Türkiye dünyanın 18. büyük ekonomisi. Büyüme hızında Hindistan’dan sonra ikinci sırada. Dünyada en büyük 10 ekonomi arasına girebilmesi için performansını artırması gerekiyor.
Türkiye 24 Haziran günü seçimini yaptı ve Erdoğan’a beş yıl için tekrar yetki verdi. Şimdi ekonomi yönetimi ve rota belirlenecek. Dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girme hedefiyle yol haritası çiziliyor. Veriler bu hedefe ulaşabilmek için ciddi bir çaba sarf edilmesi gerektiğini gösteriyor. Hâlihazırda 858 milyar dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasılası ile dünyanın en büyük 18. ekonomisi konumunda. Öncelikli hedef üretimi artırabilmek. Bunun yolu ise yatırımdan geçiyor. Yatırım, paranın mali sektöre değil, reel sektöre yönelmesini gerektiriyor. Düşük faiz paranın reel ekonomiye yönelmesini teşvik eden önemli bir unsur. Şirketlerin düşük faizle borçlanabilmesi de yatırımları güçlendiriyor. Yabancı sermayeye olan ihtiyaç handikapa yol açıyor. Cari açığın yüksek seyri, yüksek enflasyon faizlerin de yüksek seyrini beraberinde getiriyor. Yabancı sermayenin güven ortamı ve reel faiz araması bu sorunu akılcı yöntemlerle aşabilmeyi gerektiriyor. Türkiye Hindistan’dan sonra en hızlı büyüyen ülke. Bu olumlu ve iyi bir gösterge. Fakat enflasyon, cari açık ve faiz oranında da 20 büyük ekonomi arasında ilk sırada yer almak gerekiyor. İlk 10’da yer alan ülkelerin büyümeleri düşük olmasına rağmen enflasyon oranları yüzde 2’nin altında, faiz oranları ise sıfıra yakın. İstenen hedefe ulaşmanın yolu bu verilerin olumluya çevrilmesi ve reel sektör yatırımlarının artırılmasından geçiyor. Yeni ekonomi yönetimi bu ev ödevini yerine getirebildiği ölçüde Türkiye’nin yeri de yukarı doğru çıkacaktır.
Gereken koşullar
İlk 10’da yer almak için enflasyon, cari açık ve faiz oranında sıralamada en azından 5-6’ıncı sıralara inebilmek gerekiyor. İlk 20’nin büyüme hızı ortalaması yüzde 3’lerde. Türkiye’nin büyüme hızının ilk 20’nin büyüme ortalamasının 2.4 katı olması önemli. İlk 20’de yer alan ülkeler arasında büyüme hızı yüzde 5’in üzerinde olan Çin, Hindistan ve Endonezya’ya ait faiz ortalaması ise yüzde 5.28 seviyelerinde. Bu ülkelerin enflasyon oranları da ortalama 3.30. Türkiye’nin enflasyon oranının bu ülkelerin 4 katı olması ise sorun. Rusya, Hindistan ve Çin’de faiz ortalaması 5.95. Türkiye’nin faiz oranı yüzde 17.75. Yeni hükümet sisteminde yürütmeyi ekonomi alanında ciddi bir sınav beklemekte.
Reel faizde 1. sırada
Türkiye dünyanın ilk 20 ekonomisi içerisinde en yüksek reel faizi veren ülke. Rusya ve Brezilya Türkiye’yi bir puanlık farkla takip ediyor. Büyüme oranları yüzde 1,3 ve yüzde 1,2 olan bu ülkelerde enflasyon 2,40 ve 2,86. Kur riskine bizim kadar açık değiller. Bu nedenle yabancı sermayenin öncel adresleri olabiliyorlar.
Yabancı yatırımcı fırsatı kaçırmıyor
Yabancı yatırımcı seçim öncesi hisse senetleri piyasasında alım yaptı. 15 Haziran haftasında 289 milyon dolarlık net hisse alımı yapan yabancılar 22 Haziran haftasında da 225 milyon dolarlık alımda bulundu. İki haftada toplam alım tutarı 514 milyon dolara ulaştı. Tahvilde ise yüksek faize rağmen hâlâ alımların çok güçlü olmadığını görüyoruz. Veriler yabancıların 22 Haziran haftasında tahvilde 132 milyon dolarlık alım yaptığını gösteriyor.
Seçim sonrasındaysa yabancıların satış eğilimi öne çıktı. Takas verileri 24 Haziran sonrasında paylarını azalttıklarını gösteriyor. Borsadaki yabancı payı 22 Haziran’da 63.83 seviyesinde bulunurken 28 Haziran itibari ile bu oran 62.79’a geriledi. Borsadaki yabancı payı son 10 yılda yüzde 61.22 seviyesinin altına hiç inmezken paylarındaki düşük değişimlerde dahi borsada ciddi dalgalanmalar yaşanabiliyor. Seçim sonrasında da yabancılar borsanın yukarı çıkışından istifade ederken paylarını bir miktar azalttı.
Piyasalar spekülasyona açık
Türkiye’de borsanın derinliğinin ve likiditesinin yüksek olmaması, yabancı payının bir puan oynamasında bile çok sert hareketlerin gerçekleşmesine neden olmakta. Emeklilik ve yatırım fonlarındaki hisse senedi oranı hâlâ çok düşük. 49 milyar TL’lik fon büyüklüğünün % 4.97’si hisse senedinden oluşuyor. 81 milyarlık Bireysel Emeklilik fon büyüklüğünün % 11.55’i hisseden oluşuyor. Otomatik katılım BES fonlarının büyüklüğü 3 milyar TL ve bunun % 4.27’si hisse senedinden oluşuyor. Tasarruflar hisselere yönelmedikçe, 500 büyük sanayi şirketi borsaya gelmedikçe piyasalar derinleşemez.
Borsa İstanbul’da BIST 100 Endeksi 29 Ocak’ta test ettiği 121 bin 532 seviyesinden sonra sürekli değer kaybetti. Endeks en düşük 92 bin 288’i test ettikten sonra yükselişe geçti. BIST 100 Endeksi 96 bin 520 seviyesinde bulunuyor. Borsa İstanbul’un fiyat kazanç oranı 9,48 seviyesinde. Yılsonu kar tahminlerine göre beklenen fiyat/kazanç oranı ise 6,23 seviyesinde. Hisse senetleri beklenen fiyat kazanç oranına göre yüzde 33 iskontolu işlem görüyor. Borsada tepkiler güçlü değil. Olası yükselişlerde 99.000 aşılırsa 103.000 test edilebilir. Geri çekilmelerde 93.300 ve 92.700 izlenecek. Yabancı payında azalma devam ettiği sürece borsadaki hareketler zayıf kalmaya devam edebilir.
Vatandaş elindeki döviz bozdurdu
Yerliler son 2 haftada 3 milyar dolar büyüklüğünde döviz sattı. Dövize yönelimin azalmaya başlaması kurun hareketini de frenleyebilir. Fakat hem kurumların döviz ihtiyacı hem de bireysel yatırımcılarda yurtdışı gelişmelerden dolayı devam eden döviz kur artış beklentisi, döviz mevduatların çözülmesinin önüne geçebilir.