Yalnız olmayan ülke var mı bilmem ama yalnızlık hastalığından mustarip kimi ülkeler bu değerli illeti kullanırlar.
Formül basit: dış mihrak edebiyatı yap, böl-yönet, belli teşkilatları mükâfatlandırıp kemik kitleyi pekiştir. Yüzde 35’i bağladıktan sonra iş kolay.
İkinci evre: “Düşman” fişleyip ayıkla ve propaganda mekanizmalarını devreye sok. (Böylece, her şeyin güllük gülistanlık olduğu paralel bir evren yaratılacaktır; orada, hatalar, kötülükler, katliamlar, arsızlıklar buzlanmış, muhalefet edenler alabildiğine karalanmıştır).
Netekim, örnek çok. Nazi Almanya’sı, Mussolini İtalya’sı, Apartheid Güney Afrika’sı, Pinochet Şilisi, günümüzde Rusya ve Kuzey Kore.
Hangi ligde oynadığımızı bilelim.
Nur topu gibi bir polis devletiyiz.
Bugün İsrail’i andıran sokaklarımız, bölünmüşlüğümüzün resmidir.
- Bir tarafta kapkara polisler/bir tarafta onlardan ziyadesiyle nefret eden siviller,
- Kimi kindar Sünniler/kendilerini tehdit altında hisseden Aleviler,
- Katil erkekler/ kurban kadınlar,
- Yeni zenginler/ modern köleler...
Uçurum sivriliyor, tahammülsüzlük tırmanıyor, empati ölüyor.
Devletlümüz, sadece kendi kesimi için üzülüp, kendinden olanı koruyunca, “karşı” tarafın cenazesini yuhalatıp, polisin sabrına şaşırınca, şiddeti körüklüyor, tarafgirlerini cesaretlendiriyor.
Sistemin ötekileri ise, kızgın damdaki kedi misali, ya kaçmaya, ya tırnak çıkarmaya başlıyor. Bazıları da çaresizlikten susup siniyor.
Hangi taraftan olursanız olun şu kesin: herkes çok gergin ve çok mutsuz.
Soma’dan iki gün sonra tekne sefası yapıp göbek atanlar bile.
Alın size yeni Türkiye.
Ülkeyi bölmüşünüz, açılımlardan bahsediyorsunuz,
Milleti birbirine karşı kışkırtmış, barıştan bahsediyorsunuz,
Acıları ayrıştırmış, insanlıktan bahsediyorsunuz,
Fakir fukaranın kanı üzerinden zenginleşmiş, ekonomik başarılardan bahsediyorsunuz,
Twitter ve facebook’u yasaklatarak nam salmışınız, özgürlükten bahsediyorsunuz,
Hırsızı koruyup parasız eğitim isteyeni cezalandırmış, adaletten bahsediyorsunuz,
İnsanları haksız yere içeri atıp işten attırmışınız, hukuktan bahsediyorsunuz.
Bogota sokaklarını andıran ülkemizde hayat ucuz.
Başınıza her an bir kurşun isabet edebilir, “terörist” ya da provokatör olmanıza gerek yok ama Alevi olmak işi kolaylaştırır.
Diğer tarafta da “iyi polisler” “kötü polisler” yüzünden nefret objesi olmuş durumdalar. Maaşlı maşa olarak katil damgası yiyorlar.
Peki ama sormazlar mı, bugün eline molotofu alan çocuğa şiddeti siz öğretmediniz mi? Birilerine düşmanca davran, sonra karşılık vermelerine şaşır.
Şiddet hangi taraftan gelirse gelsin kınarım. Şu anda yapılan, vahşete davetiye çıkartmaktır. Ateşle oynamaktır.
Bugün eurolarla birlikte o kadar çok şey sıfırlandı ki.
Birbirimize karşı sevgimizi, saygımızı, tahammülümüzü çaldılar.
Hayal kurma yetimizi, haysiyetimizi, ahlakımızı çalıp yerine para, para, paradan başka bir şey koymadılar.
Bugün, kıytırık bir ülkenin lideri ya da bakanı istifa edince iç sesimiz, “ah ah.”
Nepal’de 600 eğitmen, polislere tebessüm etme dersi vermek için işe alınmış, “vah vah.”