine karbonhidrat ve şeker, düşük miktarda lif, doymamış yağ ve antioksidan içeren batı tipi diyet ile beslenen toplumlarda daha fazla görüldüğüne dikkati çekti. Kılıçkesmez, aynı zamanda bu tür beslenmenin adaptif immun (edinilmiş bağışıklık) sisteminin bozulmasına neden olarak, viral patojenlere karşı vücudun savunma sisteminin bozulmasına yol açtığını vurguladı. Tüm dünya ve ülkemiz açısından önemli bir salgın ile karşı karşıya olduğumuz bu günlerde sağlıklı bir bağışıklık sistemin varlığı çok önem kazanmaktadır. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi için iyi ve dengeli beslenmenin, düzenli fiziksel aktivite ve uykunun önemi kanıtlanmıştır. değerlendirmesini yaptı. Kılıçkesmez, salgın nedeniyle uygulanan sosyal izolasyon ve karantinada pek çok kişinin hayat düzenini değiştirdiğini, sürecin evde geçirilen zamanın artmasına sebep olduğunu belirtti. Günlük yaşantımızdaki bu önemli değişiklikler beslenmemizi de etkilemektedir. Bu dönemi sağlıklı ve dengeli beslenerek geçirmek hem güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmamıza hem de vücut ağırlığındaki istenmeyen değişikliklerin önüne geçmemize yardımcı olacaktır. Trans yağların zararlı etkilerinden korunabilmenin tek yolu mümkün olduğunca az alınmasıdır. diye konuştu. Dünya Sağlık Örgütü'nün, tüm ülkelere 2023'e kadar trans yağ içeren toksik besin maddelerinin kullanımın etkili bir şekilde ortadan kaldırılması için çağrıda bulunduğunu anımsatan Kılıçkesmez, sözlerini şöyle tamamladı: Corona virüsün bulaşmasını tek başına engelleyebilecek veya tedavi edebilecek herhangi bir gıda olmasa da doymuş yağlardan ve şekerli gıdalardan kaçınmak, onun yerine doymamış yağ içeren lifli, tahıl içeriği yüksek, antioksidan özelliği olan gıdaların tüketilmesi önerilmektedir. Hem çeşitli hastalıklar açısından risk faktörü olması hem de vücut savunma sistemi üzerine olumsuz etkileri nedeniyle trans yağ içeren gıda tüketimi yapılmaması, pandemi günlerinde daha da önem kazanıyor gibi görünmektedir.