Türkiye’de seçim sürecinin ve 24 Temmuz Merkez Bankası kararının geride kalması ile belirsizlikler ortadan kalktı. BRICS zirvesi beraberinde yeni açılımları getirirken borsada uzun vadede hisse toplama dönemi ağırlık kazanıyor.
Faiz ve döviz zirvede. Borsa ise dipte. Gelinen aşamada veriler kademeli olarak uzun vade için hisse toplama dönemine girildiğine dair sinyaller veriyor. Borsa İstanbul’da BIST 100 Endeksi alçalan bir kanal içerisinde hareket ediyor ve şimdilerde 95.584 ile kanalın direnç seviyelerine yakın bir seyir izliyor. Kanal direnci 97.500-98.000 seviyelerinde. Ya bu kanalı yukarı doğru kıracak ve yükseliş atağını başlatacak ya da kanal içerisinde hareket etmeye devam ederek son bir aşağı hareket gerçekleştirecek. Her iki durumda da hisse senedi toplamak için uygun koşulların oluştuğu görülüyor. Fark birinci olasılıkta alım için fazla zaman kalmazken ikinci ihtimalde maliyetleri daha da aşağı çekerek alım yapma imkânı doğabileceğiyle ilgili. Hisse senetlerinin dolar bazında geldikleri seviyeler şirketlerin değerleme oranlarının çok altında. Üstelik hisse senetlerindeki hareketlere bakıldığında Borsa İstanbul’daki düşüş dönemlerinde bile sektörel bazda büyümelerin yatırımcıları çektiği görülüyor.
Güçlü sektörler
Gelişmekte olan ülkelerden yaşanan fon çıkışı devam ederken bazı sektörlere ilgi sürüyor. Yabancılar ağırlıklı olarak bankacılık hisselerinden çıkarken savunma, maden, teknoloji, enerji, demirçelik sektörü hisselerinde pozisyon artırıyor.
Bunun son örneği de yıl içinde yaşanan hisse ve yabancı yatırımcı hareketlerinde gözleniyor. Borsa İstanbul’da yabancılar yılbaşından bu yana yedi ayda yaklaşık 1,2 milyar dolarlık satış gerçekleştirdi. Ancak buna rağmen büyüme odağını kaybetmeyen sektör ve hisseler hem yabancıların hem de yerli yatırımcıların ilgi odağı oldu.
İçinde bulunduğumuz süreç gerek dünyada gerekse Türkiye’de gelişmelerin anında fiyatlandığı, ortaya çıkan haberlerin kaynaklarının dahi sorgulanmadan fiyatlara yansıdığı bir dönem.
Sosyal iletişim kanallarının genişlemesi, değerlendirmelerin anında en yetkili ağızlardan yapılması bilginin yayılma hızı, aynı zamanda sert dalgalanmaların da önünü açıyor. İşte bu nedenle stratejisi olmayanlar dalgalanmalara kapılabiliyor. Burada öncellenmesi gereken piyasa dinamiklerinin hangi yöndeki gelişime işaret ettiği. Unutulmamalı ki hisse fiyatları kısa vadede beklenenin tam tersi yönde hareket etse de uzun dönemde şirket kazançlarıyla doğrudan bağlantılı bir gelişme sergilerler. Şimdilerde yaşanan düşüşler de istediğiniz kuruluşların hisselerini almak için fırsat sağlıyor. Son derece başarılı şirketlerin hisselerinin makul seviyelere gelmiş olması uzun vadeli düşünenler için fırat sunuyor.
Borsa yükselecek mi?
Teknik olarak endeks alçalan bir kanalda hareket ediyor. 95.584 seviyesinde. Kanalın direnç seviyesi ise 97.500-98.000. Normal şartlarda dip seviyelerdeki bu kanal direnci rahatlıkla aşılabilirdi. Ancak ABD’li rahip Andrew Brunson ile ilgili gelişmeler ve ABD’nin yaptırım tehditleri gerilim yaratıyor. Endeks bu kanal içerisinde kalırsa 85 bine kadar gerileyebilir. Böylesi bir durumda gelinen kanal desteğinden güç toplayarak yeni bir atak yapacaktır. Bu nedenle uzun vadeli perspektif açısından hisse toplama döneminin değerlendirilmesinde fayda var.
Hisseler neden cazip
1 - Yılbaşından bu yana aşağı yönde fiyatlanan Borsa İstanbul, olası bir çıkışta sert tepkiler verecektir.
2 - Borsa İstanbul’da işlem gören hisseler gelişmekte olan ülke borsalarına göre yüzde 30 iskontolu.
3 - Dolar bazında BIST 100 Endeksi tarihi dip seviyelerde
4 - Yabancı payı yüzde 61,36 seviyesinde ve 2005’ten bu yana hiç yüzde 61’in altına inmedi.
5 - Türkiye’nin kredi risk primi 300 seviyesinin üzerinde. Yani fiyatlamalar en riskli bölgede yapılmış durumda.
6 - Yeni ekonomi yönetimi iş başına geçti ve enflasyonu düşürme, fiyat istikrarı sağlama konusunda atılımlar yapacağı yönünde iddialı.
7 - BRICS-T önerisi yeni bir açılım olabilir. Türkiye yeni kaynak arayışları ile ön plana çıkabilir.
8 - OHAL kalktı. Olağan döneme geçilmesi yatırımcılarda güven sağlayacaktır.
9 - İstanbul Finans Merkezi ve sermaye piyasalarının gelişimi konusunda adımlar atılması hedefleniyor.
10 - Türkiye’deki aşırı fiyatlamaların asıl nedeni belirsizliklerin yüksek olması idi. Ekonomi alanındaki yönelimin çizilmesi sorun olabilecek belirsizlikleri giderdi.
İLK YEDİ AYIN KAZANDIRANLARI DOLAR VE ALTIN
Dolar kuru ve altın yılın ilk yedi ayında en fazla kazandıran enstrümanları. En geride gelense borsa. Geçtiğimiz yıl yüzde 47 getiri sağlayan borsa bu yılın ilk yedi ayında yüzde 19 kaybettirdi. Dolar/TL kuru ise yüzde 27 değer kazandı. Aynı dönemde Cumhuriyet altınının getirisi yüzde 20 oldu. Borsa İstanbul yılbaşından bu yana dünya borsaları arasında en fazla kaybettiren. Bu nedenle de hisselerdeki fiyatlamalar iskontolu duruma gelmiş bulunuyor.
DOLAR KURU NEREYE?
Dolar/TL kuru oldukça oynak bir haftayı geride bıraktı. 4,74 ile başladığı haftada 4,93’ü test ettikten sonra 4,84 seviyesine geriledi. Yeni ekonomi bakanının sergilediği performans piyasalar tarafından takdir toplasa da dış konjonktürdeki gelişmeler ve henüz ekonomik programın ayrıntılarının açıklanmamış olmasından kaynaklı olarak volatil seyir sürüyor. Döviz ve faizdeki artış beklentileri aşağı çekildikçe fiyatlarda daha istikrarlı bir seyir yaşanacaktır. Bununla birlikte kısa vadede dalgalı seyrin devam ettiğini görebiliriz.
Dolar/TL’yi aşağı çekecek olansa ülkeye yeni para girişinin sağlanabilmesi. Kur açısından önümüzdeki hafta önemli. Bir hafta içerisinde kurda 4,70’in altına sarkma yaşanmazsa 5,20’ye doğru bir hareketin yaşanması şaşırtıcı olmayacaktır. Öte yandan 4,70’in aşağı kırılması halinde de kurdaki yükseliş beklentileri de zayıflamaya başlayacaktır.
Türkiye yeni bir hikayeye yol alıyor
TL’de güçlenmeye doğru 10 adım
5- Yeni ekonomi yönetimi piyasa ile kavga etmeyeceği ve piyasanın önünde olacağı mesajını veriyor. Daha yolun başında olan ekonomi yönetiminin güçlü adımları piyasalarda farklı bir rüzgar estirebilir. Piyasaların desteklediği rasyonel adımlar, fiyat hareketlerine de olumlu yansıyacaktır.
Yabancı raporlarda olumsuzluk düzelebilir
Yabancı raporlarda olumsuz değerlendirmeler devam ediyor. Gelişmekte olan ülkelerin borsalarını değerlendiren analistler ağırlıklı olarak risklere dikkat çekiyor.
Yatırımcıların kurlarla, enflasyonla, para politikasıyla ilgili belirsizlik içinde olduklarını belirtirken ABD ile ilişkilerin düzelmesi ve tansiyonun düşmesi gerektiğinin altı çiziliyor. AKP, iktidarı boyunca bir dönem yumuşak politika izlese de dış ilişkilerde gerilim siyasetini de sıklıkla kullandı. Bu anlamıyla hedefe ulaşma noktasında koşullara göre belli bir istikrar düzeyi sürdürülebiliyor. Bu nedenle yaşanan gerilimin kalıcı olduğunu düşünmemeli. Geçen süre zarfında diplomatların devreye girmesiyle tekrar bir dengenin yakalandığını göreceğiz.