15.05.2024 - 06:52 | Son Güncellenme:
Çiğdem Yılmaz - Türkiye, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Bu zenginlik Türkiye’yi biyokaçakçılık yapanlar için de cazip hale getiriyor. Biyokaçakçılık belirli bir bölgede endemik olarak yaşayan bitki, hayvan, bitki tohumları ve hayvan parçalarının yetkili makamların izni olmaksızın toplanarak yasa dışı yollarla ülke dışına çıkartılması olarak tanımlanıyor. Türkiye’nin zenginliği ABD eyaleti New York Ulusal Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Prof. Lorenzo Prendini, İstanbul Havalimanı’nda endemik akrep, tarantula ve örümcek ile yakalanmasıyla gündeme geldi. Bizde, biyokaçakçıların gözdesi Türkiye’de akrep besleyen, zehrini de ihraç ederek ticarete dönüştüren Şanlıurfalı Ali Yılmaz ile konuştuk.
10 BİN AKREBİ VAR
Şanlıurfa Haliliye’de yaşayan Ali Yılmaz, yaklaşık 40 yıldır akreplerle iç içe yaşıyor. Küçük yaşlarda Sağlık Bakanlığı’ndan ekiplerin köylerine gelerek akrep aldığını anlatan Yılmaz, merak saldığı akrep yakalamayı meslek edinmiş. İşini büyütmüş ve bir akrep çiftliği kurmuş.
Yılmaz’ın kurduğu çiftlik Türkiye’deki ilk tesis. Burada üretilen akrebin kanser tedavisinde, MS hastalığı ilaçlarının geliştirilmesinde, botoks uygulamalarında kullanıldığı belirtiliyor. Kara akrep (androctonus crassicauda) türünü tesisinde çiftleştirerek çoğaltan Yılmaz’ın çiftliğinde yaklaşık 10 bin akrebi bulunuyor. Yılda 250-300 milyon TL ihracat yapan Yılmaz, yılda 1 litrenin üzerinde akrep zehrini ihraç ediyor. En çok sattığı ülkeler ise Danimarka ve İngiltere.
GRAMI 10 BİN $
Gramı 10 bin dolar olan akrep zehrini hem yurt içi hem de yurt dışında satan Yılmaz, Milliyet’e şunları dedi:
“Çocukluğumda okul harçlığını çıkartmak için Sağlık Bakanlığı görevlilerine satıyorduk. Daha sonra merakım da artınca bunu profesyonel iş haline getirdim. Akrep çiftliğini kurduğumda, bu çiftlikler sadece Meksika ve Brezilya’da vardı. Tesisimde şu an 8 çalışanım, üretim yerinde de 80 çalışanım bulunuyor. Birçok ülkeden talep var ancak yetiştiremiyoruz ve şu sadece Danimarka ve İngiltere’ye ihracatımız var. İhracatını yaptığımız zehir kanser, MS, botoks gibi sağlık alanlarında kullanıyor. Türkiye’de de Sağlık Bakanlığı’na veriyoruz. Resmi çalışıyoruz ve her şey devletin bilgisi dahilinde ve faturalı.”
ANTİDOT OLARAK KULLANILIYOR
Akrep zehrinin medikal kullanımına dair de Biruni Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Tuncer Değim henüz standardize edilmiş bir akrep zehri olmadığını söyledi. Değim, zehri ayrıştırarak kanser araştırmalarında kullanıldığını belirterek, bilgi verip uyardı:
“Zehir akrep sokmasına karşı antidot geliştirmek için kullanıyorlar. Zehri yasal yoldan paraya çevirmeye çalışanlar da çok fazla. Özellikle ‘Kansere iyi geliyor’ diyerek satmaya çalışıyorlar. Oysa şu an için en doğru kullanımı, akrep sokmalarına karşı antidot olarak kullanılması. Kanser hastaları çaresiz olduğu için çok büyük paralar ödeyip bu zehri almak istiyorlar ve gramının binlerce dolara satıldığını biliyorum. ‘Akrep zehri şu kansere iyi gelmektir ve Sağlık Bakanlığı’ndan onay alınmış bir ilaçtır’ diye bir durum yok. Botoks yapılırken de kullanılıyordur ama bunlar da çok zararlı şeyler. Kansere, MS’e doğrudan iyi geliyor demek doğru değil. Henüz akrep zehrinden izole edilip ilaç olarak kullanılabilen ve akrep zehri vasıtasıyla kanseri durduran bir ilaç yok.”
Ali Yılmaz’ın çiftliğinde çiftleştirme yöntemiyle Danimarka ve İngiltere’ye ihracatını da yaptığı 10 bin akrebi bulunuyor.
DÜNYADA 4000 TÜR, KAÇAKÇILARIN HEDEFİNDE
DIŞ HABERLER - Birlemiş Milletler (BM) yayınladığı son raporda dünya çapında 4 binden fazla türün yaban hayatı kaçakçıları tarafından hedef alındığını belirterek bu durumun “doğaya anlatılmaz zararlar” verdiği uyarısında bulundu. BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) raporuna göre, yasa dışı yaban hayatı ticareti, ülkelerin yüzde 80’inden fazlasında aktif durumda ve ele geçirme vakaları genel suçun küçük bir kısmını temsil ediyor. Bireysel yakalamalarda en fazla mercanlar, timsahlar, filler ve büyük sürüngenler ele geçirilirken, raporda yaban hayatı suçlarının, nadir orkideler, sukulent bitkiler, sürüngenler ve balıklar gibi türlerin yok olmalarında itici bir faktör olduğu belirtildi. UNODC’nin genel müdürü Ghada Waly, “Yaban hayatı suçları doğaya anlatılmamış zararlar veriyor ve aynı zamanda geçim kaynaklarını, halk sağlığını, iyi yönetimi ve gezegenimizin iklim değişikliğiyle mücadele etme yeteneğini de tehlikeye atıyor” dedi.
Prof Lorenzo Prendini, endemik hayvan kaçakçılığı suçuyla gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmıştı.