Piyasalarda yüksek bir oynaklık dönemi yaşanıyor. Yatırımcı bu dönemde oynaklığı bir kenara bırakarak değere odaklı yatırıma yönelmeli. Şirketler ve bireysel yatırımcılar ise riskleri yönetilebilecek pozisyon alarak dalgalanmadan korunabilirler.
Para piyasalarında fiyatlar sürekli olarak yukarı ya da aşağı doğru gitmez. Dengelenme noktaları sancılı süreçler içerebilir. Kur hareketlerinin getirdiği bu yüksek dalgalanma döneminde bir de faiz baskısı maliyetleri artırabilir. Böylesi bir dönemde yatırımcı, borsada iskontolu işlem gören güçlü hisselere yatırımlarda bulunabilir ve oynaklığı fırsata çevirebilir.
Para savaşları sürüyor
Dünyada para savaşları yaşanıyor ve yaşanmaya devam edecek. Küresel ticaret savaşları, dünyada değişen yeni dengeler, devletlerin, şirketlerin, bireylerin sıcak para hareketlerine ve kur şoklarına karşı önlem almasını zorunlu kılıyor. Peki, döviz kurlarının yükselişte olduğu ve volatilitenin arttığı dönemlerde yatırımcı nasıl korunabilir? İşte kur hareketlerinden korunmak için 3 öneri...
1 - Döviz kurlarındaki sert yükseliş sonrası yatırımcı nasıl hareket etmeli?
Yatırımcı bu dönemde kurun günlük hareketlerinden para kazanmaya odaklanmamalı. Yüksek volatil seyir, değişen dengeler stresi yüksek tutacaktır. Yeni döviz pozisyonu açarken bunun maliyetini de göz önünde bulundurmalı. Taşınması zorunlu olan döviz pozisyonlarının riski ise türev araçlar ile yönetilebilir.
2- Reel sektör şirketleri nasıl önlem alabilir?
Reel sektör şirketleri mevcut oynaklığı hesaba katarak döviz ve dövize bağlı finansal risklerini çok iyi analiz etmeli ve uğrayabilecekleri zararı ve elde edebilecekleri kazancı doğru bir şekilde hesaplamalıdır. Risk yönetiminin bir maliyeti olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle riskin büyüklüğüne göre şirketler riskli faaliyeti terk etme, riski üstlenme, riski devretme veya riski azaltma seçeneklerinden birini tercih etmelidir.
3 - Döviz yatırım aracı mıdır?
Para yatırım değil, değişim aracıdır. Bu nedenle dövizle iş yapmayanlar yatırım amaçlı döviz almamalı. Döviz borcu olanlar, türev enstrümanlarda pozisyon alarak risklerini yönetebilir. Farklı yatırım enstrümanlarına rağmen eğer bir döviz yatırımı yapılmak isteniyorsa kurlara bağlı olarak hareket eden altında değerlendirilebilir. Dövizde pozisyonu olanlar bunu uzun süreli taşıyacaklarsa ayrıca eurobond bir seçenek olarak göz önünde bulundurulabilir.
Yeni tedbirler gelebilir
Rahip Brunson ile gün yüzüne çıkan ve ABD’den gelen yaptırımlarla tırmanan strese, cuma günü üç kredi kuruluşunun açıklamaları eklendi. Fitch ekonomik görünüm değerlendirmesiyle yetinirken Moody’s ve S&P not indirimine gitti. Bu şartlar altında Ekonomi Yönetimi piyasalardaki aktif önlemlerini sürdürebilir.
Finansal piyasalardaki yüksek gerilim durulmuyor. Cuma günü önce Fitch’ten değerlendirme geldi. Kurum, Türkiye’nin aldığı tedbirlerin kredibiliteyi inşaa etmek için yetersiz olduğuna vurgu yaptı. Her ne kadar yeni bir not indirimine gitmese de 13 Temmuz’da Türkiye’nin kredi notunu BB+’dan BB’ye düşürmüş, görünümü ise “durağan”dan “negatif”e çevirmişti. Akşam saatlerinde ise S&P’nin notumuzu bir kademe düşürdüğü haberi geldi. Hemen ardından Moody’s de Türkiye’nin kredi notunu bir kademe aşağı çekti. Görünümü de “negatif” belirleyerek not indirimlerinin devam edebileceğine yönelik sinyal verdi.
‘Not’ bekleniyordu
Kredi kuruluşlarının not indirimleri zaten bekleniyordu. Söz konusu olasılık bir süredir de fiyatların içerisinde bulunuyor. Kırılganlığın arttığı bu dönemde not düşüşlerin peşpeşe gelmesi borçlanma maliyetlerini ister istemez yukarı çekecektir. Bu noktada kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmeleri yabancı stresini körüklüyor. Gelişmelere baktığımızda temmuz sonunda ABD ile artan gerilimin finansal piyasalarda büyüyerek bir dalgalanmaya dönüşme eğiliminde olduğunu görüyoruz.
7.24 TL’ye çıktı
Kur hareketleriyle yaşanan büyük dalgalanma tüm gözlerin Türkiye’ye çevrilmesine neden oldu. 27 Temmuz-9 Ağustos tarihleri arasında 11 günde 4,84 liradan 7,24 liraya kadar tırmanan dolar kuru spekülatörlerin iştahını artırırken AB ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeleri alarma geçirdi. ABD borsalarında bile dalgalanmalara neden oldu. Öyle ki Hazine ve Maliye Bakanı Beraat Albayrak’ın perşembe günü gerçekleştirdiği telekonferansına 6.100 civarında oldukça yüksek bir katılım gerçekleşti. Herkesin merak ettiği konu Türkiye ekonomisinde nelerin olduğu ve alınacak tedbirlerin kapsamıydı. Bu süreçte finansal piyasalarda yabancı fonların yüksek hacimli işlemleri, algoritmik emirlerle gerçekleşen oynaklık dalgalandırmayı artırırken Ekonomi Yönetiminin koordineli bir hareketle dalgalanmayı durultmaya çalıştığı gözlendi. Aynı paralelde BDDK, SPK ve TCMB’den gelen kararlı adımlar kurdaki yükselişi frenlerken piyasalardaki tansiyonu düşürdü.
‘Not’a rağmen 6.01
Not düşüşüne rağmen Dolar/TL kuru 6,0177 seviyesinde kalması tedbirlerin etkili olduğunu gösteriyor. Öte yandan ABD cephesinden yeni açıklamalarla Türkiye ekonomisi üzerinde uygulanan baskının devam etme olasılığı tedbirlerin çeşitlenerek devam edebileceğini gösteriyor.
Uzun vadeli düşünmeli...
Piyasalarda yüksek bir oynaklık dönemi yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’nin eylemlerini Türkiye’ye karşı “ekonomik savaş” olarak nitelendirdi. ABD ile ortaya çıkan gerilimli süreç sadece belirli konulardaki tartışmalarla sınırlı değil. Türkiye’nin çok kutuplu bir dünyada oynadığı rol ve ABD hegemonyasına meydan okumanın da bir sonucu olarak bu tür muamelelere maruz kaldığı görülüyor. Mesele mevcut presi en az hasarla atlatabilecek tedbirleri hayata geçirmeye devam edebilmekten geçiyor.
Türkiye’nin İran’la ekonomik bağlarını güçlendirmek ve Rusya ile ilişkileri geliştirme çabası, içinde bulunduğu coğrafyaya ve ekonomik gerçeklerine dayanıyor. Şüphesiz ilerleyen süreçte Brunson meselesine bir çözüm bulunabilecektir. Ancak Türkiye’nin stratejik olarak Çin, Rusya gibi alternatif açılımları gündemde tutması ABD’nin odağında olmaya devam etmesine yol açıyor. Bu da mevcut basıncın sürme olasılığını artırırken uzun vadeli tedbirleri de düşünmeye yol açacaktır.