SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Atatürk'ün manevi kızına ait ayakkabıyla 53'ünde şirket kurdu! Üretip 5 kıtaya satıyor

Büyükannesinin antika sandığından çıkan Atatürk'ün manevi kızı Zehra Aylin'e ait bir çift ayakkabı, 53 yaşında girişimci yaptı. Geçmişinden, ailesindeki kadınların el zanaatlarından ilham alan, kurduğu markayla ismini dünyaya duyuran Girişimci Bilge Can şimdi Anadolu'nun binlerce yıllık mirasını modern dünyaya taşıyor.

|

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Cumhuriyet öğretmenleri olan bir anne babanın iki çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Bilge Can, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun oldu. Kızı doğana kadar aktif olarak mimarlık yapan Bilge Can, bugünlerde 53 yaşında kurduğu markasını yönetiyor. Geçmişinden ve geleneklerinden güç alan Bilge Can, şu an 5 kıtaya ihracat yapan markasının ve kendisinin hikayesini Milliyet.com.tr'ye anlattı. 

Bilge Can'ın çocukluğunun hatıralarında annesinin yoğun bir iş temposuna rağmen boş vakitlerinde el nakışı işlediği, dantel ve yün örgüyle uğraştığı, anneannesinin de iğne oyası konusunda olağanüstü yetenekli olduğu yer alıyordu. Öyle ki anneannesi 1970'lerde Akbank'ın düzenlediği iğne oyası yarışmasında dereceye bile girmişti. Evlerindeki pencerelerin tümü annesinin ördüğü tığ işi dantel perdelerle süslenirdi. "Bu zahmetli el işçiliğinin içinde büyümek, emeğin ve sabrın değerini anlamamı sağladı. Bugün, en çok ilham aldığım kadınlar arasında annem, anneannem ve büyükannem geliyor. Kendi dönemlerinde gerçekten yaratıcı ve yetenekli insanlardı. Evdeki kıyafetlerin çoğu dikilirdi, annemle ve anneannemle birlikte kumaş almaya gitmek en büyük eğlencemizdi. Bazen annemler dikim yapardı, bazen de eve terzi gelirdi" diyerek çocukluğunu anımsayan Bilge Can'ın büyüdüğü bu ortam, 'AnatolianCraft’ı kurmasında büyük bir etki yarattı.  

ATATÜRK'ÜN MANEVİ KIZINDAN KALAN AYAKKABIYLA HER ŞEY DEĞİŞTİ

53 yaşında kendi markasını kurmaya karar verme isteği ise annesinden, anneannesinden ve büyükannesinden öğrendiği geleneksel zanaatkarlık mirasını yaşatma ve onu modern dünyayla buluşturma hayaliydi. “Öğrenmeyi ve keşfetmeyi çok seviyorum, içimde hep bir hayalperest olduğunu düşünüyorum. Benim için bu marka, kişisel bir yolculuğun ve kültürel mirasın sürdürülebilirliğinin simgesi. İş modelimiz de sosyal girişim örneği olarak nitelendirilebilir çünkü estetik ve işlevsellik sunmanın yanı sıra kadın zanaatkarları destekleyerek onların ekonomik bağımsızlık kazanmalarına katkıda bulunuyoruz" diyen Girişimci Bilge Can'ın markasının kuruluş hikayesi oldukça kişisel ve duygusal bir anıya dayanıyor:

"Evimde büyükanneme ait bir antika sandık vardı. İçinde ipekli kumaşlar, iğne oyasıyla işlenmiş oda takımları, zarif işlemeli yorganlar ve saten gecelikler gibi benim için büyük manevi değeri olan birçok eşya saklıydı. Ailemin tarihini ve geleneksel el işçiliğine olan bağlılıklarını yansıtan bu eşyalar arasında, bir çift işlemeli ayakkabıyı yeniden keşfettiğimde her şey bir anda değişti. Bu ayakkabılar, Atatürk’ün manevi kızlarından ve aynı zamanda akrabamız olan Zehra Aylin’den bize kalan bir çift ayakkabıydı. Şu anda bu çok değerli parçayı Koşuyolu’ndaki atölye mağazamızda sergiliyoruz. Bu ayakkabılar, markamızın ruhunu ve hikayesini en iyi anlatan sembollerden biri."

Markaya ilham olan Atatürk'ün manevi kızı Zehra Aylin'in ayakkabıları

TERLİKLERİN ÜRETİMİ GÜNLER SÜRÜYOR

Bilge Can, geçmişinden güç bularak oluşturduğu markasının yalnızca geçmişin izlerini taşımasını istemiyordu, aynı zamanda geleneksel el sanatlarını modern dünyaya uyarlamayı amaçladı. Her bir parça, hem geçmişin hem de bugünün hikayesini anlatmasını istediğini belirten Bilge Can'ın markasında şimdi, ayakkabı, çanta ya da aksesuar gibi her üründe ustalıkla işlenmiş el emeği izleri bulunuyor. Türk zanaatkarlığını, özellikle geleneksel el nakışı işçiliğini dünya çapında tanıtmayı ve bu ustalığı yeni nesillere aktarmayı hedefliyorlar.

Bu sebeple tasarımlarının global bir dili olmasına oldukça özen gösterdiğini söyleyen girişimci kadın, ilhamını ise gezdiği yerlerden, okuduğum bir kitaptan, bazen gezdiği galerilerden ya da tanıştığı insanlardan aldığını, "Yaşamı dikkatle gözlemlemek ve her anın farkında olmak, tasarımlarımın ardındaki gücü besliyor. Anadolu’nun geleneksel el sanatlarının zenginliğini modern tasarımlarla harmanlayarak bu değerli mirası daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlıyoruz. Her ürünümüzde büyük bir emek ve ustalıkla yapılan el işçiliği teknikleri bulunuyor. Örneğin, Beypazarı ve Bartın yöresine özgü tel sarma ve tel kırma gibi zarif detayları terliklerimize işliyoruz. Özellikle kurdele nakışıyla bezeli ürünlerimiz, Avrupa'da büyük ilgi görüyor. Ayrıca dünya çapında prestijli bir yayınevi olan Assouline tarafından yayımlanan Golden Opulence kitabında yer almak bizim için büyük bir gurur kaynağı" ifadeleriyle anlattı.

'GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE MARKASI YARATMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ'

El sanatlarının her ülkenin kültürünün doğal bir uzantısı olduğuna dikkat çeken Bilge Can konuyla ilgili düşüncelerini, “Kültürüne değer veren, onu yaşatan ve genç nesillere aktarabilen toplumlar, daha güçlü ve özgüvenli bir bağ kurarak kendilerini ifade edebilir. Kendi kültürünü seven ve benimseyen bireyler, daha sağlıklı topluluklar oluşturabilir” diyerek aktardı. "Misyonumuz, geleneksel zanaatları modernize ederek günlük hayata uyarlamak ve ilgi görmesini sağlamak. Katma değeri yüksek ürünlerimizle yurt dışında takdir edilmek en büyük hedefimiz. Geleneği geleceğe taşımak, yerel ekonomiyi desteklemek ve güçlü bir Türkiye markası yaratmak için çalışıyoruz" diyen Girişimci Can, kadın zanaatkarlarla çalışmanın kendileri için manevi bir değer taşıdığını ve bu iş birliğinin, onların ekonomiye katkı sağlayarak ailelerine destek olmalarına da vesile olduğunu ifade etti.

“Kadın zanaatkarlarımızın ekonomik olarak güçlenmesi ve zanaatkarlığın sunduğu fırsatların onlara kazanç sağlaması, markamızın temel değerlerinden biridir” diyen Bilge Can, bu anlayışla kadın istihdamına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti. İstanbul Koşuyolu'ndaki atölye mağazasında satış yapan Can, genellikle randevuyla misafirlerini ağırlayarak ürünlerinin hikayesini birebir paylaşma fırsatı buluyor. Avrupa ve Orta Doğu'daki çeşitli satış noktalarında da markasını tanıtan Can, Türkiye'nin el sanatlarını daha geniş kitlelere ulaştırmak hedeflerinin arasında.

'YETKİN OLMAYAN DURUMDA DESTEK ALMAK ÖNEMLİ'

Geleneksel el sanatlarına ve girişimciliğe ilgi duyanlara tavsiyelerini sorduğumuz Bilge Can, sözlerini şöyle noktaladı:

"Hayal güçlerini serbest bırakmaları ve özgünlüklerini her zaman ön planda tutarak kendi tarzlarını keşfetmelerini dilerim. Yeni şeyler denemekten korkmamalılar. Ancak fikirden ve üründen emin olmadan önce büyük bütçeler ayırmaktan kaçınmakta fayda var. Bunun yerine küçük adımlarla ilerleyip hedef kitle üzerinde denemeler gerçekleştirmek çok daha sağlıklı bir yaklaşım bence. Böylece hem riskleri azaltabilir hem de girişimimizi daha sağlam bir temel üzerine inşa edebiliriz. Bunun dışında her konuda bilgili olmanın mümkün olmadığını da unutmamak gerek. Yetkin olmadığımız durumlarda, uzmanlardan yardım almak ve danışmaktan çekinmemek de bence çok önemli."

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.