Alerjik yürüyüşün ilk ortaya çıkış şekli olarak kabul edilen besin alerjisinde genetik faktör son derece önem taşıyor. Yatkınlığı olan kişiler alerji yapacak bir besinle karşılaştığında besin alerjisi belirti vermeye başlıyor. Ebeveynleri alerjik olan çocuklarda alerji ortaya çıkma ihtimali ise yüzde 60’lara kadar yükseldiği görülüyor. Ancak günümüzde annesi veya babası alerjik olmayan bebeklerde de alerji görülebiliyor. Bu noktada alerjiye yatkınlığı en çok endüstriyel gelişmişlik, çevre kirliliği, hazır gıdalar, katkı maddeleri ve deterjanların içindeki kimyasallar artırıyor. Besin alerjisi için anne ya da babada herhangi bir alerjik hastalık olması yeterli bir risk faktörü. Yani anne veya baba besin alerjisi olmasa bile başka bir şekilde astım, alerjik nezle, atopik dermatit gibi her hangi bir alerji hastalığı taşıması çocukta besin alerjisi gelişmesi için risk oluşturuyor. Besin alerjisi gelişebilmesi için bebeğin alerji geliştireceği besinle bir süre karşılaşıp, bir hassaslaşma süreci geçirmesi gerekiyor. Bebek alerjik olduğu besini ya hazır formüla mamalar yolu ile veya annenin yedikleri besinlerin alerjenlerinin anne sütü ile alınması yolu ile duyarlanır. Bu nedenle bebek doğar doğmaz besin alerjisi olmasını beklenmez. Genellikle 2-3 aylıktan sonra besin alerjisi belirtilerini görülmeye başlar. Daha sonraki zamanlarda hayatın herhangi bir zamanında besin alerjisi gelişebilir. Bebekler en çok anne sütü veya mama ile beslendikleri için en çok anne sütündeki veya mamadaki inek sütü proteinlerine karşı alerji geliştiriyor. Bunların dışında az da olsa buğday, soya, balık, kuruyemişlere de reaksiyon verebilirler. Bebek büyüdükçe fındık, yer fıstığı, susam, ceviz gibi kuruyemişlere tepki vermeye başlarlar. Daha büyük çocuklar özellikle polen alerjisi olanlarda polenle çapraz reaksiyon yapabilen sebze, meyveler ile duyarlanma görülebilir. Sonuçta her yaşın öne çıkan bir alerjik besini vardır. Ancak bazen bu genellemelerin dışında da alerjiler görülebilir. Her besinin bebeğe tattırılma zamanı değişik olduğu için alerjinin de ortaya çıkması o zamana göre değişiklik gösterebilir. Besin alerjisi belirtileri ilk olarak deri veya sindirim sisteminde belirti vererek kendini gösteriyor. Deride kaşıntı, kuruma, döküntü ile giden atopik dermatit (egzama) veya ani gelişen ciltte kabarık kaşıntılı kızarıklıklar (ürtiker, kurdeşen) şeklinde ilk belirtilerini gösterebilir. Bazı çocuklarda huzursuzluk, sürekli ağlama, kilo alamama, kanlı-mukuslu kaka yapma, kusma, inatçı pişik veya inatçı kabızlık gibi belirtilerin biri veya birkaçı beraber olabilir. Daha küçük bir grupta ise tekrar eden hırıltılı solunum, hışıltı, nefes darlığı, inatçı öksürük, bronşit, bronşiolit gibi ataklar izlenebilir. Bazı bebeklerde inatçı bir burun tıkanıklığı eşlik edebilir. Hatta ani gelişen alerjik şok ile de ilk belirtisi görülebilir. İlk şikayetleri aileler hemen alerjiye bağlamazlar. Alerji besin alındığı sürece devam ettiği ve hatta bazen besin kesildikten haftalar sonrasında ancak düzebilir. Bu nedenle alerjide şikayetler inatçıdır ve tedaviye direnç gösterir veya düzelir kısa bir süre sonra tekrarlar. Bu şekilde olduğunda bir şeylerin ters gittiği anlaşılır ve alerjiye yönlendirilir. Besin alerjisinde temel kural alerjik olunan besinin diyetten çıkarılmasıdır. Bir besinin vücuttan atılması yaklaşık 3 hafta sürer. Hastanın alerji durumuna göre diyet şekli ayarlanır. Örneğin bazen anne diyet yapmazken anne sütünde reaksiyon olmaz ancak o besini bebek yerse reaksiyon çıkabilir. Bu durumda anneye diyet yaptırmaya gerek yoktur ve bebeğin diyet yapması yeterlidir. Veya bazen bir besinin fırınlanmış veya mayalı şekli tolere edilirken daha az işlemden geçmiş veya çiğ şekli tolere edilemez bu durumda da diyet düzenlenir. Bundan sonraki şama besinin reaksiyon verdiği sisteme ek destek tedavisidir. Örneğin atopik dermatitte yara yerlerine ve kuruyan cilde kremler düzenlenir. Kurdeşende alerji şurup veya damlaları eklenir. Astımda nefes açıcılar kullanılabilir. Ayrıca diyet yapılan besinin oluşturacağı vitamin, mineral veya diğer besin takviyeleri verilir. Besin alerjisinin uzun süren ama genellikle düzelen bir durum olduğunu göz önünde tutmak gerekir. Neden olan alerjen hemen saptanamayabilir. Bir dedektif gibi hangi besinin ne reaksiyon verdiği bağlantısı araştırılması gerekir. Bazen ise besin alerjisi dermatoloji, çocuk gastroenteroloji, diyetisyen, çocuk doktoru, aile hekimi, öğretmen, okul ve ailenin birlikte yürütmesi gereken bir süreç halini almalıdır. Bu ekibin birlikte birbiri ile iletişimde olması en etkili tedaviyi sağlar. Süt alerjisi 3 yaş, yumurta alerjisi 5 yaş gibi çok yüksek oranda geçtiği gözleniyor. Ancak, kuru yemiş, balık ve kabuklu deniz ürünlerine karşı olan alerji kalıcı olma eğilimi gösteriyor. Yani her besinin kendi iyileşme süreci ve hikayesi vardır.