Advertorialİş dünyasından büyük parkurlara cesur adımlarla
Sponsorlu

İş dünyasından büyük parkurlara cesur adımlarla

26.07.2022 - 17:02 | Son Güncellenme:

İş dünyasından büyük parkurlara cesur adımlarla: Özge Uzun, Alpe d’Huez Uzun Mesafe Triatlonu’nda kadınları temsil edecek.

İş dünyasından büyük parkurlara cesur adımlarla

Kariyerini sağlık hizmetleri sektörünün öncü şirketlerinden Roche çatısı altında pazarlama birimi çalışanı olarak sürdüren Özge Uzun, hayallerinin izini de cesurca yüzerek, pedallayarak ve koşarak sürüyor. Bir yandan sağlık sektörüne değer katan ve bir yandan da triatlon yarışlarında tutkusunu ortaya koyan Özge Uzun, şimdi Roche’un da desteğiyle Alpe d’Huez Uzun Mesafe Triatlonu’nda yer alacak. Roche İlaç Türkiye İnsan ve Kültür Lideri Banu Gülsün, Roche’un çeşitliliğe ve kapsayıcılığa verdiği önemi, şirket kültüründe çalışanların nasıl desteklendiğini; Roche İlaç Türkiye Marketing Enabler Özge Uzun ise triatlon tutkusunun yanı sıra spor hayatını kariyeri ile birlikte nasıl sürdürdüğünü anlatıyor.

Kariyer yolculuğu ile birlikte kişisel hayal ve hedeflerin bir arada yürütülmesinin zorluklarının sıkça tartışıldığı bir dönemdeyiz. Roche’un ise bu anlamda destekleyici bir organizasyon yapısı ve kültürü olduğunu görüyoruz. Bu kültürü biraz anlatabilir misiniz?

Banu Gülsün: Roche, sağlık hizmetleri sektöründe 125 yıl gibi oldukça uzun ve büyük başarılarla dolu bir geçmişe sahip. Bu yolculuğun en başından beri de odağında ‘insan’ yer alıyor. Sağlık hizmetlerinde sunduğumuz yenilikçi çalışmalarla insanların yaşamlarını iyileştirirken aynı zamanda şirket kültürümüzün en önemli parçası olarak gördüğümüz çalışanlarımızın da yaşamlarına katkı sunmaya, onların gelişimlerini desteklemeye çok önem veriyoruz. Çalışanlarımızın kariyer hedeflerini gerçekleştirebilmelerinde onlara sunduğumuz katkıların yanında özel yeteneklerini ortaya koyabilmeleri ve hayallerini gerçekleştirebilmelerinde de yanlarında olmayı istiyoruz. İnsan Kaynakları yerine “İnsan ve Kültür” adını verdiğimiz yapılanmamız sayesinde çalışanlarımızın sadece profesyonel iş yaşamlarını desteklemekle kalmıyor, onların kişisel hedef ve hayallerine ulaşmalarında da mümkün olan desteği sağlıyoruz. Şirket kültürümüz kapsayıcılık ve çeşitlilik ilkeleri çerçevesinde bireysel gelişimi desteklemeye odaklı.

İnsan ve Kültür çalışmalarınız kapsamında öne çıkan program ve uygulamalarınız neler?

Banu Gülsün: Geçtiğimiz yıl global olarak 125. yılımız kapsamında faaliyet gösterdiğimiz her ülkede çeşitli program ve uygulamalar hayata geçirdik. Bunlardan biri de Roche olarak 125 yıldır insanların yaşamlarını iyileştirme yolculuğunda sağladıkları katkılardan dolayı çalışanlarımıza teşekkür etmek üzere global olarak başlattığımız Wishlist projesiydi. Wishlist projesine Roche İlaç Türkiye ve Roche Diagnostik Türkiye olarak ‘One Roche’ çatısı altında katıldık. One Roche Wishlist projesiyle çalışanlarımızdan gelen dilekleri gerçekleştirmek üzere önemli bir adım attık. Topluma katkı, doğaya katkı, kendine katkı, Roche’a ve ekibine katkı kategorilerinde çalışanlarımızdan gelen dilekleri topladık ve seçilen ilk 10 projenin hayata geçirilmesi için onlara destek olduk. Global olarak yaklaşık 250 kişinin dileğini gerçekleştirmesine katkı sağladık. Türkiye’de öne çıkan dileklerden biri de pazarlama birimi çalışanımız ve aynı zamanda triatlet Özge Uzun’un bu yıl 28 Temmuz’da Fransa’da gerçekleşecek Alpe d’Huez triatlonuna katılmasıydı. Özge bu yarış için çok çalıştı, bir kez daha kendisine başarılar diliyorum.

Kariyerinizle birlikte çok yoğun tempo gerektiren bir spor dalıyla uğraşıyorsunuz. Bize bu tutkunuzun hikayesini ve kariyerinizle birlikte sürdürürken nasıl bir yol haritası izlediğinizi anlatabilir misiniz?

Özge Uzun: Spor benim için çocukluktan gelen bir tutku. Bunu belki de tüm sporculardan bu şekilde duymuşsunuzdur. Benim için de sporun hayatımın merkezinde yer alma hikayesi, oldukça enerjik ve hareketli olduğum çocukluk döneminden başlıyor. Çocukluğumda çok sayıda farklı branşta sporla uğraştım. Bu dönemsel olarak bale, atletizm, jimnastik veya kayak olmakla beraber en uzun süreli yüzme oldu. Sonrasında eğitim hayatıma odaklanmak ve sınavlara hazırlanmak için spora ara vermem gerekti. Ancak o tutku nereye gitsem benimle geldi. Kariyerime adım attığım dönemde antrenman programım olmadan koşuya devam ettim ve koşu gruplarına dahil oldum. Önce yarışlara hazırlanmaya başladım ve 2019’da ilk maratonumu 42,2 km koşarak tamamladıktan sonra bisiklet hayatıma girdi. Bisiklet, koşu ve yüzme geçmişim varken neden triatlon yapmayayım dedim ve 2019 yazında triatlona başladım. Hal böyle olunca üç branşı bir arada yürütmek için antrenörle çalışmam gerekti. Aynı yıl triatlon federasyonu yarışlarında yaş grubu Türkiye şampiyonu oldum. 2020 yılında pandemi sebebiyle çok az yarış yapılabildi ve ben de bu dönemi iyi bir hazırlık yaparak geçirdim. Bundan sonra katıldığım tüm yarışlarda kürsü gördüm. 2021 yılında Karadağ’da yapılan yarı mesafe triatlonda genel klasman birincisi oldum. 2022 yılında ise yine katıldığım çoğu yarışta birincilik elde ettim.

Triatlonun bir anda hayatımda bu kadar öne çıkmasıyla birlikte iş hayatımı ve sporu dengelemek için özel bir çaba harcamam gerektiğini biliyordum. Roche’ta pazarlama alanında kariyerimde ilerleme kaydederken, antrenmanlar ve iyi bir planlamayla da bu spor dalında gelişmeye devam ediyorum. Genellikle sabahları mesaiye başlamadan önce ilk antrenmanımı tamamlıyorum. Gün boyu şirkette işimle ilgili çalışmalarımı tamamladıktan sonra  programımda yer alıyorsa ikinci antrenmanı da iş sonrasında yapıyorum.

Her gün çift antrenman yapıyorum. Yarış hazırlık dönemlerinde değişmekle birlikte, haftada yaklaşık 12-16 saat antrenman yapıyorum. Yüzme, bisiklet, koşu ve kuvvet branşları kendi içinde farklı antrenmanlara sahip. Her birinin yine farklı amaçları var. Bazen asıl hedeflediğim yarışlara hazırlanmak için başka yarışlara katılıp kendimi deneme fırsatı buluyorum.

Roche kapsayıcılık ve çeşitlilik ilkeleri doğrultusunda, çalışanların kariyer basamaklarındaki yolculuklarının yanında kişisel hayatlarında da arzu ettikleri yoldan gidebilmelerine olanak tanıyor. Bu anlamda sanat, spor, bilim ve diğer birçok farklı alandaki özel yeteneklerinizi değerlendirmek, kendinizi geliştirmek noktasında da destekleniyorsunuz. Roche’un beni bu alanda desteklemesi de benim için büyük bir motivasyon kaynağı ve şirkete olan bağlılığımı artıran bir faktör. İş hayatımda olduğu gibi bireysel hayatıma da önem veren bir organizasyon kültürünün parçası olduğum için çok şanslıyım.

İş dünyasından büyük parkurlara cesur adımlarla

İş hayatı ve bireysel hayatı dengelemeniz gereken bu yolculukta hedefleriniz neler?

Özge Uzun: Öncelikle hayatın her alanında çok önemli farkındalıklar kazandığım bir yolculukta olduğumu belirtmem gerek. Bu yolculuğa çıktığınızda, yolda bisiklet farkındalığından sporcuya maddi desteğin oldukça az olduğuna, spor ve beslenme farkındalığının düşüklüğünden kadın sporcuların özellikle triatlonda oldukça az sayıda olmasına kadar birçok detayı net bir şekilde görebiliyorsunuz. Hal böyle olunca, bu alanda yalnızca kendim için değil herkes için bir farkındalık yaratma isteğim oluştu. Ben antrenmanlarla kendimi geliştirip derecelerimi geliştirirken bir yandan da bu konuların toplum tarafından fark edilmesi ve iyileştirilmesi için çalışıyorum. Özellikle triatlon gibi üç farklı spor dalını kapsayan bir alanda kadın sporcu olarak, içinde spor tutkusu olan ve bu hayalinin izinden gitmek isteyen kadınlara ilham kaynağı olmak istiyor; bundan gurur duyuyorum. Öncelikli hedeflerimden biri de Türkiye’nin yanı sıra yurt dışında gerçekleştirilen yarışlarda da kürsü görmek. Alpe d’Huez triatlonunda da kürsü görebilirsem benim için inanılmaz bir mutluluk olur.

Alpe d’Huez triatlonu hazırlıkları nasıl gidiyor?

Özge Uzun: Alpe d’Huez triatlonu, hayalini kurduğum o global başarının başlangıç noktası olabilecek önemli bir yarış. Fransa’da gerçekleştirilecek bu triatlona değinmeden önce bu yarışa katılmam noktasında beni destekleyen Roche ailesine çok teşekkür ediyorum. Geçtiğimiz sene Roche’un 125. yılı kapsamında hayata geçirilen One Roche Wishlist projesine Alpe d’Huez triatlonuna katılma hayalimle başvurdum ve şimdi bu hayalim gerçek oluyor. Bu yarışa hazırlanırken çok fedakarlık yaptım. Çok emek verdim. Şimdiyse artık sadece karşılığını görebilmek kaldı.

Alpe d’Huez triatlonu 2006 yılından bu yana düzenlenen dünya çapında çok önemli ve aynı zamanda çok zor bir yarış. Tabii ki tam mesafe triatlon yarışı değil ama yarı mesafeler arasında sayılı parkurlardan biri. Alpe d’huez triatlonunda 2.2 Km bir barajda yüzüp, 118 km içerisinde 3200 m irtifa kazanacağımız bir bisiklet parkuruna geçiyoruz. Sonrasında da 1800 m irtifada 320 m tırmanışlı olan 20 kilometrelik koşu parkuru ile finişi göreceğiz. Hem bisikletin çok tırmanışlı olması hem koşunun alışık olmadığımız yüksek bir irtifada olması hem de koşarken yokuş çıkmak bu yarışı gerçekten zorlaştırıyor.

Alpe d’Huez triatlonuna bu sene Türkiye’den 2 kadın katılıyor. Ben önümüzdeki yıllarda bu alanda başarılara imza atacak daha fazla kadının yer almasını istiyorum ve öyle olacağına da inanıyorum. Türkiye’de kadın olmak biliyoruz ki her açıdan zor. Ben fikir olarak erkek ve kadının fiziksel farklılıklarını bir kenara koyarak insan olarak aynı şartlarda yaşamalarını savunuyorum. Yani aslında pozitif ayrımcılığa da karşıyım. Cinsiyetimiz koşullarımızı değiştirmemeli. Daha gidecek çok yolumuz var. Bu yarışı aslında kendimce bir farkındalık yaratmak ve bu konuya değinmek için seçtim. Ben bir kadın olarak böylesine zorlu bir yarışta erkek sporcularla beraber başlayıp finişi göreceğim. Onlarla beraber mücadele edeceğim. İlk hedefim bu konuya biraz olsun dikkat çekip toplumsal farkındalığa az da olsa katkı sağlayabilmek. İkinci hedefim ise uzun zamandır çalıştığım bu yarışta iyi bir derece alabilmek.

M-TR-00002602

İlandır