“Matematiği Nasıl Anlamalı?” kitabıyla tüm dünyada öğretmenlere ve ebeveynlere eğitimler veren Norveçli yazarlar Elin Natas ve Anne Lene Johnsen “Evi sağlam bir temel olmadan yapamazsınız” diyor.
Matematik genelde sevilmeyen ve korkulan bir derstir. Pek çok çocuk matematiğe yeteneği olmadığını düşünür. Uzaktan eğitimle çocuklar matematiği anlamakta daha da zorlanıyor. “Matematiği Nasıl Anlamalı?” kitabıyla tüm dünyada öğretmenlere ve ebeveynlere eğitimler veren Norveçli yazarlar Elin Natas ve Anne Lene Johnsen ile “Bu bir matematik kitabı değil” dedikleri kitaplarını ve matematik öğrenmenin püf noktalarını konuştuk. Matematik öğretmeni olan Anne Lene Johnsen, okula başlamadan önce okumayı, yazmayı ve matematiği öğrenmiş, başarılı bir öğrenciydi. Elin Natas ise disleksiydi. 36 yaşına gelene kadar düzgün okumayı, yazmayı ve matematiği öğrenemedi. Daha sonra kavram öğretme yöntemiyle tanıştı ve şimdi özel bir eğitimci olarak, öğrenme zorluğu yaşayan çocuklara, ergenlere ve yetişkinlere yardımcı oluyor.
- Matematik neden korkulan ve sevilmeyen derstir?
Anne Lene Johnsen: Sadece zekiler matematiği anlayabilir gibi düşünülüyor. Matematik yapabilmek için mantıklı bir şekilde analiz edebilmeniz ve düşünebilmeniz gerekir. Eğer matematik konusunda zorlanıyorsanız kendinizi aptal gibi hissedebilirsiniz. Fakat biz diyoruz ki okulda çocuklara öğretilen matematiği, sağlıklı olan her birey kolayca öğrenebilir. Öğrenciler matematikte zorlanıyorsa bunun yetenekle ya da beceriyle ilgisi olmadığını bilmeleri lazım. Matematik için ihtiyaç duydukları tek şey temel bilgidir. Temel bilgi verilmediğinden çocuklar zorlanabilir. Sormamız gereken soru şu: Çocuklarımıza matematik öğretmeden önce ilk ve en önemli ihtiyacımız nedir? Bu kitapta sunduğumuz metot, Norveçli Profesör Magne Nyborg tarafından geliştirilen dört aşamalı bir model olan “sistematik kavram öğretimi”dir.
- Matematiği anlamanın ve sevmenin yolu nedir?
A.L.J.: Önceliğimiz temeli öğretmek. Temeli atabilirsek, her şeyi bunun üzerine kolayca inşa edebiliriz. Çünkü temel kavramları anladığınız zaman, konular basit ve mantıklı gelir. Matematik eğlenceli hale geldiğinde, daha fazlasını anlayabileceğimize ve öğrenebileceğimize dair güvenimiz artar. Matematik öğrenmek yeni bir ev inşa etmek gibidir: Örneğin cebir öğreniyorsanız, bu beşinci katı dekore etmek gibidir. Ancak bu evi sağlam bir temel olmadan yapamazsınız.
- Öğretmenlere bu konuda tavsiyeleriniz neler?
A.L.J.: Yazdığımız yöntemi ve tanımladığımız temel kavramları öğrenebilirler ve sonra her yeni matematik konusunu öğretirken ilk olarak öğretilmesi gereken kavramların üzerinden geçebilirler. Kitabımız matematikte ihtiyaç duyulan aracı yani “kayıp halkayı” veriyor. Ve bu ilk etapta matematikle ilgili değil, daha önce hiç duymadıkları ya da önemini görmedikleri oldukça farklı bir şey hakkında: Çocuğunuzun matematik konularını kavrayabilmesi için zihinlerini geliştirmesine nasıl yardımcı olursunuz? Beyinlerindeki sabit diskleri, tabiri caizse, temizliyor ve düzenliyoruz. Bunu yaptıktan sonra matematik konuları üzerinde daha rahat çalışabilir ve matematik öğrenmenin işlerini ne kadar kolaylaştığını görebilirler.
Yol gösterici
- Aileler ve eğitimciler disleksi olan çocukları nasıl destekleyebilir?
Elin Natas: Disleksiye sahip olmak, örneğin metin ödevlerini okumayı zorlaştırabilir. Dislektik olmak sadece okuma ve heceleme problemleriyle ilgili değildir, aynı zamanda bilgiyi analiz etme ve sınıflandırma gibi problemleri de karşınıza çıkarır, bu da birçok şeyi öğrenmeyi zor hale getirir. Bu nedenle kitabımızda anlattığımız kavram öğretme modeli, dislektik çocuklar için son derece değerlidir. Ayrıca, çocukların okuma yazmada neden zorlandığını biliyorsanız, onlara bu konuda yardım etmek çok daha kolay oluyor. Ebeveynlere, çocuklarına düşünmeyi, özgüvenli olmayı, analiz etmeyi ve anlamayı nasıl öğretebilecekleri konusunda yol gösteriyoruz.
- Günümüzde duygusal zekâdan sıkça bahsetsek de, hâlâ matematik zekâsı ön planda. Ve matematiğe ilgi göstermeyen çocuklara başarısız gözüyle bakılıyor. Bu algı nasıl kırılır?
E.N.: Profesör Nyborg derdi ki; öğrenme güçlüğü diye bir şey yoktur, öğretme zorluğu vardır. Öğrenememenin sebebi çocuk değil, yetişkindir. Çünkü bu konudaki sorumluluk yetişkindedir. Birisi matematiği anlamıyor ya da sevmiyorsa bunun nedeni, temel olarak matematikte neyi bilmesi gerektiğinin öğretilmemiş olmasıdır. Tüm insanlar matematiği anlayabilir, matematiği anlamak doğaldır; öyle ki hayvanların bile bazen çocuklarını sayması gerekiyor. Temel doğru öğretildiği ve çocuklar temel kavramları kullanarak nasıl düşüneceklerini, analiz edeceklerini öğrendikleri ve yetişkinler matematik konularını öğrencinin anlamasını sağlayacak şekilde açıklamayı öğrendiklerinde, matematik daha kolay ve daha eğlenceli olacak. Bu düşünceyi yayarsak, birinin “başarısız” olduğu algısını değiştirebiliriz.